Cumhuriyet Davası’nı değerlendiren Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, “Cumhuriyet Davası iktidarın bir gazeteyle savaşı. Aslında ‘Benim canımı sıkan haberler yapan bütün gazeteler, yayın organları için de benzerini yaparım’ demek oluyor” dedi. (SiyasiHaber)
SiyasiHaber – Umurcan Üner
"Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" iddiasıyla tutuklanan Cumhuriyet gazetesinin yönetici, yazar ve avukatları hakkındaki davanın ilk duruşması bugün İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde görüldü. Bugünkü duruşmada Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ile köşe yazarı Kadri Gürsel savunmalarını yaptı. Duruşmayı takip edenler arasında bulunan Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, davayla ilgili görüşlerini SiyasiHaber'e aktardı.
Fatih Polat'ın sözlerinin satır başları şu şekilde:
'Cumhuriyet Davası iktidarın bir gazeteyle savaşı'
Bu, Cumhuriyet gazetesinin yayın politikasının yargılandığı bir dava, iddianamede savcı yayın politikasındaki değişimleri sorguluyor. Dolayısıyla dünyanın başka hiçbir yerinde görülebilecek cinsten bir dava değil. Cumhuriyet Davası'nı iktidarın bir gazeteyle savaşı şeklinde yorumlayabiliriz. Bunun üzerinden de aslında 'Benim canımı sıkan haberler yapan bütün gazeteler, yayın organları için de benzerini yaparım' demiş oluyor aslında bu yargılama ile.
'Vicdan sahibi her hukukçu için haklarındaki iddiaları çürüten savunmalardı'
Bugün önemli savunmalar yapıldı. Kadri Gürsel ve Akın Atalay güçlü savunmalar yaptı. Vicdan sahibi her hukukçu için haklarındaki iddiaları çürüten savunmalardı bunlar. Ama bu dava sonuçta siyasi bir dava olduğu için herhangi bir öngörüde bulunmak zor. Dava cuma gününe kadar devam edecek, cuma günü bir karar çıkacak. Dediğim gibi, normalde yayın politikası gibi bir şeyin yargılanmasının söz konusu olmaması gerekiyor. Ancak dava siyasi olduğu için de nasıl bir sonuç çıkabileceğini öngörmek zor açıkçası.
'Mahkeme heyetinin üzerinde baskılayıcı bir etkinin olduğunu görebiliriz'
Bir de şundan söz etmeliyiz; biliyorsunuz bazı davalarda gazeteciler tahliye edildi, aynı gün tutuklama kararı çıkarıldı ve mahkeme heyeti açığa alındı. Buradan da mahkeme heyeti üzerinde baskılayıcı bir etkinin olduğunu görebiliriz. Dolayısıyla Cumhuriyet Davası deyince, birçok açıdan kuşatılmış ağır bir davadan söz ediyoruz. Dolayısıyla ben herhangi bir tahminde bulunmak istemiyorum ama sonuçta şunu söylemeliyiz; gazetecilik suç değildir, meslektaşlarımızın hepsi serbest bırakılmalıdır. 9 ayı aşkın bir tutuklamanın ve cezaevi sürecinin kendisi zaten çok ağır bir cezadır aslında.