Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Unutmadım Aklımda

    1 Temmuz 2025

    Ölüm, açlık, aşırı yoksulluk ve yetersiz beslenme girdabında…

    1 Temmuz 2025

    ’12 Gün Savaşı’, Bezos’un düğünü

    30 Haziran 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Unutmadım Aklımda

      1 Temmuz 2025

      İsrail’in nükleer politikası ve stratejik silah sistemleri 

      24 Haziran 2025

      Kuyu tipi hapishaneler: Faşizmin tecrit politikaları ve devrimci tutsakların direnişi

      19 Haziran 2025

      Özdağ serbest, ‘Barış’ tutsak!

      18 Haziran 2025

      Bir Banka, Bir Saat, Bir Yalnızlık: isviçre

      16 Haziran 2025
    • Seçtiklerimiz

      Ölüm, açlık, aşırı yoksulluk ve yetersiz beslenme girdabında…

      1 Temmuz 2025

      ’12 Gün Savaşı’, Bezos’un düğünü

      30 Haziran 2025

      Üç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı

      30 Haziran 2025

      Trumpoloji: Barış için densizlik!

      30 Haziran 2025

      İran’ın güneşli günleri

      29 Haziran 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      Kadir Akın: “Türk sosyalistleri Ermeni sosyalistlerinin varlığını görmezden geldiler, çünkü onlar Ermeniydi.”

      27 Haziran 2025

      SYKP’li Turgan: Solun örgütsel bir yenilenmeye ihtiyacı var

      11 Haziran 2025

      Josu Urrutikoetxea: Silahlı mücadeleden müzakereye, ETA’dan Kürt mücadelesine

      9 Haziran 2025

      Bırakılan silahların yankıları: PKK ve ETA’nın karşılaştırmalı analizi

      9 Haziran 2025

      Grup Yorum’un notası emperyalizme teslim olmadı

      8 Haziran 2025
    • Dosyalar
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Soykırıma hazırlık, 1909′da Adana’da Ermenilerin katledilmesi

    Soykırıma hazırlık, 1909′da Adana’da Ermenilerin katledilmesi

    Siyasi Haber15 Eylül 2015
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Geçmişten bugüne yaşananları düşünürken bir utanç tünelinden geçiyoruz; kurcalayanı içine çeken, karanlık, dipsiz bir kuyuda ilerliyoruz. Bu yolculukta dinlediklerimiz ve okuduklarımızla bir parça aydınlığa ulaşmaya çalışıyoruz

