Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Değerin performansı, kimliğin fetişi: Queer Marksist bir okuma

    10 Kasım 2025

    Türkiye AİHM kararlarına gerçekten “yüzde 91” mi uyuyor?

    10 Kasım 2025

    Dilovası katliamı: Kaza değil cinayet!

    10 Kasım 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Değerin performansı, kimliğin fetişi: Queer Marksist bir okuma

      10 Kasım 2025

      Erkek / devlet şiddeti ve kadın tutsaklar

      8 Kasım 2025

      Osmanlı’dan Cumhuriyet’e yasaklanan Alevilik kitapları

      8 Kasım 2025

      Her şey o kadar da kötü değil!

      7 Kasım 2025

      Kuyu Tipi Hapishaneler: Tecrit ve direniş

      6 Kasım 2025
    • Seçtiklerimiz

      Ekim Devrimi 108 yaşında: Geçmişin harabesinden geleceğe yol yapmak

      7 Kasım 2025

      “New York, New York”

      6 Kasım 2025

      Sudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları

      3 Kasım 2025

      Trump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı?

      2 Kasım 2025

      Motokuryelerin ekim isyanı

      28 Ekim 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      Ali Coşkun: İşçi sınıfı üretimden gelen gücüyle toplumsal barışın en güçlü dayanağıdır

      29 Ekim 2025

      Altan Açıkdilli: “Canımı çekiştiriyor yine canım”

      28 Ekim 2025

      DSİP’ten Şenol Karakaş: Ne barış süreci demokrasinin gelişmesine ne de demokratik adımlar barış sürecinin nihayete ulaşmasına ertelenebilir

      27 Ekim 2025

      Ilan Pappe: Filistinliler hâlâ etnik temizlik ve soykırımla karşı karşıya

      16 Ekim 2025

      ‘Kadıköy Kültür Evi hem nefes aldığımız hem de birlikte söz kurduğumuz bir yer’

      10 Ekim 2025
    • Dosyalar
      • “Süreç” ve Sol
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Nazan Üstündağ yazdı: Tahir Elçi’nin ardından

    Nazan Üstündağ yazdı: Tahir Elçi’nin ardından

    Siyasi Haber6 Aralık 2015
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Nazan Üstündağ – Seçtiklerimiz


    Bugün Kürdistan’da yaşananları ancak Amerika’nın Irak işgali ile benzeştirerek okumak mümkün. Çünkü Kürdistan’da devletin ve devlete direnişin paylaştığı hiçbir hukuki veya toplumsal zemin yok. Tamamıyla ayrı mantıklar üzerinden işleyen ve birbirleri ile sadece şiddet alanı dolayımıyla ilişkilenebilen iki apayrı dünyadan bahsediyoruz. Tahir Elçi’nin ölümü, hem çok sevdiğimiz birini kaybetmenin acısını, hem de bu ayrışmanın tanıklığının sancısını içeriyor.


    Hiçbir ölümü atlatmak kolay olmuyor. Ancak Tahir Elçi’ninki, kameralar aracılığıyla kendi bilgisini de üreten bir ölüm oldu ve içimize işledi. Tahir Elçi’nin emekçi hayatına, hakikat peşindeki eşsiz koşusuna da ancak böylesi uygun düşerdi. Eşi Türkan Elçi’nin yürek dağlayan konuşmasında, Kürdistan milletvekillerinin benzersiz üzüntülerinde, halkın sessiz yürüyüşünde ve yıllarca omuz omuza mücadele etmiş olduğu yoldaşı insan hakları savunucularının yorgun bedenlerinde biricik bir insanın biricik ölümünün yası kadar, bir devrin kapanışının sezgisi ve yazgısı da vücut buluyordu. 


    Hepimiz Tahir Elçi’nin ölümünü, tek bir kurşunla ensesinden vurulup yüzükoyun yere düşüşünü, öncelikle bir tarihsel bütünlük içinde algılıyoruz elbette. Yüzükoyun düşenler kervanında bir sevdiğimizi daha yitirdik. Vedat Aydın, Hrant Dink… Kürdistan ve Türkiye demokratik mücadelesinde, devlet ve tetikçileri tarafından yere kapaklandırılıp, yüzükoyun zorla poz verdirtilmiş olan onlarca bedeninin akrabalığında algılıyoruz bu cinayeti de. Belki kazayla vuruldu, belki de taammüden. Ancak yere düştüğü andan itibaren zaten artık başka bir tarihin parçası oldu, hafızamızda yere düşürülen, zorla poz verdirtilen o hayaletleşmiş bedenlerin yanında yerini aldı. Hiçbir adli tıp raporu, hiçbir suç mahali incelemesi, hiçbir balistik sonuç, hiçbir mahkeme kararı bu gerçeği değiştiremez.


    Defalarca seyrettim videoları. Hayatını, tanığı olmamış onlarca fail-i meçhul, onlarca 


    kayıp için tanıklık biriktirerek geçirmiş bir insanın kameralar ve gazeteciler arasında gerçekleşen ölümünün bir tanığı dahi yok. Adeta ilahi bir el Kürdistan’da mobesenin, kameranın, uzun namlulu tüfeğin içinden gelen bakışın inciticiliğinden sakınmış Tahir Elçi’yi. 


