DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, T24’ün YouTube kanalında katıldığı canlı yayında Şirin Payzın ve Murat Sabuncu‘nun sorularını yanıtladı. Hatimoğulları, Abdullah Öcalan ile yaptıkları görüşmede kendisiyle ilgili tek talebinin olduğunu kaydetti.
Hatimoğulları, “Sayın Öcalan görüşmede, ‘Beni İmralı’dan çıkarın, umut hakkından faydalanayım’ gibi konulara hiç girmedi. Tek talebi, kendi örgütüne yaptığı çağrının gerekliliklerinin yerine getirilmesi için hem devlet nezdinde hem de kendi örgütüyle yapacağı görüşmenin koşullarının oluşturulmasıydı. Bunu fiili olarak bize iletti” dedi.
Öcalan’ın önünde yer alan mikrofonla ilgili soruya ise Hatimoğulları şu yanıtı verdi: “Heyetimize çağrının videolu olacağı bilgisi verilmişti. Biz de öyle biliyorduk. Son anda bakanın yaptığı açıklama bizce de doğru görülmedi. Öcalan ‘Yönteme takılmayın’ dedi. Orada bir kayıt alındı, evet, ama bizde yok.”
Hatimoğulları ayrıca, Öcalan’ın ilk görüşmede heyetten özellikle muhalefet partileri başta olmak üzere siyasi partilerle kendisi adına görüşmelerini ve bazı mesajlarını iletmelerini istediğini belirterek, “Hatırlarsanız heyetimiz siyasi partilerle görüştü. Bunun dönütlerini çok merak ediyordu, muhalefetin nasıl karşılayacağını çok merak ediyordu.” dedi.
‘Mektubu kendisi kaleme aldı’
Hatimoğulları, Abdullah Öcalan’ın mektubu kendi el yazısıyla kaleme aldığını belirterek, içeriğine müdahale etmediklerini söyledi. “Sesli olsaydı Kürt toplumunun duygusuna daha çok hitap ederdi” diyen Hatimoğulları, şunları kaydetti:
“İnsan bir fotoğraftan bile çok duygulanıp ağladılar. Görüntü olsaydı bu Kürt toplumuna pozitif yansırdı. Burada (önemli olan) Sayın Öcalan’ın vurguladığı nokta. O şekle takılan biri değil.
(Öcalan) Metnin sunumu yapılmadan önce bizimle içeriğini ve aslında neyi kastetmek istediğini detaylıca paylaştı. ‘Ben bir şeyi eksik bıraktım, onu da eklemeliyim’ dedi ve o bölüm el yazısıyla yazdığı metinde mevcuttu. Videolu sunumu yaparken bunu metnin bir parçası olarak okudu. Videoda var.”
‘Öcalan’ın mesajı ilk görüşmeyle aynı’
Öcalan’ın ilk İmralı görüşmesindeki ifadeleri ile şimdikinin aynı olduğunu belirten Hatimoğulları, “Kürt sorununun şiddet ve çatışmadan arındırılarak çözülmesinin yolu, onu siyasi ve hukuki boyuta taşımaktır’ demişti. Bu ilk İmralı görüşmesinden sonraki mesajıydı. Bu mesajla tıpatıp aynıdır” şeklinde konuştu.
Gazeteci Murat Sabuncu’nun “Kendi aranızda yaptığınız konuşmada Bahçeli’nin sağlığı ile ilgili bir şey tartışıldı mı?” sorusuna Hatimoğulları, şu yanıtı verdi: “Kendisi hasta olduğunu duymuş, sağlık durumunu da sordu. Biz de iyiye gittiğini söyledik”
Hatimoğulları, “Bu çağrı PKK’ye yapıldı ve cevap verecek, adımlar atacak olan taraflardan biri PKK’dir. Ama bu çağrı aynı zamanda devlete, iktidara ve toplumadır.” diye konuştu.
‘PKK’nin çağrıya uyacağından emin’
Hatimoğulları’nın konuşmasındaki satır başları şu şekilde devam etti:
‘(Öcalan) Biz barış istiyoruz, silah bırakılması ve fesih konusunda ben çağrımı yaptım, bunun için de demokratik zemini oluşturmaya başlayalım’ diyor. Öcalan, çağrı metni için ‘Her cümlenin altı uzun uzun doldurulmalıdır’ dedi. Öcalan çok net, PKK’nin yaptığı çağrıya uyacağından emin.
Bu seçimler üstü ve seçimi aşan bir şey. Sayın Erdoğan’ın kendi kafasında, ‘Ben bunu nasıl yontarım?’ gibi bir fikri varsa o da onun fikri, bir şey demiyorum.
DEM Parti’yi eleştirmek yerine sayın ‘Öcalan’ın yaptığı bu çağrıyı nasıl desteklemeliyim?’ demeliler. Yoksa, ‘Size şiddet uyguluyorlar’ diyorlar; biz bunu biliyoruz. Bize ‘akıllanmadınız mı’ eleştirisi yapanlar siyaseti dondurmak isteyenler; sopayı yiyen biziz, sopayı sayanlar ise süreci eleştiriyor.
Erdoğan’ın süreci seçim için kullanabileceği iddiaları Sayın Öcalan’la hiç gündeme gelmedi. Orta Doğu’daki gelişmeleri çok fazla analiz ediyor. Uyarısını iki ülkeye yapıyor, biliyorsunuz Orta Doğu konusunda oldukça gelişkin bir analize sahip. ‘İran ve Türkiye, dış tehlikeleri görmeli’ diyor ve o yüzden de iki ülkenin kendi iç barışını sağlaması, kendilerinin geleceği açısından çok önemli.
Çağrı Suriye’deki SDG ile ilgili değil. Bu Ömer Çelik’in kendi yorumu. Çağrı PKK’ye yöneliktir. PKK’nin olduğu alanı kapsayan bir şey. Sayın Ömer Çelik diyor ki, biz al-ver yapmıyoruz; biz de al-ver yapmıyoruz bunu bilsin, insan hakları pazarlık konusu olmaz.
Demokratik bir Suriye’nin inşa edilmesi çok önemli. Kürt sorunu barışçıl demokratik bir zeminde çözülürse Türkiye’nin Suriye üzerindeki etkisini düşünürsek buraya da pozitif bir etkisi olacaktır.
‘Bütün dünyanın konuştuğu konuda iki cümlelik açıklama yetmez’
Şunu toplum bekliyor: Bugün bir çağrı yapıldı, tarihi bir çağrı… Bu çağrı karşısında bu tarz yanıtlar ya da bu tarz açıklamalar hükümet nezdinde yapılan çağrı karşısında yetersiz bir yanıt hem de hafife alan bir açıklama. Büyük bir sorumluluk ve açıklama gerekiyor. Bütün dünyanın konuştuğu bir konuda iki cümlelik açıklamalar kamuoyunu, toplumu tatmin etmez. Yapılan açıklamaya devlet nezdinde yanıtı, daha ciddi, daha elle tutulur, toplumun önünü görmesini sağlayacak açıklamaları herkes bekler.”