İş insanı, kültür ve insan hakları savunucusu Osman Kavala, 1 Kasım 2017’den bu yana Marmara Cezaevi / Silivri cezaevinde bulunuyor; bugün bu tutukluluğunun sekizinci yıldönümünü işaret ediyor.  AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) kararlarına rağmen serbest bırakılmaması, Türkiye’de hukuk, sivil toplum ve hak temelli mücadele bağlamında sıkça gündeme gelen bir sembole dönüşmüş durumda. 
Kavala’nın tutukluluğu, ulusal ve uluslararası düzeyde geniş yankı aldı. 2022 yılında “cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasının ardından durumu, insan hakları alanında “temelsiz suçlamalarla özgürlüğünden mahrum bırakılan” bir örnek olarak değerlendiriliyor.
Bu sekiz yıllık süre zarfında, Türkiye’den ve yurtdışından 29 kişi – akademisyenler, siyasetçiler, gazeteciler ve sivil toplum temsilcileri – ortak bir metinle dayanışma mesajı yayımladı. Bu mesajlarda başta AİHM kararlarının uygulanması ve Kavala’nın özgürlüğe kavuşması talepleri ön planda yer aldı. 
Mesajı gönderen isimler arasında eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski TBMM Başkanı ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, akademisyenler, uluslararası insan hakları savunucuları ve gazeteciler bulunuyor. 
Mesajlarda öne çıkan vurgu şu şekilde:
• Hâlâ yürürlükteki AİHM kararlarının yerine getirilmesi gerektiği, 
• Türkiye’nin hukuk devleti ve insan hakları alanındaki imajının bu vaka üzerinden sorgulandığı, 
• Kavala’nın tutukluluğunun yalnızca kişisel değil, Türkiye’deki sivil toplum, ifade özgürlüğü ve hak savunuculuğu açısından da anlam taşıdığı.
Bu çerçevede, sekizinci yıl dönümünde yayımlanan dayanışma mesajları, Kavala’nın serbest bırakılması yönünde yeniden kolektif bir çağrı niteliği taşıyor.
