Yaser Arafat’tan Angela Davis’e
![](https://static.bianet.org/foto-galeri/2025/02/06/kizil-woodstock-dogu-berlin-1973-5-thumb.jpg)
Gerçek isminin Demokratik Almanya Cumhuriyeti (DAC) olduğunu bile unuttuğumuz ‘Doğu Almaya’ bunun tipik bir örneği. Anaakım burjuva-liberal kaynakları okursanız eğer DAC, ancak Berlin Duvarı ile var olabilmiş, kendi insanlarına 7 gün 24 saat zulmetmiş, herkesi acımasızca takip etmiş… bir karikatür ülkesidir. Oysa gerçek bir deneyim, sanılanın aksine çok farklı renkleri bir arada içinde barındırır.
Zihnimizin içinde inşa edilmiş önyargıları gözden geçirmek üzere 1973 yılının Doğu Berlin’ine seyahat ediyoruz: 10. Dünya Gençlik ve Öğrenciler Festivali [1] DAC’ın ev sahipliğinde düzenlenir. 28 Temmuz-5 Ağustos tarihleri arasında Berlin, 140 ülkeden 25 bin 600 konuk da dahil olmak üzere, 8 milyonluk katılımcıya ev sahipliği yapar.
![](https://static.bianet.org/foto-galeri/2025/02/06/kizil-woodstock-dogu-berlin-1973-1-thumb.jpg)
Geçmişteki sosyalist deneyimleri düşündüğümüzde aklımızda canlanan resim neye benziyor? Adına bile ‘demir perde ülkeleri’ dedikleri bu yerlerin sadece adını bile işitsek, sanki önce takır-tukur açılan bir kepenk sesi duyuluyor. Ardından gri sokaklar, mutsuz yaşamlar ve tek tip insanlardan oluşan bir manzara gözümüzün önüne geliyor.
Peki ya geçtiğimiz yüzyılın kapitalist dünyasını gözümüzde canlandırdığımızda ne görüyoruz? Işıltılı yaşamlar, ‘retro’ kıyafetler, mutlu yaşamları yansıtan üç-beş fotoğraf karesi veya yoksulluğuna rağmen mutlu kalmayı başaran hayatlar…
![](https://static.bianet.org/foto-galeri/2025/02/06/kizil-woodstock-dogu-berlin-1973-thumb.png)
Burjuva-liberal propagandanın hakkını vermek lazım. Bize bir Hollywood dönem filmi setini ‘gerçek tarih’ olarak sunmayı başarıyor. Ne milyonlarca insanın açlığı, ne gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası olan sömürü, ne ırkçılık, ne aşağılanma, ne kâr hırsından başka hiçbir etik değerin olmadığı bir dünya… Hepsi, bir dokunuşla ‘tali’ birer meseleye dönüşüyor.
Sosyalist ülkeler içinse tam tersi. Hâlâ çeşitli açılardan mirasını taşıdığımız sosyalist deneyimlerin kazanımlarını birkaç beylik cümle ile itibarsızlaştırılmaya çalışılıyorlar. Aradan geçen bunca zamana rağmen, gerçek bir deneyim ile değil kendi yarattıkları imgelerin hayaletleriyle savaşmaya devam ediyorlar.
Peki ama nasıl bir organizasyondan söz ediyoruz? Daha önce ABD’de düzenlenen hippi-saykodelik Woodstock festivalinden yola çıkarak kimileri bu organizasyonu ‘Kızıl Woodstock’ olarak tanımlar. Zira milyonlarca kişinin katıldığı, müziklerle coştuğu festival görüntü itibariyle bir bakışla Woodstock gibidir; ancak Woodstock’ın aksine ‘barış’ mesajı bağlamından koparılıp pasifize edilmez, devrimci bütünlükle birlikte ele alınır.
