AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesinin üzerinden 12 yıl geçti.
İstanbul
Gazeteci Hrant Dink vurulduğu yerde, Şişli Halaskargazi Caddesi'nde binlerin katıldığı basın açıklamasıyla anıldı.
Dink'i anmaya gelenler, Agos gazetesinin önünde saat 12.00'den itibaren toplanmaya başladı. Anmaya katılmak üzere gelenler ile polisin kapattığı bölgeden geçmek isteyenler üzerleri aranarak içeri alındı. Öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ve açlık grevindeki HDP Milletvekili Leyla Güven'in fotoğrafını taşımak isteyen HDP'liler ise polis tarafından engellenmek istemine rağmen alana girdi.
"Adalet İstiyoruz, Hrant 12" yazılı pankartın asıldığı gazete binasının girişine "Hrant'ın Arkadaşları" tarafından kırmızı karanfiller bırakıldı.
Osman Kavala: Hrant'dan güç alacağız
Hrant’ın Arkadaşları’ndan Asena Günal, 1 yılı aşkın süredir iddianamesiz bir şekilde Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Osman Kavala’nın gönderdiği mesajı okudu. Kavala’nın mesajı şöyle: “Silivri’de olduğum için bir kez daha Hrant’ın anmasına katılamıyorum. Yüreğim orada olsa da Hrant’ın ailesini ve arkadaşlarını görememek benim için çok büyük bir üzüntü. Uzakta kalınca bizden ayrıldığı yerde Hrant için adalet talep etmenin önemini daha güçlü hissediyorum. Hrant’ın içimizi ısıtan sesini duyduğumuzda adaletsizlikleri ve kıyımları bir kez daha hatırlıyoruz. Hukuka saygılı devletin vatandaşı olmamın onurunu hissetmek istiyoruz. Hrant’ın öldürülmesi bir çocuğun katile dönüşmesinin nasıl önlenebileceğini düşündürüyor. Her 19 Ocak’ta hukuksuzluğa direnmek, onurlu bir yaşam için toplanıyoruz. Bunlar için Hrant’la bir olacağız, ondan güç alacağız.”
Ankara
Hrant Dink’in katledilişinin 12. yılında Ankara’da Birgün Gazetesi önünde anma gerçekleştirildi. 12 yıldır adalet ve gerçeği arayış mücadelesinin sürdüğüne dikkat çeken Birgün Gazetesi Ankara Temsilcisi Yaşar Aydın, “Bugün de gerçeğin peşinden gidenler tehdit altında. Hala gazeteciler cezaevinde ise, devletin en tepesinden tehdit ediliyorsa Hrant’ın 4 tetikçisinin katil olduğuna inanmamızı beklemesinler” dedi.
"Peşinden gideceğiz"
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink öldürülüşünün 12. yılında Ankara’da unutulmadı. Birgün Gazetesi önünde yapılan açıklamaya katılanlar Hrant Dink’in fotoğraflarının bulunduğu dövizler taşıyarak, “Faşizme inat, kardeşimsin hrant” sloganları attı. Açıklamaya KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz da katıldı. Açıklamayı yapan Birgün Gazetesi Ankara temsilcisi Yaşar Aydın, 12 yıldır adalet için, gerçeği bulmak için yollarda olduklarını söyleyerek, “85 kişi ile başlayan Dink davasında 4 tutuklu kaldı. Onlar da tetikçiden başka bir şey değil. Biz gerçeği, gerçek katillerin o tetikçiler olmadığını biliyoruz. Hrant çok daha başka güçler tarafından yok edildi. Farklı düşündüğü, farklı inandığı için ve bunu korkmadan ifade ettiği için katledildi.” dedi.
Hrant Dink’in katledilmesiyle yaratılan atmosferin devam ettiğini belirten Aydın, “12 yıl sonra bize sunulanla yetinmemiz isteniyor. Gerçek başka bir yerde, hala gazeteciler cezaevinde ise, devletin en tepesinden tehdit ediliyorsa Hrant’ın 4 tetikçisinin katil olduğuna inanmamızı beklemesinler. Bugün de hakikatin peşinden gidenler tehdit altında, o yüzden Hrant’ın düşüncelerini savunmak, bugün ve yarın bu davayı takip etmek devrimci bir çalışmadır. Bu davanın peşinden gitmeye devam edeceğiz. Gerçek ortaya çıktığında Anadolu rahatlayacak. Yalanla beslenen iktidarlar yok olacak” dedi.