    Sanki öldürülüşünü kanıtlara indirgemek, gerçekten ne olduyu anlamaya çalışmak suç gibi hissediyorum. Videoları tekrar tekrar izledikçe kanıt fikrinden uzaklaşıyorum zaten. Sanki bir ilahi el Tahir Elçi’yi bir büyük Diyarbakır anıtının yanına, bir başka büyük Diyarbakır anıtı olarak konduruvermiş. 


    Tahir Elçi ve yoldaşları onlarca yıldır Türkiye’de eşi benzeri görülmemiş incelikli bir emekle hukuku ayakta tutmaya çalıştılar. Evrensel bir hukuk fikrini, etnik, cinsiyet, sınıf ayrımcılığı yapmayan bir hukukun tahayyülünü canlı tutmaya çalıştılar. Şimdi Dört Ayaklı Minarenin yanında Tahir Elçi’yle beraber o tahayyül de yerde yatıyor. Selahattin Demirtaş, devlete bayıldığından değil, bu dünyada vatandaşlık devletli olmakla eş kılındığından, "Kürt halkının sorunu devletsizlik”tir dedi. Tahir Elçi’nin tüm çabalarına rağmen, Kürtler hak arayacakları bir Türkiye devleti ile hiç karşılaşmadıkları gibi, evrensel ve nesnel bir hukuk tahayyülünü ayakta tutma ihtimalini dahi küçümseyen, yok sayan, bu yok saymadan açıkça gurur duyan bir devletle yaşamak zorundalar şimdi.  


    Bu günlerde Kürt halkının mücadelesini, Tahir Elçi’nin yere uzanmış bedenini geride bırakarak koşan bir başka beden temsil ediyor. Esnek, hızlı, savaşçı. Masum değil. Kararlı. Hedefe kitli. Kıvrak. Devlet şiddeti, Kürdistan’da bedenlerin birbirlerini takip ederek, yavaşça, fark ettirmeden bayrağı birbirlerine vermesine izin vermiyor çünkü. Kopartıyor. Mesafeler açıyor. 


    Kürdistan coğrafyası, Irak coğrafyasına benziyor. Tümden değişiyor. Diyarbakır’ın içinden Sur, Silvan, Mardin’den Nusaybin, Derik fırlıyor. Şehrin tamamını tanktan, mobeseden, gizli kameralardan, uzun namlulu silahlardan, sıcağa duyarlı heronlardan izleyen gözlerden kaçan, hendeklerin arkasında özgürlük bulan esnek bedenler, yeni bir coğrafya yaratıyor.


    Her şeyi hedef halinde gören, her yerden kendine gelecek bir kurşun olacağını hayal eden özel timler, polisler, Irak’taki Amerikan askerlerini hatırlatıyorlar.


    Tahir Elçi, Hrant Dink’e de benziyor biraz. Ama Hrant Dink öldüğünde cenazesini sahiplerinden fazlası kaldırmıştı. Ve böyle bir kurbanın ardından, Ermeni meselesi biraz olsun konuşulur olmuştu. Tahir Elçi’yi sadece sahipleri uğurladı. Yüzbinleri de bulsa, Kürt halkı ve Türkiyeli insan hakları savunucuları. İşgal hala konuşulamıyor. Varsa yoksa hendekler. 


    Yerden Tahir Elçi’yi kaldıramayız belki. Hacı Birlik’i, Ekin Wan’ı kaldıramadığımız gibi. Ama onla birlikte yere düşmüş herşeyi kaldırmak, yeni başlangıçlar yaratmak, ince ince, ilmek ilmek örmek, hendeğin ardındakiyle eşitçe birleştirmekten başka ne anlam çıkartabiliriz ki bu olanlardan? 


    (Nazan Üstündağ'ın bu yazısı, Yeni Özgür Politika'dan alınmıştır.)


     

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    Ekim Devrimi 108 yaşında: Geçmişin harabesinden geleceğe yol yapmak

    7 Kasım 2025

    “New York, New York”

    6 Kasım 2025

    Sudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları

    3 Kasım 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Remzi Altunpolat

    Değerin performansı, kimliğin fetişi: Queer Marksist bir okuma

    İrem Kabataş

    Erkek / devlet şiddeti ve kadın tutsaklar

    Mahsuni Gül

    Osmanlı’dan Cumhuriyet’e yasaklanan Alevilik kitapları

    Ercan Jan Aktaş

    Her şey o kadar da kötü değil!

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Kavel Alpaslan

    Ekim Devrimi 108 yaşında: Geçmişin harabesinden geleceğe yol yapmak

    Ertuğrul Kürkçü

    “New York, New York”

    Fehim Taştekin

    Sudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları

    Ümit Akçay

    Trump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı?

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    Dilovası katliamı: Kaza değil cinayet!

    10 Kasım 2025

    Arçelik 2,1 milyar TL zarar açıkladı: İşçilerden tepki “Vergi oyunu, bizi kandıramazlar”

    10 Kasım 2025

    İsviçre’de inşaat işçileri grevde: “Daha kısa çalışma saatleri ve adil ücret istiyoruz”

    8 Kasım 2025
    KADIN

    Kadınlardan 25 Kasım çağrısı: “Kaybedilen kadınlara ne oldu diye sormaya devam edeceğiz”

    9 Kasım 2025

    Erkek / devlet şiddeti ve kadın tutsaklar

    8 Kasım 2025

    Eşitlik İçin Kadın Platformu: 11. Yargı Paketi kadınların mücadelesini suç sayıyor!

    4 Kasım 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.