17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının kilit ismi Rıza Sarraf’ın kuryelerinden Adem Karahan, Türkiye-Dubai-İran hattındaki para ve altın trafiğinin detaylarını Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi Mehmet Eryılmaz’a verdiği ifadede anlattı.
Karahan, “Dubai’ye külçe altın götürürken kalabalık bir kurye ile giderdik. Hepsinin çantasında 30-40 kilo altın olurdu” diyor.
Gümrük Bakanlığı tarafından 11 ay önce hazırlanan ve İran’da devleti 2.8 milyar dolar dolandırmaktan tutuklu bulunan Babek Zencani’yle Sarraf arasındaki ticari ilişkiyi ortaya çıkaran raporun ardından soruşturma Başmüfettiş Mehmet Eryılmaz tarafından derinleştirildi. Başmüfettiş Eryılmaz, soruşturma kapsamında yaklaşık bir buçuk ay önce Sarraf’ın kuryesi Adem KArahan’ın ifadesini aldı.
İfadesinde Sarraf’ın kendisine 2008 yılında Hazine Kuyumculuk isimli bir şirket kurdurduğunu ve bu şirketin Denizbank’taki hesabına günlük 3-5 milyon dolar arasında para geldiğini ve parayı çekerek ofise geldiğini anlatan Adem Karahan, paralarla Sarraf’ın sağ kolu olarak bilinen Abdullah Happani’nin ilgilendiğini aktardı.
‘2.7 milyon lira vergi borcu altına sokuldum’
Daha sonraki süreçte üzerine beş altı şirket daha kurulduğunu belirten Karahan’ın ifadesinden yansıyanlar şöyle: “Paraları ben veya banka talimatıyla Metehan A., Ertuğrul B., Mustafa A., Turgut H., Kadir H., Hüsamettin A. ve Erol E. çekiyorlardı. Hatta Rıza Sarraf da hesaplardan benim talimatımla para çekmiştir. Benim adıma açılan hesaptan Abdullah Happani buradan Hakkari, Şırnak ve Diyarbakır gibi yerlere para göndermiş. Banka personeli beni bilgilendirince haberim oldu. Vergi müfettişleri üzerime olan şirketlerle ilgili inceleme yaptı ve 2.7 milyon TL tutarında vergi borcu altına sokuldum.”
‘Sarraf adına para ve altın taşımacılığı yaptım’
“Bir şirket de Dubai’de “Dubai’ye Turhan Yılmaz ile birlikte gittik. Dubai’deki ofiste Emin General Trading ile birlikte Atlantis Capital diye bir firma vardı. İran’lı Sadık ve Saeid isimli iki ikişi bana zaman zaman İngilizce yazılı belgeler getirir bende imzalardım. İçerikleri hakkında İngilizce bilmediğim için hiçbir bilgim yoktu. Dubai’deki ofise Rıza Sarraf, Hasan Sayar, Türker Sargın, kadir Happani ve Mustafa Happani gelip giderdi. Ofiste zaman zaman külçe altın ve para olduğu olurdu. Ben zaman zaman Riza Sarraf adına para ve altın taşımacılığı da yaptım. Dubai’den Türkiye’ye ve Dubai’den İran’a nakit kuryeliğinde de bulundum. Paraları Al Nefees (Rıza Sarraf’ın babasının şirketi)veya Nadir Döviz’in Dubai şubesi gibi yerlerden alıyorduk. Rusya’ya da bir kaç defa nakit para götürdüm. Dubai’ye külçe altın götürürken kalabalık bir kurye ile giderdik. Hepsinin çantasında 30-40 kilo altın olurdu. Kuryelerin başında ben ve Turhan Yılmaz olurdu. Gümrük ile ben ilgilenmezdim.”
‘Aldığın paraya bak, gerisine karışma’
“2-3 sefer altın taşıyormuş gibi boş çantayla yurtdışına çıktım. Bu durumu yanımda bulunan ve yine boş çanta taşıyan Turhan Yılmaz’a sorduğumda ‘Rıza bey böyle talimat verdi. Sen aldığın paraya bak, gerisine karışma’ demişti. Başlangıçta 500 dolar alırken bu para zamanla 300 dolara düştü. Dubai’ye vardığımızda altınları Emin General ve Al Nefees firmasına götürüyorduk. Bu altınlar Nadir Döviz gibi firmalarda Dolar veya Dirhem’e çevrilip İran’a götürülüyordu. İran’a külçe altın gönderildiğine hiç şahit olmadım. Rıza Sarraf’ın ve avukatının daha önce beni tanımadığı ve General Trading ile ilişkileri olmadığı yönnüdeki yönündeki beyanları kesinlikle gerçeği yansıtmamakatadır.”