Bir yanda zeytin, diğer yanda petrol, doğal gaz ve kömür. Bir yanda Trump’ın iklim inkarcılığı ile Gazze’yi işgal planı, diğer yanda Global Sumud Filosu’nun Filistin’e yolculuğu. İnsanlığın ve gezegenimizin geleceğini bu ikisi arasındaki mücadele belirleyecek.
Türkiye’de Filistin sorununun ekolojik boyutu üzerinde yeterince durulmuyor. Oysa dünyadaki herhangi bir ekoloji temalı toplantıda ya da eylemde mutlaka Filistin bayrağına ya da direnişin sembollerine rastlamanız mümkün. Ekoloji hareketlerinin Filistin’e ilgisinin birden çok sebebi var. Ortadoğu sahip olduğu petrol rezervleri nedeniyle on yıllardır kan ve gözyaşı içinde. İsrail’in bölgedeki varlığını dünyadaki bu büyük petrol ve enerji denklemi dışında düşünemeyiz. Gazze’deki çatışmaların Hamas’ın Gazze’yi kontrol etmesiyle şiddetlenmesinin geri planında, Doğu Akdeniz’deki doğal gaz rezervlerini kontrol çabası var. Fosil sermayesinin bu rezervleri paylaşmaya dönük hesapları, Gazze’yi İsrail’in gözü dönmüş saldırılarının hedefi haline getirdi.
Ekolojik ilginin bir diğer nedenini ise bizzat İsrail çağırdı. İsrail yerleşimciliği, en başından beri Filistin’i coğrafi olarak da asimile etmeyi amaçladı. “Çevresel nekbe” ile Filistin’in coğrafi, tarihsel ve kültürel ekosistemini oluşturan milyonlarca zeytin, incir ve badem ağacı yok edildi. Yerlerine çam ormanları koyarak veya kentlerde soğuk kuzey ülkelerinin mimarisini taklit ederek, İsrail, ekosistemi ile birlikte bir ülkeyi ele geçirmeye çalışıyor. İşin garip tarafı İsrail kibbuztlar ile bir “greenwashing” propagandası geliştirerek paramiliter örgütlenmelerini ve askeri-sınai altyapıları gizlemeye çalıştı.
“Nehirden denize özgür Filistin”, üç tek tanrılı din yanında, bütün Akdeniz’e yayılan ticari ve kültürel bağlara da kaynaklık etti. F. Braudel’in sınırlarını zeytin, buğday, üzüm ve bunların etrafında şekillenen ticari ve kültürel etkileşimlerle çizdiği tarihi bir coğrafya. Bugünkü Filistin, Lübnan ve Suriye kıyılarından kalkan gemiler bütün bir Akdeniz’e bolluk ve bereket taşıdılar. Kapitalizmin doğuşuna sahne olan aynı ticaret rotalarından yola çıkan sumud tekneleri ise, yüzyıllar sonra kıtlık, açlık ve yoksulluk içindeki Filistin’e ulaşmaya çalıştı. Barcelona’dan ayrıldıkları andan itibaren Filo Akdeniz’i bir ucundan diğer ucuna bir eylem denizi haline getirirken bu tarihsel hafıza içinde de yolculuk yaptı. Bizlere kapitalist yağmayı, vicdansızlığı, yok edilen insanlık ve doğayı gösterdi. Filoya katılanların ülkelere göre dağılımlarını gösteren harita, eylemin görünen mekânsal izdüşümünün çok daha geniş bir tarihsel ve fiziksel coğrafyaya yayıldığının ifadesi olarak da görülebilir.

Greta Tunberg’in eylemin örgütleyicileri arasında yer almasının ayrıca önem verilmesi gereken bir anlamı oldu. İsrail’in fark ettiği bu durum Greta’nın özel olarak hedef seçilmesine yol açtı. Tunus’ta Filo’ya yönelik yapılan dron saldırısı sırasında Greta’nın bulunduğu tekne hedef alınmıştı. Bütün tekneler ele geçirildikten ve beş yüze yakın aktivist gözaltına alındıktan sonra da İsrail tarafından Greta’ya işkence yapıldığı haberleri öne çıktı. Bu hedef seçmeyi İsrail’in eylemin ekolojik odağına yönelik bir saldırı olarak yorumlayabiliriz.
Global Sumud Filotilla, Gazze’ye ulaşmasa da Filistin ile dayanışma eylemleri, 1960’lı yıllardaki Vietnam Savaşı protestolarıyla kıyaslanacak düzeyde, ABD-İsrail ittifakına karşı küresel bir harekete dönüştü. Belki Gazze’nin üzerindeki abluka fiziken kaldırılamadı ama bütün dünya yüzünü Filistin’de yaşananlara döndü. İtalya’daki sendikaların grevinden, Japonya’dan Kanada’ya kadar milyonlarca insan sokağa çıktı. Küresel intifada, eylem biçimi yanında bileşimiyle de dünyadaki muhalif hareketlere yol gösteren bir çoğulculuk, dayanışma, birliktelik ve hepsinden önemlisi kararlılık örneği verdi. Netanyahu’nun BM’de boş salona konuşmasında bu uluslararası tepkinin önemli bir payı oldu.
Tarihte pek çok uygarlık ekolojik nedenlerle ortadan kayboldu. Nuh’un Gemisi tarihteki bu yok oluşlardan kurtuluşu anlatıyor. Bugün ise, ilk kez, gezegen düzeyinde bir yok oluş riski ile karşı karşıyız. Bu kez, sığınacağımız bir yeryüzü parçası yok. Kurtuluşumuzu küresel düzeyde başarmalıyız. Global Sumud Filotilla, hepimize yolun açık olduğunu ispatladı.