TBMM’de devam eden 2026 bütçe görüşmeleri, ekolojik kriz tüm ağırlığıyla ülkeyi etkilerken yine “kriz yokmuş gibi” ele alınıyor. Çevre hukuku alanındaki çalışmalarıyla bilinen avukat Mehmet Horuş, İlke TV’de yayımlanan yazısında, bütçenin doğanın haklarını görmezden geldiğini belirterek, “Ekolojik kayıplarımız görünmez kılınıyor, doğal varlıklarımız bütçeden tamamen siliniyor,” dedi.
Türkiye’de iklim krizi ve doğa tahribatı giderek derinleşirken, bütçe tartışmalarının hâlâ yüzeysel bir çerçevede yürütüldüğünü belirten Horuş, ekolojik krizin tüm kamu kurumlarını etkileyen bir gerçeklik olduğunun altını çizdi. Horuş’a göre bütçe, yalnızca Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na eklenen “iklim” ibaresiyle sınırlı bir anlayışla hazırlanıyor.
Horuş, “Yeşil dönüşüm, net sıfır, adil geçiş gibi kavramlar, TBMM’de yalnızca modası geçmiş birer süs olarak kullanılıyor; bütçenin ruhuna hiçbir şekilde yansımıyor,” dedi.
“Doğal varlıklar şirketlere aktarılıyor”
Türkiye’nin göllerinin kuruması, ormanların kaybı, tarım arazilerinin yok edilmesi gibi devasa ekolojik kayıplara değinen Horuş, bu yıkımın bütçede hiçbir karşılığı olmadığını vurguladı:
“Kaybolan göllerimizle yüzleşmeyen bir bütçe, kamusal değil; doğal varlıkları şirketlere aktarımın aracıdır.”
Horuş, yıllardır çevre davalarında halkın avukatlığını üstlenen bir isim olarak, bütçe yaklaşımının “kamusal varlıkları görünmez kıldığını” söyledi.
“Bakanlığın görevi doğayı korumak, para kazanmak değil”
Horuş, Bakanlığın gelirleri arasında yer alan “çevre cezaları” kalemini de eleştirerek, bunun ekolojik adalet açısından kabul edilemez olduğunu ifade etti:
“Doğayı korumakla görevli Bakanlık, doğaya karşı işlenen suçlardan gelir elde ediyor. Bu, cezasızlığa yasal dayanak üretmekten başka bir şey değil.”
İliç’ten Afşin-Elbistan’a, Ergene Nehri’nden Marmara Denizi’ne uzanan felaketlere dikkat çeken Horuş, “Bu kadar yıkım yaşanırken ceza kesmekle görev bitmiş sayılıyor; bu yaklaşım bütçeyi ekolojik olarak geçersiz kılıyor” dedi.
“Topyekûn ekolojik krizin içindeyiz”
Mehmet Horuş, ekolojik krizin yalnızca fiziki haritalarda görünen göller, ormanlar ya da nehirlerle sınırlı olmadığını; kentlerdeki barınma krizi, açlık, halk sağlığı sorunlarının da bu krizin parçası olduğunu belirtti.
“Ekolojik kayıpları görmeyen hiçbir bütçe, ne kamusal olabilir ne de demokratik. Türkiye’nin bütçesi, ekonomik değil ekolojik bir çıkmazdadır.”
İklim adaleti vurgusu
Horuş, Türkiye’nin önümüzdeki dönemde “ekolojik bütçe” talebini büyütmesi gerektiğini belirtti:
“İklim adaleti, sadece çevresel değil toplumsal bir mücadele başlığıdır. Bütçe, ekolojik krizi değil, şirketlerin projelerini koruyor.”
