Arap Enstitüsü tarafından Türkçe, Arapça ve İngilizce olmak üzere üç dilli bir çalışma olarak yayınlanan “Antakya’da Yaşayan Arap (Rum) Hıristiyanlar” kitabında Antakya’da Arapça ibadet eden Rum Ortodoks Hıristiyanların sözlü tarihi, sosyal ve kurumsal ayrımcılığa maruz kalma biçimleri, siyasi temsili ve öznelliği üzerine odaklanılıyor.
Ortadoğu Arap Halkları Araştırma Enstitüsü tarafından “Antakya’da Yaşayan Arap (Rum) Hırı̇stı̇yanlar: Antakya’da Yaşayan Arap Hırı̇stiyanların Ekonomı̇k, Kültürel Ve Sosyal Sorunlarının Tespı̇tı̇” isimli bir çalışma yayınlandı.
Mustafa Kemal Üniversitesi öğretim üyeleri Zerrin Arslan ve Sonyel Oflazoğlu önderliğinde, proje asistanları ve enstitü emekçileri Şule Can ve Uğur Akgül ile beraber Antakya’da sözlü tarih teknikleri ve antropolojik yöntemler kullanarak 2017 yılı sonunda tamamlanan ve Türkçe, İngilizce ve Arapça olmak üzere üç dilde yayımlanan ve kitabın tanıtımı 18 Ocak Perşembe saat 17.00’de Hatay Tabip Odası’nda gerçekleştirilecek.
Ortadoğu Arap Halkları Araştırma Enstitüsü Yayınları’ndan Aralık ayında çıkan kitapta, Antakya’da (Hatay) Arap Hıristiyan (Rum Ortodoks) cemaatinin ya da bazı cemaat üyelerinin ifade ettiği anlamda Antakya’da Arapça ibadet eden Rum Ortodoks Hıristiyanların sözlü tarihi, sosyal ve kurumsal ayrımcılığa maruz kalma biçimleri, siyasi temsili ve öznelliği üzerine odaklanılıyor.
Kitabın tanıtımında yer alan bilgilere göre, bu kitabın üç temel soruyu yanıtlamayı amaçladığı belirtiliyor:
“1. Günümüzde Antakya’da yaşayan Arap Hıristiyanların tarihlerini yani kültürel belleklerini, anlama ve anlatma biçimleri nelerdir?
2. Günümüz Türkiye’sinde Arap Hıristiyan cemaat üyelerince, özellikle 20-35 yaşlarındaki gençler arasında, etno-dinsel kimlikleri nasıl ifade edilmekte ve nasıl yaşanmaktadır?
3. Antakya’da yaşayan Arap Hıristiyanlar siyasi alanda temsil ve söylemler bakımından nasıl sorunlar yaşamaktadır?”
Bu soruları yanıtlamak için Antakya’da yaşan yaşayan Ortodoks Hıristiyanların etnik kimlik, etnik ve dinsel sınırları, yani sembolik sınırları, sosyal ve kültürel olarak araştırılırken, aynı zamanda Antakya’da Hıristiyanların hem farklılığın toplumsal inşasındaki rolleri hem de gündelik hayatta yaşadığı dışlanma biçimleri tartışılıyor.
Kitapta, Arap Hıristiyanlarının kendi içinden sesini duyurmak gibi bir amacı güdülürken, bir yandan Antakya’ya önemli etkileri olmuş çeşitli tarihsel olaylar da inceleniyor. Kıbrıs Harekatı’ndan 6-7 Eylül olaylarına; 1939 göçünden Suriye krizine kadar pek çok konuda Arap Hıristiyanların karşılaştığı ayrımcılık pratiklerinin gündelik hayata nasıl yansıdığı da ortaya koyuluyor.