Mustafa Durmuş – Diğer Yazılar
Yıllardır Yunanistan’a bir borç tuzağı kuruldu ve bunun sonucunda şu ana kadar ödediklerinin ötesinde ülkenin dış borç stoku 300 milyar avroyu buldu. Bu milli gelirinin % 180’ine denk düşüyor. “Bu borcun üçte ikisinin aslında yüksek tefeci faizine dayalı ve meşruiyeti olmayan, silahlanma gibi nedenlerden de kaynaklı, borç olduğunu” Avrupa’nın ileri gelen iktisatçıları defalarca yazıp söylediler, bu konuda kampanyalar düzenlediler.
Troyka (AB Komisyonu +ECB+IMF) aracılığıyla şu ana kadar verilen taze krediler ise ne ekonomiye ne de halka bir fayda sağlamadı, zira bunun % 90’ı, IMF ve özellikle Alman bankalarının alacaklarının tahsilinde kullanıldı.
Borcun yeniden yapılandırması karşılığında ve somut olarak vadesi yarın dolacak olan 1,6 milyar avroluk borç geri ödemesinin vadesinin uzatılabilmesi için Troyka bir sürü yeni şart ileri sürüyor.
Emeklilik yaşının gelecek yıldan itibaren 62’den 67’ye çıkartılmasını istiyor. Yani Yunan halkının mezarda emekli olması isteniyor. Kamu emekçilerinin ücretleri hali hazırda düşürüldü ve daha fazla düşürülmesi isteniyor, temel gıda maddelerinin kdv’sinin ise % 23’e çıkartılması ve yeni özelleştirmeler yapılması talepleri dayatılıyor. Oysa son 5 aydır zaten faiz dışı fazla % 1 olarak sağlanmıştı, yani Troyka’ya mevcut kemer sıkma önlemleri yetmiyor.
Troyka mevcut ekonomik depresyon ortamında daha fazla daralma anlamına gelen bu tedbirleri ısrarla dayatıyor. Syriza ise biraz ekonomiyi düze çıkartıp örneğin bu talepleri 2018 yılından itibaren aşamalı olarak yerine getirmeye razı durumunda, yani anlaşmaya çalışıyor.
Troyka (özellikle de Almanya)Yunanistan’ın borcunu bu koşullar altında ödeyemeyeceğini biliyor. Ayrıca Troyka’nın önemli bir parçası olan IMF’nin, zamanında faşist diktatörlüklerce yönetilen ülkelere ne tür yardımlar yapıp o iktidarları daha da sağlamlaştırdığı da biliniyor.
O halde Troyka’nın amacı nedir? Bunu doğru okumak lazım. Bu bir provokasyon, bu bir parlamenter darbedir. Bu yolla sırasıyla Yunan halkı aşağılanıyor, Syriza hükümeti itibarsızlaştırılarak halk ile karşı karşıya getirilmek isteniyor ve Syriza’nın ikiye bölünerek, liberal kanadın sağcı diğer parti milletvekilleri ile yeni bir sağ iktidarın kurulması hedefleniyor. Böylece Sol’un tarihi zaferi de tarihe gömülmek isteniyor. Görüldüğü gibi 21yyda Batılı usulle darbe böyle yapılabilmektedir, bunun için tankların parlamentoyu kuşatması gerekmiyor.
Kuşkusuz bu darbe planının Portekiz, İspanya ve İrlanda gibi ülkelere de verdiği bir de mesaj var: “Sakın ha yanılıp sol içerikli bir iktidarı iş başına getirmeyin, sonunuz Yunanistan gibi olur!” Keza bu ülkelerin muhafazakâr iktidarları da uyguladıkları kemer sıkma politikalarına karşı yükselen halk muhalefetini susturabilmek için Yunanistan’a yapılan bu zulmün en büyük destekçileri oluyorlar ve Almanya ve IMF’nin karşısında selama duruyorlar.
Tsipras’ın Troyka’nın son teklifini referanduma götürmesi kararı “aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık” durumunun somut bir ifadesi. Zira 5 Temmuz’da yapılacak referandumdan “evet” çıkarsa halk içinden asla çıkamayacağı bir ekonomik daralma ve yoksulluğa daha fazla sürüklenecek .
“Hayır” çıkarsa, Yunanistan avrodan çıkmak zorunda kalacak, Drahmi’ye dönecek, büyük çaplı bir devalüasyon ve beraberinde ciddi bir yeni kriz dalgası gelecek. Her iki durumun da Syriza’nın içindeki Sol kanadı ciddi ölçüde tahrip edeceğini tahmin etmek zor değil.
İşte tam da bu nedenle bugün HDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün düzenlediği basın toplantısında yaptığı insani, bir o kadar da zekice öneri çok yerinde bir öneri. Yunan halkını başına dayanmış silahtan kurtarabilecek temel yollardan biri gibi görünüyor. Bu hem işçi sınıfının, hem halkların Troyka benliğinde vücut bulmuş emperyalizmin sömürü ve zulmüne ve Solu imha girişimlerine karşı mücadelede enternasyonalist dayanışmasının somut bir aracıdır.