Kuruluşundan iki buçuk yıl sonra, Nida Tunus (Tunus’un Sesi) Partisi en son yapılan parlamento seçimlerinde oyların çoğunluğunu alarak iktidara geldi. Tunus eski devlet başkanı Zeynel Abidin Bin Ali’nin Tunus’tan kaçışından beri yapılan ilk seçimde, ilk sonuçlara göre meclisteki 217 koltuktan 83’ünü kazandı. 40 küsur yıl önce kurulmuş olan ve 26 Ekim’de yapılan seçimlerde 68 koltuk kazanan Nahda Hareketi dahil diğer tüm siyasi partileri geride bıraktı. Nida Tunus Partisi’nin parlamentoda en fazla koltuk sahibi parti olarak iktidara çıkması, Tunus açısından bazı soru işaretleri yarattı. Nida Tunus’un üstünlüğü önceki rejimin düşüşünden sonra ön plana çıkan diğer siyasi partilerin çöküşü ile aynı zamana denk geldi. Son seçimlerde öne çıkan bu partilerden biri de Tunus Meclis Başkanı Mustafa Bin Cafer’in başkanlığını yaptığı Emek ve Özgürlükler Demokratik Forumu (FDTL) partisi. 2011’deki seçimlerde oy ve koltuk sırasında üçüncü gelen FDTL, bu seçimlerde sadece iki koltuk kazandı. Bir başka örnek, 2011’deki seçimlerde oy ve koltuk sırasında ikinci gelen ülkenin geçici Cumhurbaşkanı Munsif Marzuki’nin kurucusu olduğu Cumhuriyetçi Kongre Partisi (CPR) bu seçimlerde sadece dört koltuk kazanabildi.
Ahmet Necib eş-Şabi liderliğindeki Cumhuriyetçi Parti önceki seçimlerde 16 koltuk kazanmış olmasına rağmen bu seçimlerden sadece bir koltukla çıkabildi. Habib Burgiba ve Bin Ali dönemlerinden beri yıllarca Tunus’un ana muhalefetinde yer alan bir parti olmasına rağmen böyle bir sonuç aldı. 2005 Ekim ayındaki meşhur açlık grevinin arkasında da bu parti vardı ve önceki rejime muhalif olan hareketin özünü bu parti oluşturuyordu. Tüm bunlar şu soruyu beraberinde getirdi; ne oldu da Nida Tunus Partisi en çok oyu ve koltuğu kazandı?
Ne önceki rejim destekçilerinin inisiyatif alıp biçim değiştirdiğini söylemek ne de Nida Tunus Partisi lideri Bacı Kaid el Sebsi’nin karizması bu zaferi tek başına açıklamaya yetiyor. Bu zaferi mümkün kılan birden çok faktör olduğu açık. Önceki seçimlerde iktidara gelen Troyka’nın (Nahda Hareketi, sol liberal Cumhuriyetçi Kongre Partisi ve sosyal demokrat eğilimli FDTL’den oluşan hükümet partileri bloku) başarısızlığı bu faktörlerden ilki.
Nahda Partisi sözcüsü Ziad Laadhari yaptığı açıklamada, partisinin bir geçiş aşamasında iktidara gelmenin bedelini ödediğini ve ‘bugün olduğundan çok daha kötü sonuçlara yol açabilecek hatalar’ yaptığını itiraf etti. Troyka hükümeti döneminde ‘terörizm, kaçakçılık ve suç’ oranlarının yükselişte olduğu herkesçe biliniyordu. Tunuslular öyle büyük bir hayal kırıklığına uğradı ki önceki rejimi arar oldu. Sebsi, bu karanlık, terörizm ve umutsuzluk ortamında, ‘umut’, ‘Tunus’u yenileme’ gibi temel, basit sloganlar kullanarak, Tunus ulusal bayrağı ve ulusal marşını siyasetine taşıyarak ve önceki rejimi deviren protestocuların taleplerini yerine getirerek yeni bir politik hareket kurabilmiş gibi görünüyor.
Sonunda, Tunus’u yenileme, Nida Tunus Partisi liderlerinin de dediği gibi Pakistan’a özgü dini eğitimle ‘ülkeyi Afganlaştırma’ çabalarına ve kamuya açık bazı alanlarda yapılan cinsiyet ayrımcılığı dayatmalarına, teröristlere müsamaha gösterilmesine ve sonuncu, fakat bir o kadar da önemli olan şüpheli yollardan finanse edilen dini ve sosyal derneklere karşı çıkmak için yeni partiyi ve onun Burgiba-vari liderini destekleme ihtiyacı doğdu. Tüm bu gelişmeler, ülkede kol gezen kadrolaşma ve kamu yönetimi ve hizmetlerinin ele geçirilmesi eşliğinde devam ediyordu. Çoğu Tunuslu, yeni yöneticilerin toplum yapısını değiştirerek Tunuslulara yabancı olan aşırı tutucu Vahabi kültürünü yayarken kendisinden önceki yönetim sistemini tekrar ettiğine ikna oldu.
Ülkedeki tüm bu geriye gidiş ve artan terörizm ve suikastlarla karşılaşan seçmenler, mevcut yönetimin bağımsızlık sonrası diğer hükümetlerden daha kötü olduğunun farkına vardı. Bu durum Sebsi’nin Nida Tunus Partisi’nin yükselişi için uygun koşulları yarattı. Partinin resmi üye sayısı 110 bini aştı. Kamu görevlilerinin birçoğu için üyeliğin zorunlu olduğu Bin Ali’nin şimdi feshedilmiş olan partisi dışında hiçbir siyasi parti bu rakama yaklaşamamıştı. Troyka hükümeti iktidara geldiğinden beri (Aralık 2011- Ocak 2014) Tunusluların yaşadığı hayal kırıklığı, Nida Tunus Partisi’ni bugün siyasi güç merkezi haline getirdi. Diğer siyasi partiler neredeyse yok oldu, Nahda Hareketi ise inişe geçti.
Tunusluların karşı karşıya olduğu güvenlik tehditleri ve her gün Irak ve Suriye’de ölen gençler yüzünden ılımlı ve merkez duruşlarıyla bilinen Tunuslular, içinde eski rejimin liderleri bulunsa da, onlara Tunus’u hatırlatan bir parti istiyor. Sonuçta halk, diktatörlüğe ve yolsuzluklarına rağmen, ülke bağımsızlığını kazandıktan sonra yönetime gelen hükümetlerin kazanımlarını reddetmiyor. Troyka bu diktatörlük ve yolsuzluklara son vermek yerine aynı eski yönetim mekanizmalarına yeni biçimler vermişti.
Tunusluların İslamcılarla ittifak yapan troyka ve siyasi partileri cezalandırdığını söylemek abartı olmaz. Eski rejimin kalıntıları da olsa Tunuslular içinde bulundukları durumdan kendilerini kurtaracak bir can simiti arıyor.
Çeviri: Pelin Zorbay
Sendika.Org