"Hrant'a borcumuz"
Katliamın arkasındaki derin güçler açığa çıkarılmadıkça yeni katliamların yaşanmasının olası olduğunu vurgulayan Aydın, “Biz Hrant’ı yanına çağıran vali yardımcısının FETÖ’cü olduğunu biliyoruz, Trabzon Alay Komutanının bundan yargılandığını biliyoruz, BBP üyelerinin tetikçi olarak tutulduğunu, FETÖ ile ilişkisini biliyoruz. Ancak o gün Hrant’ı valiliğe çağırdığında tehdit eden vali yardımcısını alkışlayan iktidarın hala bu ülkeyi yönettiğini de biliyoruz. Bunu unutmadık. O yüzden kimse bu işin arkasında FETÖ var, onlar yaptı, gerisi temiz diyemez.Bundan sonraki çabalarımızda bu çıplak gerçeği açığa çıkarmak için olacak” şeklinde konuştu.
Hrant’ın arkadaşlarının, meslektaşlarının Türkiye’nin her yerinde mücadele ettiğini, 150 gazetecinin cezaevlerinde olduğunu ama ısrarlar gerçeği söylemeye devam ettiğini vurgulayan Aydın, “Hrant’ın fikirlerini hayatın her alanında kabul gören bir anlayış yapmak için mücadele etmeliyiz. Ancak bunu yaparsak 19 Ocak 2020’de başka bir öykü, başka bir Türkiye anlatmaya başlayacağız çocuklarımıza. Bu bizim Hrant’a borcumuzdur” dedi.
İzmir
İzmir Emek Demokrasi Güçleri'nin çağrısıyla Alsancak Türkan Saylan önünde toplanan kitle adına basın açıkalmasını Melih Yalçın okudu. Yalçın, yaptığı açıklamada "bizi aptal yerine koymayın" diyerek Hrant Dink'in faillerinin, azmettirenlerin ve ihmaller zinciri yaratanların bir an önce cezalandırılmasını talep etti.
"Unutmadık, hesap soracağız" diyen Yalçın, yargı sürecinin oyalamadan ibaret olduğunu ifade etti.
"Bugün bu cinayette dahli veya kusuru olan bazı kamu görevlileri yargı önüne çıkarılmış olsalar da ‘vur emri’ni kimin verdiğini hâlâ bilmiyoruz. Bu nedenle davanın üstünü örten sis perdesi henüz kalkmış değil. Dolayısıyla zaman içinde Hrant Dink cinayeti de sözü edilen o dehlizlerde kaybolacak mı bilemeyiz ama bir bebekten katil yaratan zihniyetin o dehlizlerde üretildiğini çok iyi biliyoruz" ifadelerini kullanan Yalçın, gerçek faillerin korunduğunu söyleyerek yargılamanın müsamereye dönüştüğünün altını çizdi.
"Ne derseniz deyin, ne yaparsanız yapın ama bizi aptal yerine koymayın!" diyen Yalçın'ın yaptığı açıklamanın tamamı şöyle:
Çok iyi biliyoruz ki hepiniz o gün cinayet mahallindeydiniz: Polisinizle, jandarma istihbaratçınızla, valinizle hepiniz oradaydınız. Başta MİT ve Genelkurmay olmak üzere, polis, asker, yargı, bürokrasi, dolayısıyla da tüm bu devlet kurumlarının bağlı olduğu siyasi iktidar, yani AKP iktidarı, Hrant’ın hedef haline getirilmesinde, öldürülmesinde, öldürüldükten sonra ise faillerin üzerinin örtülmesinde doğrudan sorumludur.
