Danimarka’nın HDP’si sayılan Enhedslisten’dan milletvekili adayı Sinem Kiraz Demir ile Danimarka’daki ezilenlerin sorunları ve Türkiye’deki yeni durum üzerine söyleştik. Söyleşiyi Siyasi Haber adına Gökçe Avcıoğlu yaptı.
Biraz kendinizden bahseder misiniz?
Odense, Danimarka doğumluyum. 26 yaşındayım. Ailem 70’li yıllarda Uşak’tan Danimarka’ya taşınmış. Odense’de, çoğunluğu Kürt ve alevi ailelerin oluşturduğu bir çevrede büyüdüm. Etrafımda hem Türkçe hem Kürtçe konuşulurdu. Okulda ise Danca. O yüzden iki dili de iyi kullanıyorum. Siyasi bir atmosferde büyüdüğüm için siyasetle buluşmam çok zor olmadı.
Enhedslisten’e nasıl üye oldunuz? Başka siyasal gruplarla ilişkiniz var mı?
Enhedslisten’den önce dergi çevresi olarak nitelendirebileceğimiz enternasyonel sosyalistlerle birlikteydim. Ancak dar bir yapı ile taleplerimizi duyurmanın zor olduğunu düşündüğüm için Enhedslisten’e üye oldum. Aynı zamanda, HDK-Danimarka’nın iki kurucu üyesinden biriyim. O nedenle, HDK faaliyetlerine de aktif katılıyorum.
Enhedslisten ne demek? Nasıl bir parti? Kimlerden oluşur?
Enhedsliten birlik listesi demek. Enhedslisten 3 partinin bileşiminden oluşuyor. Danimarka kökenli sol sosyalistler, Danimarka komünist partisi ve sosyalist işçi partisi. Bu partiler, birleşmeden önce, ayrı ayrı meclise girmeye çalışıyorlar ancak % 2’lik barajı aşamıyorlar. 1989’da kendilerini lav ederek Enhedslisten’i kuruyorlar. Ama hala gelenekçilik devam ediyor. Kurulduğu ilk yıllarda, çok küçükmüş. Partiyi temsilen bir başkanı veya eş sözcüsü yoktu. 2007’ye kadar da oyları, % 2 sınırındaydı. Temsilcisi veya bir yüzü olmadığı için insanlar tehlikeli buluyordu. 2007’de, muhafazakar bir adayın partide yarattığı krizden dolayı, tüm stratejisini değiştirip bir eş sözcü seçmeye karar verdiler. O zaman 23 yaşında olan şu anda Danimarka’da en tanınan siyasetçilerden bir kadını eş sözcü seçtiler. O tarihten sonra Enhedslisten büyümeye başladı.
Enhedslisten’in parlamentoda temsiliyeti var mı?
Şu anki temsiliyeti parlamentonun % 7.5’i kadar. Yakında seçimler olacak ve bu seçimlerde, Enhedslisten’in oy oranı % 9 ila 10 arası görünüyor.
Bildiğim kadarıyla üniversitede okuyorsun ve devletin sosyal yardım dışında haftada birkaç saat çalışıyorsun ve bunlardan başka bir desteğin yok. Bu durumda nasıl milletvekili adayı oldun? Ekonomik destek gerekmedi mi?
Enhedslisten’den, çok yoksul da olsan aday olabiliyorsun, çünkü, adaylar için yürütülen kampanyaları parti karşılıyor. Parti bütçesi ise milletvekillerinin ve belediyede çalışanların maaşlarının 3 te 1’i partiye yatırması ile oluşturuluyor. Milletvekillerinin, halktan apayrı bir sosyal statüde olmalarına müsaade edilmiyor. Milletvekili maaşları, Kopenhag’da bir metal işçisinin haftalık 37 saat çalışması sonucu elde ettiği aylık maaşına göre belirleniyor. Ayrıca milletvekilleri de kendilerini halktan ayrı görmedikleri ve çevreye karşı duyarlı oldukları için işe giderken, makam araçları yerine bisiklet kullanmayı tercih ediyorlar. Enhedslisten’den seçilen milletvekilleri, erken emeklilik hakkını benzer sebeplerden ötürü reddettiler.
Enhedslisten’in savunduğu belli başlı konulardan biraz bahsedebilir misiniz? Seçimlere nasıl hazırlanıyorsunuz? Halkın size yaklaşımı nasıl?
Enhedslisten’in ana sloganları, kadın-erkek eşitliği, göçmenlerle yerel halk arasında eşitlik, yoksul-zengin eşitliği üzerine oturur. Enhedslisten ile 100 gün kampanyası ile seçimlere hazırlanıyoruz. Yani Enhedslisten çoğunluğu alırsa ilk 100 günde neleri değiştirecek, bunların üzerine duruyoruz. Danimarka halkı bizi, sözüne güvenilir, dürüst ancak hayalperest buluyor.
Danimarka ‘da, parlamentoda siyasal çoğunluk kimlerden oluşuyor?
Danimarka’nın en büyük partisi sosyal demokratlar ve oy oranı % 26 civarında. Danimarka’da partiler birbiriyle koalisyon yapmak zorunda çünkü partilerin oy oranları birbirine çok yakın. Danimarka’da, parlamentoyu, kırmızı ve mavi diye ikiye ayırıyoruz. Ya sosyal demokratların başkanı ya da liberal parti başkanı başbakan oluyor.
Ağırlıktaki siyasal eğilimin temel politikaları ne üzerine? Bu eğilimin göçmen politikalarına yaklaşımı nasıl?
