Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (TSİP) kurucularından, TKP(B) yöneticilerinden Eskişehirli devrimci – sosyalist Aykut Başaran ölümünün 12’nci yılında mücadele arkadaşları ve dostları tarafından mezarı başında anıldı.
Eskişehirli devrimci / sosyalist Aykut Başaran ölümünün 12. yılında dün Zincirlikuyu Mezarlığında, kabri başında anıldı. Pandemi koşulları nedeniyle anmaya sayılı ve temsili katılımlar oldu. Saat 14.00’da kabri başında buluşan dostları saygı duruşunun ardından Aykut Başaran’ı anlatan, ortak yaşanmışlıklara değinen kısa konuşmalar yaptı.
İlk söz alan mücadele arkadaşı Kenan Temir, “Öncelikle geleneği geleceğe bağlayan bu anmayı gerçekleştiren HDP Eskişehir örgütüne Aykut Başaran yoldaşın arkadaşları adına minnettarlığımızı ifade etmek istiyorum. HDP gerçekten de bu topraklardaki direniş geleneğinin bütün renklerini taşıyan ve temsil eden, bu çarpık sistemin yerine barışın, eşitliğin kardeşliğin ülkesini kurmaya aday bir parti olduğunu bütün alanlarda ve bugün de burada devrimci bir önderimizin anmasında gösteriyor” diye konuştu. Kenan Temir Aykut Başaran’ı şöyle anlattı: “Aykut Başaran 1950’de doğdu – 2008’de Eskişehir’ de kaybettik. Biri erkek (Yalçın) biri kız (Kıvılcım) iki çocuğu var. 1967 Hacettepe Üniversitesinde Sosyalist Fikir Kulübü ve DEV GENÇ üyesi; Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın yayınladığı Sosyalist Gazete çevresinin 12 Mart döneminde oluşturduğu yapının iç Anadolu Bölge yöneticisi; 1974 de Ankara Demokratik Yüksek Öğrenim Derneğinin kurucularından; 1974 de Ankara devrimci gençliğinin, ABD dış işleri bakanı Kissinger’i, ziyaret için geldiği gün ÖDTÜ’de gerçekleştirdiği protesto eyleminin örgütleyicilerinden; 12 Mart’tan çıkışta gizli çevre tarafından kurulan TSİP kurucusu TKP (R) reorganizasyon yöneticisi; 1976 TKP (B) kurucularından; 1980 sonrası HEP genel merkez yöneticisi; Kuruçeşme tartışmalarının ardından kurulan ÖDP üyesi; ÖDP içindeki Ekmek ve Gül, sonra ÖDP’den koparak kurulan şimdiki SYKP'nin öncülü Sosyalist Emek Hareketinin etkin üyesi ve İşçilerin Kardeşliği Partisi Eskişehir il yöneticiliği görevlerini yaptı.”
Temir konuşmasını şöyle sürdürdü: “O komünistlik ve kardeşliği eşitlemiş bir insandı. Bugün bütün insani ilişkilere hakim olan kapitalist değerleri hiçbir zaman önemsemedi. Eline geçen bütün olanakları partisine, sosyalist harekete, hesapsız vermekten çekinmedi. Hiç kimseyle çıkar ve hiyerarşiye dayalı bir ilişki kurmadı. Onun için herkes eşitti ve o da herkesle eşitti. Tam bir proleter aydındı. Aydınlıktı. Bütün ilişkilerini sosyalizme katmak amaçlı değerlendirdi. 12 Eylül karanlığında ağır işkencelerden yüzünün akıyla, devrimci onuru koruyarak çıktı. Yaşadığı tüm zorluklara, imkânsızlıklara, işkencelere rağmen devrimci mücadelede bir an bile geride kalmadı.”
HDP Eskişehir İl Örgütü Eş Başkanı Şükriye Ercan ise; “Parti, fraksiyon gözetmeden tüm devrimcilere sahip çıkmak insanlığa sahip çıkmaktır. Ezilenlerin her zaman yanında olmuş, imkânsızlıklar içinde imkânlar yaratmaya çalışmış bir devrimci / sosyalist karakteri anıyoruz. 12 Eylülün ağır işkence koşullarında bile devrimciliğinden ödün vermemiş değerli bir insan için buradayız. Şahsında insanların insanca yaşaması için bedel ödeyen, gençliğini, hayatını kaybeden tüm devrimcileri saygıyla anıyoruz. İnsanlık için, emeğin hakları için, eşitlik ve adalet için, devrim ve sosyalizm için mücadele etmiş; bugün aramızda olmayan değerleri unutmamalıyız. Yaşarken de ölümlerinden sonra da unutmamalıyız. Bu konuda farklı nedenlerden dolayı eksikli olduğumuzu da görmeliyiz” diye konuştu.
Muzaffer Kurtoğlu ise Aykut Başaran’la ilgili “ÖDP döneminde kendisiyle birlikte çalışma, tartışma, sohbet etme olanaklarım oldu. Tüm tartışmalarında, eylemlerinde ve söylemlerinde kararlı ve net bir duruşu vardı. Tavizsizdi, fikrinin ve eyleminin ardında dururdu. Yanlışını ve eksiğini fark ettiğinde ise asla kibir, gurur yapmaz özeleştiri verirdi. Her daim öğrenen ve öğretendi. Öngörüsü yüksek bir insandı. Özlüyoruz” dedi.
Arkadaşlarından Nurettin Aldemir de “Ölümüne kadar yaklaşık 15 yıl birçok kurumda, eylem ve etkinlikte birlikte olduk. İnanılmaz güzel ve sahici bir insandı. İsteseydi, bir eli yağda bir eli balda yaşayabilirdi. O kendi adına hiçbir konfora ve maddi değere teslim olmadı. Doğrunun, hakikatin peşine düştü. Ezilenlerin yanında olmayı kendisi için en önemli görev bildi. Son dönemde yaşadığı sağlık sıkıntılarının, hastalıklarının sebebi ödediği bedellerdir, sistemin kötü muamelesi ve işkenceleridir. Onu yaşamaya ve yaşatmaya devam edeceğiz” diye konuştu.