Sait Demir
Kobane’nin yeniden inşası için üç yüz civarı sosyalist genç yurdun dört bir tarafından toplandılar; ödevleri barış, görevleri kardeşliği haykırmaktı. Eli kanlı IŞİD barbarlarının başta Kürtler, kadınlar, çocuklar olmak üzere, Ortadoğu’nun tüm kadim ve mazlum halk, inanç ve kültürlerine karşı işledikleri kitlesel katliam ve cinayetlere karşı dur diyebilmek, acıları bir nebze olsun dindirebilmek için yola çıktılar. Gencecik suretlerinde biriktirdikleri barış, dostluk, kardeşlik, dayanışma duygularını sunabilmek için kol kola bir “büyük insanlık” yürüyüşüne koyuldular.
Onların diğer tüm gençlerden ayıran elbette bir farkları vardı; yaşanılanlara kayıtsız olamayacakları gibi, gözlerinin önünde cereyan eden katliamlara sessiz de kalmayacaklardı. Çoğunlukla üniversitelilerdi, sarılıp kucaklaşmışlardı yolculuğa çıkarken sevdikleri ile, tek dertleri vardı yola koyulurken; insanlığın üzerine karabasan gibi çöken karanlığı aydınlığa çevirebilmek, taş üzerinde taşı kalmayan Kobane’nin yeniden inşasına karınca kararınca katkıda bulunabilmek ve umudu azalmış, acıdan ve zulümden başka bir şey reva görülmeyen mazlumların, özellikle de çocukların yüzünü güldürebilmekten başka hiç bir şey istememişlerdi.
Her biri çağın Spartaküs’ü, Roza’sı, Che’si, Ulrike’si, Deniz’i, Mahir’i, İbo’su, Aynur’u, Necdet’i, Kemal Pir’i, Mazlum Doğan’ı, Sakine Cansız’ı idiler, yaşları yaşıtlarının değil, takipçilerinin yaşları kadar kocamandı. Damarlarında eşitliğin ve özgürlüğün iksirleri, yüreklerinde dünyayı tekrar var edecek cesaretleri vardı. Devrimciydiler, asi ve korkusuzdular; düşüncelerinde devrim, bakışlarında aşk, yürüyüşlerinde sonsuzluk, düşlerinde sınırsızlık vardı. Yaşamlarını bu genç yaşlarında insanlığın kendisini özgürleştireceği geleceğe armağan etmediler yalnızca, geleceği bu günden kuracak kavgamızın güzelliğine de armağan ettiler. Arkalarında özgürlük ve devrim düşünü bıraktılar.
El ele Ölüme giden sosyalist gençlere sahip çıkmanın yolu, onların mücadelesini tüm ülkeye, dünyaya anlatmaktır. Önünde eğileceğimiz yürüyüşlerini karanlığa ve düşmana inat büyüterek sürdürmek boynumuzun borcu olsun.
Şan olsun onlara, düşenlere, düşenler için tereddütsüz yürüyenlere!
Yolları yollarımız, cesaretleri ışığımız olacak!