Yaşamda, mücadelede hatta ölümde birbirine kardeşçe sarılan iki Kıbrıslı; Kavazoğlu ve Mişaulis ya da Derviş Ali ve Kostas…
Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Mişaulis, Kıbrıs işçi sınıfının içinden çıkmış, kendini yetiştirmiş iki entelektüel, iki eylemciydi.
11 Nisan 1965’te bir pusuda birlikte öldürüldüler.
60 yıl sonra bugün, her yıl olduğu gibi, adanın farklı yerlerinde, İstanbul’da, Atina’da ve Londra’da anılıyorlar.

Başka bir Kıbrıs tarihi
1920’li yıllarda Kıbrıs’ta, İngiliz sömürgeciliğine, kiliseye ve patronlara itiraz eden farklı bir ses yükselmeye başlamıştı. O ses, Yeni İnsan (Neos Anthropos) gazetesinin sayfalarından hem Yunanca hem de Türkçe olarak yayılıyordu. Kıbrıs Komünist Partisi (KKP), yoksul işçileri ve topraksız köylüleri sömürüye ve işgale karşı mücadeleye çağırıyordu.
Parti öncülüğünde kurulan sendikalar, Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin bir araya geldiği ilk siyasi yapılar oldu. 1940’larda emekçilerin mücadelesi kitleselleşti ve Tüm Kıbrıs Emek Federasyonu (PEO) çatısı altında buluştu. Kıbrıslıtürk işçiler, ilk günlerden itibaren kalabalıklar halinde sendikalara katıldı. Aynı dönemde KKP, Emekçi Halkın İlerici Partisi’ne (AKEL) dönüştü.
1948 yılı, Kıbrıs işçi sınıfı için mücadeleler ve zaferler yılı oldu. Sosyal haklar için, örgütlenme özgürlüğü için ve hayat pahalılığına karşı ortak mücadele verildi. Uzun grevler boyunca iki halk yan yana direndi.
İngilizler, yükselen anti-emperyalist mücadele karşısında “böl ve yönet” taktiğine başvurdu. Silahlı çatışmalar başladı, kanlı katliamlar yaşandı. Her iki toplumun milliyetçi önderlikleri bir yanda Yunanistan’a katılma (Enosis), diğer yanda bölünme (Taksim) politikalarını savunurken, işçilerin birleşik mücadelesi sekteye uğradı.
1 Mayıs 1958’de işçilerin ortak yürüyüşü egemenler tarafından büyük bir tehdit olarak algılandı. Her iki tarafın paramiliter grupları kendi halklarını tehdit etmeye başladı. PEO üyesi Kıbrıslıtürkler için ölüm listeleri hazırlandı: Fazıl Önder, Ahmet Sadi, Derviş Ali Kavazoğlu…
Derviş Ali Kavazoğlu, emperyalizm ve sömürü karşıtı fikirlerin Kıbrıslıtürkler arasında yayılmasında öne çıkan isimlerden biriydi.
Kavazoğlu, Mağusa’nın Peristeronopigi (Alaniçi) köyünde yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Lefkoşa’da marangozluk yaparken sendikal faaliyetlere katıldı. Kendi kendini eğitti, Türk Eğitim Kulübü etkinliklerine katıldı. Zamanla siyasallaştı ve 1954’te AKEL’e katıldı. Daha sonra Merkez Komite üyesi oldu.
Kavazoğlu hem bir eylemci hem de bir fikir insanıydı. AKEL içinde Türklerin; Türkler arasında ise AKEL’in sesi oldu. Emekçi, İnkılapçı ve Cumhuriyet gazetelerinde yazılar kaleme aldı.
Gizlilik koşullarında dahi hem teorik hem pratik faaliyetleri koordine etti. Zaman zaman partinin gizlilik kurallarını ihlal ederek gittiği köylerde Kıbrıslıtürklere yardım etti: hastane, okul, sigorta gibi resmi işlemlerde yoksul köylülere destek oldu.
Kavazoğlu, ölüm tehditlerine rağmen ne siyasi faaliyetlerden vazgeçti ne de Kıbrıslıtürk toplumuyla bağlarını koparttı.
Kavazoğlu, partinin Enosis politikasına karşı çıktı. Parti içinde bu konuda polemikler yürüttü. Tarih, Kavazoğlu’nu haklı çıkardı. AKEL daha sonra, 2000’li yıllarda Dimitris Hristofyas’ın genel sekreterliği ve cumhurbaşkanlığı döneminde bu konuda özeleştiri verdi.
Kostas Mişaulis, Kavazoğlu’nun hem yoldaşı hem komşusuydu. O da yoksul bir aileden gelip kendini geliştirdi. İşçi olarak çalışırken akşam okuluna devam etti. İngilizce, İtalyanca ve Almanca öğrendi. Edebiyatla ilgilendi. Almanya’da tarım politikaları eğitiminin ardından Kıbrıs Çiftçiler Birliği’nde (EKA) görev aldı.
11 Nisan 1965’te, Kavazoğlu ve Mişaulis, Larnaka yolunda pusuya düşürüldü. İki yoldaş Luricina’ya (Akıncılar) bildiri dağıtmaya ve köylülere evrak işlerinde yardımcı olmaya gitmişti.
Cinayeti işleyenler, “Biz onları vurmasaydık, ‘teşkilat’ bizi vuracaktı,” dedi. Onlar, taşeronun taşeronuydu. Bu cinayet NATO’nun karşı-devrimci suçlarının bir parçasıydı.
Derviş Ali ve Kostas’ın araç içindeki kanlı fotoğrafı halkların kardeşliğinin simgesi oldu.

15 Nisan 1965’te Haravgi (Şafak) gazetesinde şu satırlar yayımlandı: “Yaşamda, mücadelede ve hatta ölümde kardeş gibi… Gerçeklik en yaratıcı hayal gücünün ötesine geçti. Biri diğerine doğru eğilmiş, sanki biraz dinleniyormuş biraz da korunmaya çalışıyormuş gibi. Diğeri sanki ona destek olmak ister gibi sarılmış…”
Cenaze törenleri sendika binasının önünde düzenlendi. Biri Türk, diğeri Yunan bayrağına sarılı naaşlar, anıt mezara, işçilerin omuzlarında taşındı. Kavazoğlu’nun ailesi mezarı ilk kez 2003’te barikatlar açıldığında ziyaret edebildi.
Bugün, Lefkoşa Akropolis Mahallesi’nde onların adını taşıyan bir dernek ve suikastın düzenlendiği yerde ise bir kahramanlık anıtı bulunmaktadır. Her yıl 11 Nisan’da kalabalık anma törenleri düzenlenmektedir.
Kavazoğlu-Mişaulis anmalarının her yıl kabalık ve canlı geçmesi bu hatıranın geçmişe değil bugüne ait olduğunu gösterir.
Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu’nun (Dev-İş) Kavazoğlu-Mişaulis cinayetinden 25 yıl sonra doğan genel başkanı Semih Kolazali’ye göre “bu kahraman şehitler, yeniden yakınlaşmanın ve barış içinde kardeşçe yaşamanın, sömürüsüz bir dünya özleminin sembolüdür. Onların fedakârlıkları tüm yurtseverlere ilham vermeye devam etmektedir.”
Derviş Ali ve Kostas, eşitlik, özgürlük ve barış mücadelesinin simgesidir. Onlar Kıbrıs’ın yeni insanlarıdır!