SYKP Avrupa örgütü, Chemnitz’deki ırkçı saldırılarla ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, ‘Avrupa’daki demokrasi mücadelesinin, Türkiye ve Kürdistan’daki demokrasi mücadelesi kadar önemli olduğunu bir daha dile getiriyor, faşizme ve ırkçılığa karşı bulunduğumuz her alanda demokrasi güçleriyle birlikte mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz’ denildi.
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Avrupa örgütü, Chemnitz’deki ırkçı saldırılarla ilgili açıklama yaptı. Avrupa’daki demokrasi mücadelesinin, Türkiye ve Kürdistan’daki demokrasi mücadelesi kadar önemli olduğunun dile getirildiği açıklama, faşizme ve ırkçılığa karşı bulunduğumuz her alanda demokrasi güçleriyle birlikte mücadeleyi büyütmeye çağrısıyla son buluyor.
Açıklamanın tamamı şöyle:
Bir daha asla! Chemnitz’deki sağcı provokasyona dur diyelim!
Saksonya eyaletinde eski adı Karl-Marx Stadt olan Chemnitz şehrinde düzenlenen sokak festivallerinde Almanya vatandaşı bir kişi bıçaklanarak hayatını kaybetti. Olayın nasıl gerçekleştiği anlaşılamazken polis tarafından bir Iraklı ve bir Suriyeli göçmen gözaltına alındı.
Bu olayın ardından göçmen karşıtı faşist, sağ çevreler ve neonaziler Chemnitz’de ‚“ten rengi Alman gibi olmayanları darp etmeye başladılar. G20 gösterilerinde sol protestoculara karşı Hamburg’a yığınak yapan polis, Chemnitz’de göçmenlere yönelik saldırıları önlemekte yetersiz kaldı. Chemnitz’deki sağcı eylemlerde Hitler selamı verildiği de görüldü. Üstelik öldürülen Almanya vatandaşının Küba kökenli bir antifaşist olması da, ırkçı grupların bu olayı manipüle ederek sokağa çıktığını açıkça gösteriyor.
Bu tablo ekonomik krizin faturasını göçmenlere kesen ırkçı hareketlerin, güvenlikçi sağ siyasetin tehlikeli boyutlara ulaştığının açık göstergesidir. Erdoğan’la, Körfez ülkeleri krallarıyla siyasi ve askeri anlaşmaları sürdürmekte beis görmeyen Avrupa’lı kapitalistler, hem savaştan kar etmekte hem de göçmenlerin emeği üzerinden zenginleşmektedir. Bununla birlikte, Orban, Le Pen, UKIP ve AfD gibi sağ-popülist, faşist politikacılar ve partilerin öncülüğünde yürütülen „liberal demokrasiyle savaş“ yüzünden Avrupa Birliği daha da sağa kaymaktadır.
Bu saldırıların ten renginin çok ötesinde olduğunun farkındayız. Aynı ırkçı saldırılar, Brexit döneminde İngiltere’de Polonyalı işçilere karşı gerçekleşmişti. Ekonomik krizin yarattığı öfkeyi, göçmenlere değil sisteme yöneltecek bir politik hattı örgütlemek ve bu saldırılara karşı durmak her sol-sosyalist-enternasyonalist ve demokrat çevrenin ortak görevidir.
Yaşadığımız ülkelerdeki demokrasi mücadelesinin, Türkiye ve Kürdistan’daki demokrasi mücadelesi kadar önemli olduğunu bir daha dile getiriyor, faşizme ve ırkçılığa karşı bulunduğumuz her alanda demokrasi güçleriyle birlikte mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
Kein Fußbreit dem Faschismus!
Hoch die Internationale solidarität!