Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları Suriye iç savaşının 10’uncu yılı vesilesiyle Meclis’te yaptığı konuşmada Tayyip Erdoğan’ın Bloomberg’de yayımlanan makalesini değerlendirdi: “Benim arkamda mı duracak uluslararası güçler, durmayacak mı?” pazarlığının yapıldığını çok iyi biliyoruz. Bunu nereden biliyoruz, biliyor musunuz? Rıza Sarraf ve Halk Bankası davasından biliyoruz. Bir ülkenin çıkarlarını kendi kişisel rant çetelerinin çıkarlarına kurban ettiler.
Meclis’te HDP grubu adına konuşan Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Tayyip Erdoğan’ın Biden’e yönelik Bloomberg’de yayımlanan makalesini ele alarak değerlendirmelerde bulundu.
Tayyip Erdoğan Bloomberg’de dün yayımlanan makalesinde yeni seçilen Biden yönetimine seslenerek “Suriye’deki trajediyi sonlandırmak ve demokrasiyi müdafaa etmek için bizimle birlikte çalışmalısınız” demişti. “Bölgede barış ve istikrarın yeniden tesis edilmesinin, Batı’nın Türkiye’yi samimi ve güçlü bir şekilde desteklemesine bağlı olduğuna” inandığını belirten Tayyip Erdoğan’ın Bloomberg’de yayımlanan makalesindeki yaklaşımı AKP İktidarı’nın mevcut Suriye politikasıyla çeliştiği düşüncesiyle için eleştirilmişti.
Meclis’te HDP grubu adına yaptığı konuşmada Tayyip Erdoğan’ın barıştan anladığıyla kendilerinin barıştan anladığının aynı şeyler olmadığının altını çizen Hatimoğullları, “Barış inşa edeceğiniz bir bölgede, Fırat Kalkanı Harekâtı, İdlib Operasyonu, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı Harekâtı gibi harekâtlar düzenlemeyecektiniz. Afrin’de yaşayan insanları yerinden, yurdundan etmeyecektiniz. Orada işbirliği sağlamış olunan ÖSO ve SMO’yla bu ilişkileri kurmayacaktınız.” ifadelerini kullandı.
Hatimoğulları’nın konuşmasının öne çıkan başlıkları şöyle:
Barış’tan aynı şeyi anlamıyoruz
“Şimdi, ben buradan bu kürsüde yaptığımız konuşmaları hatırlatmak istiyorum. Suriye siyaseti konusunda başından beri yanlış yapıldığını, başından beri bir yayılmacı siyaset izlendiğini, başından beri Kürt düşmanlığı üzerinden bir siyaset izlendiğini burada ifade ettik ve defalarca dedik ki: Türkiye’nin üzerine düşen en önemli sorumluluk bu kadar uzun kilometrelerce sınırı olan bir komşu ülkede huzursuzluğu teşvik etmek yerine, tam tersini, huzuru ve barışı inşa etmenin sınırı en iyi koruma biçimi olduğunu ifade ettik. Diplomasi teklif ettik ama bütün bunları elinin tersiyle geri ittiler çünkü bizim anladığımız barışla, Biden’a teklif edilen barış çalışmaları aynı değil, kavramlardan aynı şeyi anlamıyoruz.”
Avrupa Parlamentosu bizim söylediğimizi söylüyor
“Başından beri madem barış istiyorsunuz, bu savaşın, bu kadar uzun sürmesinde, ki bununla ilgili de Avrupa Parlamentosu yayınlamış olduğu raporunda bir kere daha ifade etti. Türkiye’nin, Suriye’nin iç işlerine karışması sonucunda siyasi sürecin inşa edilmesinin önünde bir engel teşkil ettiğini, savaşın onuncu yılını devirmiş olmasının altında yatan sebebin de Türkiye’deki mevcut olan iktidarın izlemiş olduğu siyasetin altını önemle vurgulamış durumda.
Yine Avrupa Parlamentosu, Suriye savaşının onuncu yılı dolayısıyla yayınlamış olduğu karar tasarısında çok açık şunu söylüyor… Bunu biz de söyledik, yani bunu Avrupa Birliği söylediği için ya da Avrupa Parlamentosu söylediği için dinlemeniz gerekmiyordu. Burada hepimiz ifade ettik bunu. Dedik ki: “Suriye, Kuzey ve Doğu Suriye’deki pozisyon, bir işgal pozisyonu.” Aynı şey, şimdi, bu raporda yer alıyor. Yine “Suriye’den çekilmeli.” diyor, “Kürt halkına yapılanı bir etnik temizlik olarak görüyoruz.” diyor. Kim diyor bunu? Avrupa Parlamentosu. Biz bu kürsüden defalarca ifade ettik, bizi dinleyecektiniz.”