![](https://static.bianet.org/foto-galeri/2025/02/06/kizil-woodstock-dogu-berlin-1973-thumb.webp)
Örneğin festivalin hem zamanı hem de kimi katılımcıları son derece ‘özeldir’. ABD Vietnam’da karşılaştığı direnişle birlikte çamura batmıştır. Afrika’da Angola, Mozambik, Yeşil Burun ve Gine Bissau gibi Portekiz sömürgelerinde süren ulusal kurtuluş mücadeleleri iktidarı ele geçirmek üzeredir. Şili’de ise Salvador Allende hükümeti başa geçmiş, ülkede coşkulu bir reform süreci başlatmıştır. Böyle devrimci bir rüzgarın estiği günlerde festivalin konukları da çarpıcıdır: Özgürlüğüne kavuşan ABD’li komünist Angela Davis, Filistin Kurtuluş Örgütü’ne en direngen günlerine liderlik eden Yaser Arafat, uzaya çıkan ilk kadın, kozmonot Valentina Tereşkova ve daha nice ismi bilinen veya bilinmeyen önemli devrimci, sanatçı ya da bilim insanı…
Çeşitli alanlarda 1500 seminer, konferans, eğitim ve tartışma düzenlenir. Toplam 95 sahnede örgütlenen kültürel etkinliklerse 5 binin üzerindedir.
![](https://static.bianet.org/foto-galeri/2025/02/06/kizil-woodstock-dogu-berlin-1973-2-thumb.jpg)
Kent her anlamda gökkuşağına dönüşür. Sanat öğrencilerinin renklendirdiği hareketli sahnelerde 45 ayrı ülkeden 100’ü aşkın farklı grup sahne alır. Güney Afrika’da ırkçılığa karşı mücadelenin sesi haline gelen Miriam Makeba, Şili’de Nueva Cancion akımının bilinen isimleri İsabel Parra ve İnti İllimanı ve hatta Federal (Batı) Almanya’nın ‘devrimci’ müzik grupları…
‘Her şey yasak’
Mesela Floh De Cologne isimli müzik grubu, Federal Almanya’dan gelip festivale katılır. Grubun sahneden “Demokratik Almanya’da her şey yasak…” şeklindeki ilk sözleri sizi yanıltmasın, devamı şöyledir: “…Deutsche Bank, Dr. Oetker gibi işçilerin gündelik hayatta ihtiyaç duyduğu temel ihtiyaçlar yasak, ücretli hastaneler, kira artışları, öğretmen ihtiyacı yasak.”
Şarkılarıyla Batı’daki kapitalist sömürü düzeninin ikiyüzlü yanlarını mizahi bir dille anlatan grup, Federal Almanya’dan gelen tek temsilci değildir. Hatta siyasi olarak yelpazenin ‘bambaşka ucu’ sayabileceğimiz kesimler de buraya davet edilir. Federal Almanya’da ana akım siyasetin iki demirbaşı [olan] Sosyal Demokratların ve Hristiyan Demokratların gençlik örgütleri de festivale katılırlar. Her iki Almanya’dan gelen gençlerin bir arada yaptıkları sohbetler son derece dikkat çekicidir.
Örneğin 10. Dünya Gençlik ve Öğrenciler Festivali’ni harika görüntülerle aktaran Wer die Erde liebt ismiyle yayınlanan belgeselinde yaptıkları siyasi tartışmaları görüyoruz. Belgesele aşağıdaki videodan ulaşabilirsiniz. [2]
![](https://siyasihaber10.org/wp-content/uploads/2025/02/image-5-719x1024.png)
Gündelik hayat ile çelişkili mi?
Bugüne geldiğimizde, Doğu Berlin’de düzenlenen bu festival hayret verici şekillerde ele alınıyor. Başta saydığımız klişelerle çamur atmak, gerçeğin kanlı canlı ortada oluşu nedeniyle mümkün değil. Dolayısıyla burjuva-liberal kalemler daha farklı şekillerde meseleye yaklaşarak bir açık bulmaya çalışıyorlar.