    Başak Baysallı

    yuzyillik-utanc-1-600x250

    1915’ten 99 yıl sonra bugün durmak gerek, bir an olsun durup düşünmek; dilimizden, dinimizden, cinsiyetimizden, kimliğimizden, kültürümüz ve fikirlerimizden, bugüne kadar bize öğretilenlerden bir parça uzaklaşarak durup düşünmek gerek.
    Öteki kavramının yıllar süren çabalar sonucunda yaratıldığı bu toplumda, daha da yerleştirilmeye çalışıldığı şu günlerde bir başkası olabilmek, neden diye sorabilmek ve bir yanıt aramak gerek.
    Ve unutmamak…
    Hafızasız bir toplum yaratmak isteyenlere karşı çıkarak yaşananları nesilden nesle aktarmak, unutturmamak, bugünü geçmişten devraldıklarımızla değerlendirebilmek gerek.
    Bugün 99 yıl öncesini, 1915’in acılarını ve bu acıların yaşanmasına sebep olanları daha çok konuşmak, bildiklerimizi komşularımıza, arkadaşlarımıza, ailemize, en yakınımızdakilere anlatmak, ülkemizin gerçekleriyle yüzleşmek ve olanları zihnimize kazımak gerek. Daima hatırlamak için…
    Geçmişten bugüne yaşananları düşünürken bir utanç tünelinden geçiyoruz; kurcalayanı içine çeken, karanlık, dipsiz bir kuyuda ilerliyoruz. Bu yolculukta dinlediklerimiz ve okuduklarımızla bir parça aydınlığa ulaşmaya çalışıyoruz. Belki de bu düşünceyle ülkemizde, son yıllarda 1915 ve diğer katliamlarla ile ilgili birçok kitap yayımlanıyor.
    Bu yazıda da onlardan birine, 1915’in hemen öncesinde 1909’da Adana’daki Ermenilerin katledilmesine odaklanan bir kitaba yer vermek istiyorum: Yıkıntılar Arasında. 1915, 20. yüzyılın bu topraklardaki ilk büyük katliamı olarak nitelendirilir, 1909’da Adana’da yaşananlar ise bu büyük katliamın hazırlayıcısı, belki de provası olarak düşünülebilir. Yaşanan acılara doğrudan tanıklık eden bir yazarın kaleminden dökülenler dikkat çekicidir. Çünkü rakamlar soğuktur, öldürülen insanların sayısı çoğu zaman bize bir şey ifade etmez; oysa hikâyeler dokunaklıdır. Kişilerin bireysel olarak yaşadıkları, hissettiklerine odaklanmak onların çektiği acıları içselleştirmemizi sağlar. Sevdiği adamı, çocuklarını kaybetmiş, aklını yitirmiş herhangi bir kadının yaktığı ağıt, rakamlardan çok daha güçlüdür. Yıkıntılar Arasında adlı kitapta bireysel acılarla birlikte toplumsal bir sorun, Zabel Yesayan’ın duyarlılığından geçerek yüreğimize ve aklımıza ulaşıyor.
    Zabel Yesayan1 1878’de Üsküdar’da doğar, Surp Haç İlkokulu’na devam eder. İlk edebi eseri Geceye Şarkı 1895’te yayımlanır. Aynı Paris’e gider, Sorbonne’da edebiyat ve felsefe üzerine dersler alır. 1900’de ressam Dikran Yesayan ile evlenir. İstanbul’a ancak 1908’de, Meşrutiyet ilan edildiğinde kesin dönüş yapar. Bu dönemde kaleme aldığı öykü, deneme ve romanlarında kadın haklarını ve kadınların toplumsal yaşamdaki konumlarını ele alır. Yazıları ve çevirileri Dzağig, Masis, Anahid, Arevelyan, Mamul, Azadamard gibi Ermenice dergi ve gazetelerde yayımlanır.

    Bu yazılarda feminist bir çıkış, toplumun erkek egemen anlayışını sorgulayan bir tavır göze çarpar. 1900’lerin başına denk gelen bu dönemde daha çok edebiyatın ve felsefenin kuramsal sorunlarıyla ilgilenen, edebî ve felsefî tartışmalara odaklanan bir yazardır Zabel Yesayan. Onun yaşamında ve yazarlığında bir dönüm noktası 1909 yılının yaz mevsimidir.

    O senenin haziran ayında Ermeni Patrikhanesi tarafından Adana’ya gönderilir. Adana katliamları yeni yaşanmıştır, olayların üzerinden henüz iki ay geçmiştir. Adana’daki durum endişe vericidir. Patrikhane, aydın kişilerden oluşan bir heyetin Adana’ya giderek oradaki Ermeni halkının durumunu tespit etmesini ister. Zabel Yesayan da bu heyetin içinde yer alır. Görevi, yetim kalan Ermeni çocuklarının durumu hakkında rapor hazırlamaktır. Böylece, İstanbul’un görece korunaklı burjuva ortamından çıkan yazar, Adana’ya gider.

    Hazırladığı raporda Adana, Mersin ve Kilis’te gördüklerini ayrıntılı bir şekilde anlatır. Eylül sonunda İstanbul’a döner. Artık değişmiştir. Adana’da tanık oldukları, dinledikleri onu bambaşka bir insana dönüştürmüştür. Tam bir buçuk sene ara vermeden yazar ve bu sürecin sonunda Yıkıntılar Arasında ortaya çıkar. Bu kitap yalnızca yazıldığı dönemde değil, günümüzde de Batı Ermeni edebiyatının önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir.