Rusya ve ABD arasında sıkı bir pazarlığa girmiş durumdasınız
Ve ABD’yle S-400 yaptırımları konusunda şimdi sıkışmış olan mevcut iktidar, Rusya ve ABD arasında sıkı bir pazarlığa girmiş durumdadır. Bu pazarlık hiç kimsenin gözünden kaçmıyor. ABD’ye uzatılan ve bir türlü yanıt alınamayan barış elinin karşısında Rusya’nın attığı adımlara bakalım; İdlib’deki TSK noktalarını daha fazla vurmaya başladı şimdi ve İdlib’de özellikle Himeymim üssü üzerinde yapılan, Himeymim’de yapılmış olan askerî yığınaktan da anlaşılıyor ki oraya da bir müdahale düşünülüyor.
Sisi’den telefon bekler hale geldiniz
“Bugün Mısır’da beğenmediğiniz Sisi’yle, Müslüman Kardeşlere darbe yaparak başa gelen Sisi’yle görüşme yapmak için, Biden’dan dört gözle beklediğiniz telefonun aynısını Sisi’den bekler bir hâle geldiniz, getirdiniz bu ülkeyi. Dediniz ki: “Mısır’la bütün ilişkiler askıya alınacak. İlişkiler elçilik düzeyinin de altına indirilecek.” Bunu yaptınız ama şu anda az önce de bahsettiğim gibi barışmak için elinizden geleni yapıyorsunuz. Hatta Dışişleri Bakanı’nın ve onu teyiden Cumhurbaşkanının yaptığı açıklamalara da baktığımızda, diyorlar ki: “Mısır’la görüşmelerimiz ilerlemiş durumda.” ama Mısır Dışişleri Bakanı hemen resmî bir açıklama yapıyor, Türkiye’den gelen açıklamaları direkt yalanlıyor.”
Türkiye yüzünü Arap dünyasına dönmelidir
“Bunun altını bir kere daha çizmek isterim ki bu iktidardan bir beklentiyle bunları ifade etmiyoruz çünkü üçüncü yılımızı doldurmak üzereyiz ama muhalefetin bir tek kelimesini -ki bizden önceki dönemlerde de aynı- tek bir teklifini dahi değerlendirmemiş olan bir iktidar şimdi diplomasiden, ondan bundan bahsetmeye çalışıyor; zaten onu da yüzüne gözüne bulaştırıyor. Bakın, yapılması gerekenler şunlar: Türkiye, yüzünü Arap dünyasına dönmelidir ama dostça dönmelidir. Suriye, Libya, Irak başta olmak üzere askerî anlamda ve her manada derhâl oradan çekilmeli, o ülkelerin iç işlerine karışmayacağının açıkça taahhüdünü vermelidir. Arap Birliğinin çağrısı mutlaka dikkate alınmalıdır ve bu çağrı dizgesi önemsenmelidir.”
Kürt halkı üzerinden pazarlık yapmayın
“Rusya, ABD ve AB’yle pazarlığı Kürt halkı üzerinden yapmaktan vazgeçmelisiniz. Türkiye’nin AKP öncesi dönemde dış siyasetinin önemli belirleyeni olan Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesinin zamanı geldi de geçti. Şunu çok iyi biliyoruz ki, AKP iktidarı öncesi dönemde de Kürt sorununun -kadim olan- Türkiye’deki gerek iç ve özellikle dış siyasetin belirlenmesinde önemli bir rolü olan Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesinden imtina edildikçe dış siyasette, Orta Doğu siyasetinde hiçbir yol almak mümkün değildir, mümkün de olamaz.”
İktidar “Kürt sorununun çözümsüzlüğü” üzerinden pazarlık yapıyor
“AKP iktidarının bütün bu denklemler içerisindeki en önemli pazarlık konularından birinin ne olacağını sanıyoruz? Bu, bilinmeyen bir şey değil ki, şu an karmakarışık, dış siyasetin basıncı altında sıkışmış bir iktidar var. Bu iktidar şu an neyin pazarlığını yapıyor biliyor musunuz? Türkiye halklarının, 82 milyon yurttaşın, vatandaşın çıkarları üzerinden bir pazarlık yapmıyor. “Kürt sorununun çözümsüzlüğü” üzerinden siyaset yapıyor, ikincisiyse “tek adam rejimine karışmayın” üzerinden siyaset yapıyor. Hangi klikle, uluslararası düzeyde hangi klikle anlaşırsa S-400’leri… Ona göre S-400 denklemini kuracağı apaçıktır. Yani şu pazarlığı yapıyor: Yarın öbür gün seçim kendini gelip dayattığı zaman “Benim arkamda mı duracak uluslararası güçler, durmayacak mı?” pazarlığının yapıldığını çok iyi biliyoruz. Bunu nereden biliyoruz, biliyor musunuz? Rıza Sarraf ve Halk Bankası davasından biliyoruz. Bir ülkenin çıkarlarını kendi kişisel rant çetelerinin çıkarlarına kurban ettiler, bu iki olaydan.”