Örneğin “Etkinlik, Doğu Almanya’daki gündelik gerçek hayat ile tamamen bir karşıtlık içindeydi” gibi sözler ediliyor. Sanki dünyanın herhangi bir yerindeki ‘festival’, gündelik hayatı yansıtıyormuş gibi. Adı üzerinde bu bir şenlik, elbette hiçbir yer daimi bir şenliği yaşamıyor. Woodstock da ABD’nin genelindeki günlük yaşamı yansıtmıyor. Oradaki hippilerin hayatıyla evsizlerin yaşamı da büyük bir çelişki içerisindedir ama kimse bundan söz etmez (DAC’da evsiz olmadığını da unutmayalım).
Oysa Woodstock ya da diğer benzeri festivallerin aksine 10. Dünya Gençlik ve Öğrenciler Festivali, çok daha günlük hayattan bir parçadır, çünkü direniş de, dayanışma da, örgütlü mücadele de bu dünyanın kavramlarıdır. Yüz küsür ülkeden on binlerce delege, milyonlarca katılımcının bu duyguları paylaşması, yeryüzündeki yüce değerleri bize anlatıyor. Konu hakkında bir yazı kaleme alan Hindistanlı Marksist Yazar Vijay Prashad şöyle söylüyor:
![](https://static.bianet.org/foto-galeri/2025/02/06/kizil-woodstock-dogu-berlin-1973-3-thumb.jpg)
“1973 yılında Doğu Berlin’i saran büyük sevinç ve umut hisleri bugünün dünya gençliğinin büyük bir çoğunluğunda mevcut değil. Siyasi olarak coşkuya kapılanlar, Büyük Güçlerin iklim felaketine hızlı bir tavır almadaki başarısızlıkları nedeniyle moral bozukluğu yaşıyor. Diğerleri ise kendilerini sosyal medyanın girdabına kapılmış buluyorlar; buradaki algoritmalar, mücadele ve umuttan ziyade genelde kötülük ve öfkeden oluşan bir çeşit apolitik siyaseti yaratmak için tasarlanmıştır. Elbette, coşkudan artakalanlar var. Gençlerin öncülüğünde yeniden paylaşım ve tanınma cephelerinde süren mücadelelerde, grev hatlarında ve yürüyüşlerde, 1973 gençliğinin sloganlarını haykırıp kendi sancaklarını kaldırıyorlar. Bunlar neoliberalizmin bayağılıkları tarafından kesintiye uğruyor [3]”
![](https://static.bianet.org/foto-galeri/2025/02/06/kizil-woodstock-dogu-berlin-1973-4-thumb.jpg)
Her geçen yıl geçmiş daha da tozlanırken, tarih anlatısını yozlaştırmak daha da kolaylaşıyor. Oysa kapitalizmin felaketi öylesine korkunç boyutlara ulaşıyor ki farklı alternatiflerin mümkünlüğüne dair merak kaybolmuyor. Çağımız çamura battıkça, aslolanın geçmişteki eksikler değil bugün sahip olmadığımız şeyler olduğunu düşünen de beliriyor.
Geçmişin üzerindeki toz katman katman artarken, bu gerçeğe sarılmak, bugünün eksikliğini aramak gerekiyor. Bu sebeple 1973 yılında Doğu Berlin’de buluşmuş her renkten ve dilden gencin görüntülerini bir kez daha düşünmeli.
[1] Bu festivalin düzenleyicisi Dünya Demokratik Gençlik Federasyonu’dur (WFDY). Londra’da 1946 yılında kurulan anti-faşist WFDY, genellikle Sovyet eksenindeki gençlik örgütleri için bir çekim noktasıydı.
[2] Bahsi geçen tartışmalara 40’lı dakikalarda rastlamak mümkün.
[3] https://thetricontinental.org/newsletterissue/tenth-world-festival-of-youth-and-students/