Yazının başlığının ‘Rojava Demokrasisi’ olmasının nedeni sadece Rojava’da kurulmak istenen bir demokrasiyi anlatmak istediğim için değil, tam aksine sınırları hiç tanımayan, her yer için kullanılmasını önerdiğim bir isim olması. Dünyanın her yerinde ‘toz ve zerreciklerine’ kadar denetlenmeye çalışılan insanlığın, her geçen gün koşulları ağırlaştırılan bir hapishane rejiminin, kapitalist-neoliberal sisteme karşı bir ‘karşı demokrasi’ oluşturma biçimini, bu direniş adıyla adlandırmak istedim. Bunun ekolojik demokrasi, kolektifler, kooperatifler, komünler, radikal katılımcı bir demokrasi ve her zaman bütün teorilerden daha yaratıcı olan hayatın toplamı için verilebilecek yani ‘Özgürlük ve Eşitlik’ için çok güzel yeni bir isim olduğunu düşünüyorum. Ayrıca iç dinamiği olarak radikal katılımcı bir demokrasiyi tanımlayan bir yapısal durumun kolektif bir isim alması yani dünyanın sıfır noktası ‘Rojava’ adını alması bence çok uyuyor.
Burada her ne kadar iyiniyetli olsak da ‘Rojava demokrasi’ adının bütün dünya için kullanılmasının abartılı olduğunu düşeneceksiniz ama zaten iki-üç yıldan beri ısrarla anlatmaya çalıştığım bu; ‘Rojava Dünyanın Sıfır Noktası’! size şaşırtıcı gelmesin. Neredeyse Dünyanın bütün sokakları ‘Irk, sınıf ve devletin karşılıklı olarak, üst üste binmesinin mekansal boyutu’nu yaşarken bunun neredeyse her noktasının ‘mayınlarla’ belirlendiği, sınırlar ile bölündüğü Ortadoğu���da idari olarak radikal katılımcı bir demokrasiyi hayata geçirmeye çalışmak ve bunun temel organlarında, bütün dünyanın tersine, her etnik-dinsel topluluktan ve azınlık olmalarına hiç aldırmadan ya da tam aksine özellikle azınlık oldukları için mutlaka dahil edilmeleri gerektiği düşünülerek kurgulanmaya çalışıldığı için bir ‘Rojava Demokrasisi’dir.* Rojava halk komiteleri Arap, Alevi, Ezidi, Hristiyan, Türkmen, Süryani, Ermeni, Asurilerin ve tabi ki Kürtlerin birlikte olmasıyla doğrudan ‘Irk, sınıf ve devletin karşılıklı olarak, üst üste binmesinin mekansal boyutu’nu parçalamayı simgeliyor.
Dünyanın her ‘zerresinin’, özellikle neoliberal kent gettolarının paryaları kadınların, en keskin ve belirgin kapatılmasının yaşandığı topraklarda, Ortadoğu’da, bu radikal demokrasinin temel öznesi kadın olduğu için, ‘Rojava Demokrasisi’ sınırların ötesinde, bütün dünya için kullanılması gereken bir isimdir. Dışlanmış ve ikinci sınıf, kutsanmış ve çocuklarına tutsak, vitrinde ve örtülerek, tecavüz edilen ve muhafazaya alınan, her durumda nesneleştirilen kadınının kurtuluş mücadelesinden başka bir şey değildir.
Bu kavramsal olarak yıkma denemesine Giacometti’nin kendi eserlerini yorumladığı gibi bakmak istiyorum. Giogometti heykellerini her zaman bir bütünün bir parçası olarak tanımlıyordu. Yani atölyesinin içindeki çekiçlerin, eğelerin, yontucuların ve bütün aletlerinin, kırık ve yontulmuş parçaların, toz ve zerreciklerin bir parçası olarak. Bütün hepsinin bir parçasıydı heykelleri. Ancak aynı zamanda heykelleri bütün bu ‘toz ve zerreciklerden’ yani parçası olan her şeyden oluşuyordu. Rojava Demokrasisi bütün dünyanın parçası ve onun tozundan, zerreciklerinden kendini inşa ediyor…
Ve Giacometti’nin heykelleri şahaserdir.
*Burada dinsel toplulukların, mezhep ve cemaatleri de nihayetinde- son tahlilde bir ‘ırk-etnisite’ gibi tanımladığımı da belirtmeliyim.
Bu yazı Özgür Gündem Gazetesi’nden alınmıştır.