Brexit süreci belirsizce ilerlerken, Muhafazakar Parti’de Theresa May’e dönük baskılar arttı. Sunday Times ve Daily Mail kabine üyelerinin May’i koltuğundan indireceğini iddia etti.
İngiltere’nin AB’den ayrılması (Brexit) sürecinde İngiltere Parlamentosu’nun erteleme talebine AB’nin de çifte seçenekle yanıt vermesi sonrası May’in süreci yönetmedeki başarısızlığı ise Muhafazakar Parti’de suları yeniden kaynatmaya başladı.
Daily Mail ve Sunday Times gazeteleri, hükümete yakın çevreleri kaynak aldığı haberlerinde bir grup kabine üyesinin May’e karşı harekete geçmeye hazırlandığını iddia etti.
“Son yaklaştı, 10 gün içinde…”
Sunday Times’ın haberinde May’in yerine Başbakan Yardımcısı David Lidington’un gelmesinin muhtemel olduğu, Lidingthon’un da yeni bir Brexit planı için şimdiden kolları sıvadığı belirtildi. May’in istifa etmemesi durumunda bakanların istifa ederek May’i düşürmeyi planladığı iddiası da haberde yer aldı.
Sunday Times Editörü Tim Shipman, May’i devirmeye çalışan 11 kabine üyesi olduğunu ileri sürerken, “Son yaklaştı. May 10 gün içinde gitmiş olacak” dedi ve süreci bir “darbe” olarak niteledi.
Daily Mail’in haberinde ise başbakanlık koltuğu için Çevre Bakanı Michael Gove’un da bir aday olduğu belirtildi.
Daha önce The Times ve The Daily Telegraph gazeteleri de istifa etmesi için May üzerindeki baskının arttığını, parti içinde istifa takvimi üzerine konuşulduğunu yazmıştı. Hükümet ise bu haberleri yalanlamıştı.
Brexit sürecinde neler oldu?
İngiltere’de 23 Haziran 2016’daki referandumda katılımın %72’de kalmasının da etkisiyle Brexit oyları %52’yi bulmuş, birlikte kalma yanlılarının oyları ise %48’de kalmıştı. Oylama sonucu ile birlikte AB’de “parçalanma” endişesi su yüzüne çıkmış, İngiltere’de ise birlikten yana olan dönemin başbakanı David Cameron istifa etmişti.
Referandumdan üç hafta sonra Muhafazakar Parti’nin ve hükümetin başına geçen Theresa May ise hızla Brexit sürecini başlatmıştı. Yaklaşık iki yıl süren müzakereler sonucunda hazırlanan anlaşma metni, 25 Kasım’da Avrupa Konseyi’nde kabul edilmiş ve gözler İngiltere Parlamentosu’na çevrilmişti.
Theresa May’in müzakereler sırasında hükümetin topyekun anlaşmanın arkasında olduğunu söylemesi üzerine pek çok bakan May’i “uzlaşı varmış görüntüsü vermekle” suçlayarak istifa etmiş ve böylece hem hükümet ve parti krizi baş göstermişti. May, aralık ayında yapılması gereken oylamayı 15 Ocak’a erteleyerek zaman kazanmak istediyse de bir yol kat edememiş ve 15 Ocak’taki oylamada iktidar olmasına karşın 202’ye karşı 432 oyla ülke tarihinin en ağır yenilgisini yaşamıştı. Oylama sonrası hem muhalefet hem de başında olduğu partinin vekilleri May için güvenoylaması istemişti.
Güvenoylamasından az bir farkla kazanımla çıkan May, Brexit anlaşmasını revize etmek için kolları sıvasa da AB yetkilileri ile yaptığı görüşmelerden ilerletici bir sonuç alamamıştı. Küçük değişikliklerle 12 Mart’ta parlamentoya sunulan anlaşma bu defa da 242’ye karşı 391 oyla reddedilmişti. Bunun üzerine Brexit’in ertelenmesi süreci devreye sokulmuştu. İngiltere Parlamentosu’nun erteleme onay vermesi sonrası AB, “Anlaşırsanız 22 Mayıs, yoksa 12 Nisan” seçenekleri sundu.
Sendika.Org