    Yıkıntılar Arasında, bir ağıt kitabıdır. Ermeni halkının Adana’daki katliam sırasında ve sonrasında çektiği acıların kitabıdır. Bu acıya tanıklık eden bir kadın yazarın dile getirdikleridir. Dikran Yesayan’a yazdığı bir mektupta söyledikleri, onun yaşananlar karşısında hissettiklerini yansıtır: “Kendimi her ne kadar o korkunç felakete hazırlamış olsam da, haberlerin abartılı olduğunu düşünmüş olsam da, gördüklerim o denli korkutucu ki, her türlü hayal gücünün üzerinde… Ölüm, yıkıntı, açlık, hastalık ve zindan…”2 Ve mektubun sonuna düştüğü bir notla olanları anlatan bir kitap yazma düşüncesine sahip olduğunu hissettirir: “Bu mektuplarımı sakla! Günü gününe izlenimlerimi aktarıyorum, lazım olabilir…”3

    Ancak o da bunun çok zor olduğunun farkındadır. “Ne bu anlatılanlar, ne o küller içinde debelenen Ermeniler, ne dehşetin sarhoşluğunu üzerinden atamamış, gözlerinde acı ve şaşkınlık okunan yetimler, ne de kayıplarının acısıyla kıvranan dullar… Bunların hiçbiri yetmez o cehennem günlerinde Adana’da yaşananların karanlık ve gerçek derinliğini tam olarak kavramamıza.”4

    Zabel Yesayan, aktarımlarında mekâna odaklanır: “Tüm cömertliğiyle gözleri kamaştıran güneşin altında, yerle bir edilmiş şehir uçsuz bucaksız bir mezarlık gibi uzanıyor. Her yer harabe… Hiçbir şey esirgenmemiş, tüm kiliseler, okullar, evler… Hepsi, hepsi kavrulmuş, şekilsiz taş kümelerine dönüşmüş; aralarında yer yer bina iskeletleri yükseliyor. İnsafsız, zalim bir nefret, doğudan batıya, kuzeyden güneye, Türk mahallelerinin sınırlarına kadar her yeri, her şeyi ateşe verip yok etmiş. Ve bu ölümcül ıssızlığın, bu geniş kül yığınlarının içinde iki minare dimdik ayakta, mağrur.”5