Ağırlıktaki eğilim sosyal demokratlar. Sosyal demokratlar 2015’ten bu yana stratejilerini değiştirdiler. Oy oranlarını arttırabilmek için göçmen karşıtı politikalara ağırlık vermeye başladılar. Dolayısıyla, göçmen politikası medyada en çok yer alan gündem. Gündelik hayatta ise bu derece gündem olacak, bu derece konuşulacak kadar göçmen karşıtlığı veya krizi yok. Ancak her ülkede olduğu gibi Danimarka’da da korku siyaseti ile halkın duygularını yönetiyorlar. Burada da korku siyaseti göçmenler üzerinden yürütülüyor.
Göçmen karşıtı politikalarını hangi gerekçelerle yükseltiyorlar?
Göçmenler, entegre olamıyor, ikinci, üçüncü göçmenler dilimizi dahi bilmiyor. Sistemi kendi çıkarları için kullanıyorlar. Yani, çalışmıyorlar ama halkın vergileri ile oluşturduğu işsizlik bütçesinden para almak istiyorlar gibi gerekçeler sunuyorlar. Ama gerçekte, 2. ve 3. Jenerasyon göçmen çocuklarının, aynı yaş grubundaki Danimarkalı gençlere göre okuma ve çalışma oranı daha yüksek. Göçmenlerin, Danimarka sosyal sistemi ile entegrasyonu Danimarkalı gençlerden daha yüksek.
Haziran 2019’da, Danimarka’da genel seçimler olacak. Siz de Enhedslistens’ten milletvekili adaysınız. Sizce, Danimarka’da, en acil çözülmesi gereken konular neler? Bu konulara yönelik çözüm önerileriniz neler?
Seçim kampanyamızın ana ayağını vergi kaçakçılığı üzerine oturttuk. Diş tedavisini çok önemli buluyoruz ve ücretsiz olmasını istiyoruz.
Danimarka, kadınların erkeklerle eşit yaşadığı düşünülen bir ülke. Sizce de, Danimarka’da kadın ve erkekler eşit mi?
Hayır, kadın ve erkek, Danimarka’da da eşit değil. Kadınlar sokakta, Ortadoğu ülkelerine göre daha rahat dolaşıyor. Danimarka kültüründe, davranışlarından dolayı kadınları ayıplama gibi bir durum yok. Ancak, yönetim mekanizmalarında olan kadın sayısı erkeklere göre daha az. İş başvurusunda bulunan 30’lu yaşlarda bir kadın isen seninle aynı yaşta olan bir erkek tercih edilebiliyor, çünkü kadın isen çocuk doğurma ihtimalin var ve bu da 52 hafta ücretli izine tekabül ediyor burada. Toplumsal cinsiyet rolleri Türkiye’deki ile aynı. Kız çocuklarına hemşirelik, erkek çocuklarına doktorluk öğretiliyor.
Danimarka, LGBTİQ bireylerin, kendini özgürce ifade ettiği bir ülke olarak da biliniyor. Bu konuda, dünyaya öncülük eden bir tarihsel geçmişi var. İlk eşcinsel evlilik, bilinen ilk trans kimlik dönüşümü Danimarka’da gerçekleşmiş. Sizce de bu konuda öncü bir rolü var mı? Bu özgürlüğü sağlayan altyapısal koşullar nelerdir?
Aslında, bazı hakların hukuki olarak sağlanması, toplumun ona destek verdiği anlamına gelmiyor.
Mesela, sosyal güvenlik kartında, son 4 hane erkeksen tek rakamla bitiyor, kadınsan çift rakamla bitiyor. Dolayısıyla, sosyal sağlık sisteminde ve Danimarka hükümetince trans kimlik diye bir tarif yok. İsveç’te, Danimarka’ya göre kimlik dönüşümü için daha erken yaşta hormon almaya izin veriyorlar. Danimarka da 18 yaşından büyük olman gerekiyor. Danimarka’da LGBTİQ bireylerin intihar oranı, düz kadın ve erkek intihar oranından daha yüksek. Bu, cinsel yönelimi farklı olan bireylerin çok da kabul görmediğinin bir kanıtı aslında. Çoğu ülkeye göre insani koşullar daha iyi olabilir ama hala mücadele edilecek çok şey var.
Türkiye’de de ezilenlerin bir araya geldiği üçüncü kutup diye adlandırdığımız bir parti, HDP var. HDP ile Enhedslisten arasında benzerlikler görüyor musunuz?
Evet görüyorum. Her ikisi de çoğulcu, toplumun tüm dışlanmış kesimlerini kaplıyor, her ikisinde de kadın kotası var, kampanyalarımız ise çok benzer, çok renkli. Her ikisinde de başkan yok; Enhedslisten’de eş sözcü, HDP’de eşbaşkanlar var.
Danimarka’nın HDP’si, Enhedslisten’den, genç, göçmen ve kadın kimliğinle milletvekili adayısın. Türkiye siyaseten çok kritik bir süreçten geçiyor. Bu konuda, Türkiye’deki gençlere neler söylemek istersin?
Kim ne derse desin, toplum ne kadar baskıcı olursa olsun, etraflarında olanları sorgulamayı bırakmadan edindikleri doğrulardan vazgeçmesinler. Bir milletvekilliği, belediye adaylığı gençler için çok da uzak bir hayal değil. Ben yapamam diye düşünmesinler. Partiler için, yeni isimleri, yeni gençleri keşfetmek ve aktifleştirmek çok önemli. Sürekli yenilenmek durumundayız. Dünyayı değiştirmek istiyorsak bizim de bir şekilde sorumluluk almamız ve bir yerden başlamamız gerekiyor. İlla milletvekili olmak değil, bir Cumartesi annelerine destek vermek bile çok kıymetli.
(Gökçe Avcıoğlu)