Söz konusu Saray iktidarı olunca hiçbir şey tesadüf değildir. Bakmayın siz Adalet Bakanı’nın Erdoğan’ın konuşmasından hemen sonra TÜSİAD yöneticilerinin “mevcutlu“ olarak Adliye’ye götürülmelerine yönelik sarf ettiği “tesadüf“ sözlerine.
İşte benzeri bir “tesadüf“ de dün yaşandı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığı için başvurusunu yaptı. Aynı gün CHP’nin tutuklu Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer hakkındaki iddianame de açıklandı!
Ne alaka demeyin.
Bundan sonra yaşanacakların habercisi niteliğinde bir iddianameden söz ediyoruz.
Esenyurt’un CHP’li Belediye Başkanı Ahmet Özer neredeyse dört aydır tutuklu. 115 gün sonra yani dün hazırlanan iddianameyle hakkında “silahlı terör örgütü PKK/KCK üyesi olmak” iddiasıyla 15 yıla kadar hapis ve siyasi yasak talep edildi.
Ahmet Özer, CHP ve DEM Parti arasında yapılan ‘Kent Uzlaşısı‘ formülü ile seçilmişti. Bunu iki parti de saklamamıştı. Öyle ki CHP‘nin Esenyurt için belirlediği ilk aday geri çekilmiş yerine Ahmet Özer gösterilmişti.
Sadece Esenyurt için değil İstanbul’daki bazı ilçelere ek olarak başka il ve ilçelerde de ‘Kent Uzlaşısı’ formülü üzerinden hareket etmişti iki parti. Kimi yerde aday düzeyinde kimi yerde ise belediye meclisi üyelikleri üzerinden.
Yani kısmi bir tabanda seçim işbirliğine gidilmişti 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde.
Seçimlerden neredeyse bir yıl sonra savcılık bu işbirliğini “terör suçu” saydı. Ahmet Özer dahil İstanbul’da başka ilçelerde de aralarında belediye başkan yardımcıları ve belediye meclis üyelerinin de olduğu 10 kişi de aynı suçlamayla tutuklandı.
Savcılığa göre “Kent Uzlaşısı formülünün teorisi terör örgütü yönetimince yapılmış“. PKK yöneticilerinin o dönemde yaptıkları çeşitli konuşmalar da buna dayanak olarak gösterilmiş iddianamede.
Dahası da var tabii. İddianameye göre, “Kent Uzlaşısı, özerklik sistemi içinde yer alıyor”muş!
Nasıl mı?
Okuyalım:
“… doğu illerinde yerel yönetimlerin kazanılarak özerklik sisteminin kurulması, batı illerinde ise Kürt nüfusunun özerklik sistemine benzer bir sistemle yerel yönetimlere dahil edilmesi planlaması çerçevesinde oluşturulduğu ve adına da ‘Kent Uzlaşısı’ denildiği…”
Şöyle devam ediliyor iddianamede:
“Kent Uzlaşısı formülü ile batı il ve ilçelerindeki Kürtlerin, belediyeleri kazanamasalar da uzlaşılacak ve desteklenecek aday karşılığında, belediye meclislerinde belli sayılarda kota elde edilmesi sonucu belediye meclis kararlarında söz sahibi olmalarının, yerel yönetimlerde yer almalarının ve siyasi bir denge olmalarının amaçlandığı, Özerlik Sistemi ve Kent Uzlaşısı formülünün, DEM Parti üstü bir örgütlenme sistemi olduğu, özellikle örgütlenme konusunda çalışmalar yürüten örgüt bünyesindeki oluşumların (DBP, HDK) örgütün taban (halk) örgütleme sistemini geliştiren ve yöneten esas kurumlar olduğu anlaşılmıştır.“
“Kent Uzlaşısı ile seçilen her Kürt bir terör suçlusu”
İki parti bir yıl önce yapılan yerel seçimlerde bir formül üzerinden anlaşmış, adaylarını belirlemiş, seçimlere girmiş. Buraya kadar sorun yok.
Ama bugün savcılığa göre “Kent Uzlaşısı“yla seçilen her “Kürt“ bir “terör suçlusu“! “Kürtlerin“ yerel yönetimlerde söz sahibi olması “terör suçu“!
Niye mi?
Çünkü Erdoğan’ın sık sık okuduğu dizelerdeki gibi “göklerden gelen bir karar var“.
Saray’ın bir planı var.
Bu suçlamalar, haliyle soruşturmalar burada kalmayacak. Dalga dalga yayılacak, ta ki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na varıncaya dek.
İpuçlarını da iddianame veriyor. Buyrun okuyalım:
“Esenyurt Belediye Başkanı olan şüpheli Ahmet Özer gibi İstanbul ilinde görevli bir kısım Belediye Başkanı, Başkan Yardımcısı ve Belediyle Meclis Üyesi’nin 31/03/2024 yerel seçimler sonrasında terör örgütünce verilen talimatla ‘Kent Uzlaşısı‘ faaliyeti kapsamında terör örgütünün uzlaşma sağladığı partiden seçilmeleri sağlanarak görev yapmaya başladıkları ve halen görevli oldukları…
… bu şahısların terör örgütünün Kent Uzlaşısı faaliyeti kapsamında faaliyet yürüten örgüt mensuplarından oldukları anlaşılmıştır.“
Dokuz belediye başkan yardımcısı ve belediye meclis üyesinin de bu kapsamda tutuklandığı belirtilen iddianamedeki şu vurgu dikkat çekiyor:
“Terör örgütünün metropol illerde etkinliğini arttırma amacını haiz Kent Uzlaşısı faaliyetinin tüm unsur ve mensuplarıyla deşifre edilmesi için soruşturmalarımız derinleştirilerek devam etmektedir.“
Yani savcılık açıkça İstanbul’da başka belediye başkanlarına, başkan yardımcılarına ve belediye meclis üyelerine yönelik soruşturmaların yolda olduğunu söylüyor.
Eski AKP Milletvekili Şamil Tayyar dahil olmak üzere pek çok kişi ekranlardan bu soruşturmaların İmamoğlu’na kadar uzayacağını boşuna söylemiyor.
Ne diyordu Tayyar:
“Bu soruşturma daha da ileriye gidebilir. Savcılığa ulaşan çeşitli bilgi ve belgeler var. Eğer İmamoğlu’nun kent uzlaşısı çerçevesinde KCK ile bağlantılı olduğuna dair sağlam deliller ortaya çıkarsa, hakkında terör kapsamına girecek bir soruşturma açılabilir. Eğer soruşturma genişlerse, gözaltı, tutuklama ve hatta kayyım atamasına kadar gidecek bir süreç başlayabilir.”
İmamoğlu dün CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığı için ilk adımını atarken Saray da yargı eliyle mesajını verdi:
‘İmamoğlu’ndan terörist çıkarana kadar durmak yok.‘