Bugün yaşadığımız ülke, her bakımından 12 yıl öncesinin çok gerisinde… Ama en kötüsü, kötülüğün sıradanlaşması sürecinin tamamlanmış olması… Öyle ki, artık adaletten, vicdandan, özgürlükten, barıştan söz etmek suç ve suçluyu övmekle eş anlamlı hale geldi. Faşizmin bin bir yüzünün cirit attığı; muhalif her sesin, cebirle, tehditle, kanun kılığına sokulmuş kararnameler ile susturulmaya çalışıldığı; nefreti ve ayrımcılığı temel alan yeni bir resmi tarihin yazılmaya çalışıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Bu nedenle 12 yıl önce Hrant’ı katleden zihniyeti hayatın her alanında çok daha yaygın ve yoğun olarak görmeye devam ediyoruz.
Özlüyoruz seni Ahparig. Sensizliği yaşamak çok zor sevgili kardeşimiz.
Sen gittiğinden beri gökyüzüne uçan ve bir daha geri gelmeyen güvercinleri sayamaz olduk. Ne çoğu yaralandı kanadından kolundan. Barış olsun, hiçbir çocuk yetim kalmasın, öksüzlüğü bilmesin istiyorlardı onlar da. Ateş düşmesin hiçbir yüreğe diyorlardı. Biraz olsun araladığın kanlı kuyu ne çok can çekti içine. Hâlâ bu topraklarda farklı dillerden söylenen türkülerle, birlikte halaya durma umudumuzu yok etmek istiyorlar. İstiyorlar ki, her renk griye dönüşsün, herkes aynı şeyin doğru olduğunu düşünsün; sorgusuz sualsiz her şeye evet desin…
Yüreğinden dökülen barışın, hakikatin, cesaretin ve umudun sesinin ulaştığı herkes seni çok özlüyor sevgili Ahparig.
Ancak herkes çok iyi bilmeli ki, bize miras bıraktığın ve hafızamıza kayıtlanan umudu, hücrelerimizden çıkıp dünyaya açılma imkânını, barış içinde bir arada yaşama ihtimalini yok etmek artık hiçbir şekilde mümkün değil. Bu umut, bu imkân, bu ihtimal, bu bir aradalık aynı zamanda senin bize vasiyetin idi. Bu vasiyete inatla sahip çıkarak her ne pahasına olursa olsun barışın dilini inşa etmeyi sürdüreceğiz. Tıpkı senin gibi, derin bir dünya ve insan sevgisiyle, alçak gönüllülükle, insanın yapma ve yeniden yaratma kudretine inançla, umutla, vicdanla demlendirilmiş bir akılla, eleştirel ve eylemden kopmayan bir düşünme cesaretiyle ve bedel ödemeye hazır bir şekilde, mutlaka ama mutlaka direneceğiz.
Diyarbakır, Batman ve Adana
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla düzenledikleri eylemlerinin 519'ucusu için dernek binasında bir araya geldi. 12 yıl önce katledilen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink anısına gerçekleştirilen eyleme, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın, Diyarbakır Eski Kiliseler Başkanı Gafur Türkay ve Diyarbakır’da yaşayan Ermeni yurttaşlar, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İç Mimarlar Odası Diyarbakır İl Temsilciliği, Tabipler Odası, Vicdani Ret Derneği yöneticileri, gazeteci Nurcan Baysal ve kayıp yakınları katıldı.
Eylemde konuşan Diyarbakır İHD Şube Yöneticisi Av. Hasan Yalçın, Dink cinayetinin üzerinden 12 yıl geçtiğini, gerçek failler bilinmesine rağmen hala adalet önüne çıkarılmadığını vurguladı. Bu ülkede birçok failli meçhul cinayettin yaşandığını hatırlatan Yalçın, “90'lı yıllarda Uğur Mumcu, Musa Anter, Ferhat Tepe, Metin Göktepe gibi birçok gazeteci katledildi. Hiçbirinin failleri hala oraya çıkmış değil. 19 Ocak’ta katledilen Hrant Dink’te bunlardan biri. Siyasi iktidarın tıpkı Roboski’de yaşananlar için söylediği gibi, ‘Dink cinayeti Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kalmayacak’ demesine rağmen cinayetin failleri hala ortaya çıkmadı, bu cinayette diğerleri gibi karanlıkta kaldı ” diye konuştu.