    Bu betimlemeyle Yesayan, mekânların insanlarla ve yaşanmışlıklarla anlamlı olduğuna vurgu yapar. Mekândan hareketle insana/insansızlığa ulaşır. Sonra “Sırayla dizdiler oraya, yan yana, vurdular, vurdular, vurdular! Hepsi de şöyle bir sallanıp düştüler! Onlar babamdı, kocamdı, evlatlarımdı; şimdi yalnızım.” diyen, geride kalan kadınlara ve kimsesiz çocuklara odaklanır. Onların yaşadıklarını anlatmanın peşine düşer.
    Adana tanıklıklarından sonra Zabel Yesayan, kendisini etnik/ulusal kimlik üzerinden tanımlamaya ve bunu merkez alarak yazmaya başlar. Sanat anlayışındaki bireysellik, yerini toplumsallığa bırakır. Ve bunu şöyle ifade eder: “Kendimi kaderin ellerine bıraktım ve bireyselliğimin usul usul eridiğini, ortak acıyla karıştığını hissettim. Beynimin içinde bir başka ses belirdi, bir başka bilinç. O zaman kendimi ırkımın kaderiyle bütünleşmiş buldum.”
    Zabel Yesayan’da 1909’dan sonra oluşan “bir başka bilinç” onun 24 Nisan 1915’te, Ermeni aydınları ile ölüm yolculuğuna çıkmasına neden olur. Bu yolculuktan bir hastanede saklanarak kurtulur. Bir süre Bulgaristan’da kaldıktan sonra Bakü’ye gider. 1917-1921 arasında Ermeni mülteci ve yetimleri için örgütlenen yardım çalışmalarına katılır. 1921’de Paris’e döner ve Yerevan dergisinde çalışmaya başlar.
    1933’te çocukları Sofi ve Hrand’la birlikte Yerevan’a göç eder. Yerevan Devlet Üniversitesi’nde edebiyat dersleri verir. 1934’te Ermeni Yazarlar Birliği’nin yönetim kurulu üyesi olur. 1937’de Stalin kovuşturmaları sırasında casuslukla suçlanıp tutuklanır ve Sibirya’ya sürülür. Ölüm tarihi ve yeri kesin olarak bilinmemektedir.
    1915’i anlayabilmenin, yaşananlarla yüzleşebilmenin yolu Zabel Yesayan’ın yaptığı gibi hikâyelere odaklanmaktan geçer. Bu tarihin öncesinde ve sonrasında yaşanan hikâyelere… Bir ağıtın hikâyesini bilmekle başlayabiliriz belki de gerçeklerle yüzleşmeye. Herkesin büyük acılar yaşadığını kabul etmek, hiçbir şeyi kabul etmemekle eştir. Bireysel acıları içselleştirebilmektir, atılması gereken ilk adım. Sonraki adım ise daha çok okumak, anlatmak ve kötülüğü sıradanlaştıran bu ortaklığı konuşarak, yazarak bozmaktır.

    1 Ayrıntılı biyografi için bkz. Bir Adalet Feryadı: Osmanlı’dan Türkiye’ye Beş Ermeni Feminist Yazar 1862-1933. Der. Lerna Ekmekçioğlu-Melisa Bilal. Aras Yayıncılık, Mart 2010.
    2 Yesayan, Zabel. Yıkıntılar Arasında. Çeviren: Kayuş Çalıkman Gavrilof. Aras Yayıncılık,Mart 2014, İstanbul. s. 16.
    3 A.g.e. s. 17.
    4 A.g.e.
    5 A.g.e. s. 38

    KAYNAK: http://birgun.net/haber/yuzyillik-utanc-13882.html

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    Mahir Sayın: “Demokratik konfederalizm, bölge halklarının barışa ve refaha kavuşabilmeleri için tek seçenek gibi durmaktadır”

    28 Haziran 2025

    Barış Ünlü: “AKP ‘Türklük Sözleşmesi’nin devlet ayağını çökertti”

    6 Haziran 2025

    Kürt Dili Bayramı, ana dili ve sağlık

    14 Mayıs 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Mehmet Murat Yıldırım

    Unutmadım Aklımda

    Coşkun Özdemir

    İsrail’in nükleer politikası ve stratejik silah sistemleri 

    Coşkun Özdemir

    Kuyu tipi hapishaneler: Faşizmin tecrit politikaları ve devrimci tutsakların direnişi

    Mehmet Murat Yıldırım

    Özdağ serbest, ‘Barış’ tutsak!

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Süleyman Karan

    Ölüm, açlık, aşırı yoksulluk ve yetersiz beslenme girdabında…

    Ercüment Akdeniz

    ’12 Gün Savaşı’, Bezos’un düğünü

    Akdoğan Özkan

    Üç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı

    Fehim Taştekin

    Trumpoloji: Barış için densizlik!

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    İşçiler ne yapsın?

    11 Haziran 2025

    Grev okulundan dersler

    10 Haziran 2025

    İzBB grevinin hatırlattıkları…

    7 Haziran 2025
    KADIN

    Patriarkayı yık

    22 Haziran 2025

    Kadının İnsan Hakları Derneği, İstanbul Sözleşmesi’ni AİHM’e taşıdı

    3 Mayıs 2025

    DEM Parti Kadın Meclisi’nden Saadet Partisi’ne ziyaret

    14 Mart 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.