Surp Giragos Ermeni Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Gafur Türkay ise yıllardır kayıp yakınlarının bir mezarlarının bulunması için mücadele ettiklerini, ancak Türkiye’de buna dahi izin verilmediğini kaydetti. Türkiye’de 1.5 milyon Ermenin mezarının olmadığını, bunların da kayıp olarak nitelenebileceğini hatırlatan Türkay, “Eğer geçmişte Ermeni mezarları bulunsaydı, belki bu failli meçhul cinayetler olmayacaktı. Ne yazık ki ülkemizde demokratik anlayışın olmaması, adaletin tesisi edilmesi konusunda ciddi hiçbir adım atılmadı. Bize 104 yıl önce verilen mesajı almıştık. Hrant cinayetiyle de, ‘100 yıl geçse de sizden biri kendini ifade etse cesedini kaldırımlarda bulur’ demek istediler. İşlenen cinayetin failleri biliniyor ama maalesef adalet önüne çıkarılmadığı için benim artık bir adalet beklentim yok” ifadelerini kullandı.
"Bir Türkiye klasiği olarak yılan hikayesine döndü"
Batman’da ise İHD ve kayıp yakınları, 425’inci hafta eylemi için bir araya geldi. Açık alan yasağı nedeniyle İHD Şube binasında yapılan eyleme, Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar, kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları katıldı. "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" pankartının açıldığı eylemde kayıpların fotoğrafları taşındı. Kayıp yakınları, eylemlerinde 19 Ocak 2007 tarihinde katledilen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'i anarak faillerinin yargılanması talebinde bulundu. Eylemde açıklama yapan İHD Şube Başkanı Devran Yıldız, Hrant Dink cinayetine dikkat çekerek, "Yakın tarihimizdeki bitmek bilmeyen kara lekelerin en büyüklerinden biri olan bu cinayete dair dava süreci ise bir Türkiye klasiği olarak yılan hikâyesine döndü, daha da dönmeye devam edecek gibi duruyor. Biz de umudumuzu kaybetmemeye çalışarak adaletin izini sürüyoruz, süreci takip ediyoruz, onun hatırasını yaşatmaya, derdini anlatmaya ve bu ülkeyi hep birlikte daha yaşanılabilir bir yere döndürmeye gayret ediyoruz. Başarabilecek miyiz, zaman gösterecek" dedi.
Yıldız'ın konuşmasının ardından beş dakikalık oturma eylemi yapıldı.
"Tahammül edemiyorlardı"
İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şubesi, katledilişinin 12’nci yılında Agos Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink için şube binalarında anma etkinliği düzenledi. Etkinliğine HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları’nın da aralarında olduğu çok sayıda kişi katıldı. Hrant Dink’i anlatan sinevizyon gösteriminin yapılması sırasında birçok kişi gözyaşlarına hakim olamadı.
Gösterimin ardından konuşan İHD Şubesi Başkanı Avukat İlhan Öngör, Hrant Dink’e yapılan saldırının halkların kardeşlik, eşitlik ve barış içinde birarada yaşama taleplerine yönelik alçakça bir saldırı olduğunu ifade etti.
Hrant Dink’in ölümünden bugüne katliamlar dizisiyle karşılaştıklarını ifade eden HDP Milletvekili Tülay Hatimğulları da, Türkiye’nin tarih sayfalarının bu karanlık katliamlarla dolu olduğunu belirtti.
Hrant Dink’in Türkiye Barış Meclisi üyelerinden biri olduğunu hatırlatan Hatimoğulları, “Bu ülkede farklılıklara tahammül edilmiyordu. Bu ülkede Alevi’ye ve Hristiyan’a tahammül edilmiyordu. Kürde tahammül edilmiyor. Kadına tahammül edilmiyor. Ne zaman bu sorunlarla ilgili çözüme yaklaşıldığı dönemlerde mutlak ve mutlaka bir cezalandırma yöntemine başvuruyor devlet. Tırnak içinde devlet ceza verme ve korkutma izliyor” dedi. Hatimoğulları, sözlerini işlenen bu cinayetlere rağmen özgürce yaşanabilecek bir ülke inşa edecekleri sözüyle noktaladı.
Anma Dink için yakılan mumlarla son buldu.
Evrensel, Alınteri Gazetesi, MA