Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Karanlıkta bırakılan koridor ve görünmeyen kadınların sessiz çığlığı

    3 Aralık 2025

    Bini aşkın Amazon çalışanından CEO Andy Jassy’ye açık mektup

    3 Aralık 2025

    Türkiye’nin tüm vatandaşları Türk müdür?

    3 Aralık 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Karanlıkta bırakılan koridor ve görünmeyen kadınların sessiz çığlığı

      3 Aralık 2025

      İstiklal Mahkemeleri ve Bektaşiler

      2 Aralık 2025

      Süreç nereye?

      1 Aralık 2025

      Sermayenin manik düzenlemeleri: Bütçe ve asgari ücret

      1 Aralık 2025

      “Bir ülkenin vicdanıdır Tahir Elçi”

      29 Kasım 2025
    • Seçtiklerimiz

      Türkiye’nin tüm vatandaşları Türk müdür?

      3 Aralık 2025

      İmralı Şam’daki kilidi açabilir mi?

      1 Aralık 2025

      Son 1 yılda en az 1093 işçi zehirlendi​​​​​​​: İşçi zehirlenmelerinin ekonomi-politik arka planı

      29 Kasım 2025

      CHP ve DEM

      29 Kasım 2025

      Kırılgan bir geçiş alanında riskler ve olanaklar

      25 Kasım 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      Feray Mertoğlu: Müzakere sürdürülürken faşizme karşı mücadele yükseltilmelidir

      2 Aralık 2025

      Amed Dicle: Suriye’de de Türkiye’de de Kürtler statüsüzlüğü kabul etmeyecek

      2 Aralık 2025

      Heval Sen Daha Özgürleşmedin mi?

      27 Kasım 2025

      “Umudumuz mücadelede, gücümüz dayanışmada”

      25 Kasım 2025

      Naci Görür: “Önemli olan kentleri depreme dirençli yapmaktır”

      12 Kasım 2025
    • Dosyalar
      • “Süreç” ve Sol
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Faşist enternasyonal yolunda Elon Musk…

    Faşist enternasyonal yolunda Elon Musk…

    ÜMİT KIVANÇ Gazete Duvar için yazdı: Şımarık yeni devir zenginlerinin en ünlüsü Elon Musk şu anda ABD politikasına yön verir konumda. Bu zibidilerin ağababası Donald Trump’ın dünyanın en güçlü devletinin başına geçecek -aslında geçmiş- oluşunun anlamı hâlâ layıkıyla kavranmış değil. Hele Trump’ın “liderliği”nin dünyaya yansıması, başka yerde başkasına yaptırabilecekleri… bugünü mumla aratacak muhtemelen.
    Ümit Kıvanç24 Aralık 2024
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Bütün bunları kodaman kapitalistler kırk-elli yıl öncesinden tek hamlede tasarlayıp yapmadı. Hep adım adım gittiler. Çekinerek, yoklayarak, atmaları halinde iki adım geri sıçramalarına yolaçmayacağına kanaat getirince sonraki adımı atarak. Direniş imkânlarını yok etmenin bazen incelikli yollarını bularak, işin bodoslama halledilebileceğini gözleri kestirdiğinde kaba kuvvetle ilerlediler. Uzun yıllar boyunca tavizlerle kurdukları dengeyi kendi elleriyle bozabileceklerini gördüklerinde, toplumsal mücadeleler tarihinde özel cildi hak etmiş İngiliz işçi sınıfına atlı polislerle saldırabildiler. Küreselleşme aslında kötü şey değildi, aksine. Fakat Stalinizm tarafından eşitlik ve özgürlük hülyası olmaktan çıkarılmış, eti kendi halkından -yoldaşları dahil- milyonlarca insanı katledebilen zorbalarca yenmiş, kemikleri dünya işçi ve emekçilerinin kafasına atılmış, eşitlik ve özgürlükle en ufak alâkası kalmamış rejimlerin sosyalizmin dünyada olabilecek hali gibi sunulduğu onyılların ardından, bütün insanlığı kapsayacak bir tanışmacı, kaynaşmacı kültürü oluşturabilecek potansiyel, kapitalistlerin sömürü ağını yerleşip derinleştirmesine yaradı. 1980’ler, kapitalizmin dünyayı kendine benzetişinin miladıdır. Buna direnilemedi. Çünkü gözü dönmüş, şaha kalkmış bir yeni vahşi kapitalizmle başa çıkabilecek direniş ruhu, bilinci, kültürü, ahlâkı… her ne diyeceksek… hadiselerin dışında kalmıştı. Ve oyunun oynandığı sahada bir türlü yeniden oluşturulamadı. Direniş ruhuna sahip cesur ve kararlı kuvvet eski akla tâbi kalmıştı, yeni kuşaklar, itirazın doğal hak, insan hakkı olduğunu bilemeden yetişti. Ve tabiî… insanlar oyuncağa bayılıyordu.

    Halen bu durumdayız. Doğal asla olmayan, insan tarafından kurulmuş, yürütülen, yani insan tarafından bir çırpıda değiştirilebilecek pek çok düzenek, işleyiş, ilişki, kurum, kural… aslında ufak bir azınlığın çıkarına, çoğunluğun zararına dönen çarklar, topluluk halinde yaşamanın olmazsa olmaz koşulları gibi takdim ediliyor. Ve bundan zarar görenlerin çoğunluğunca da böyle kabul ediliyor. İtirazın doğal hak oluşu fark edilmediği gibi, direnme de suç olarak sınıflandırılıyor.

    Direnmeye, itiraza böylesine uzaklık, başa gelenlere doğal ilgisizliği beraberinde getiriyor. Fakat tabiî, insan bu, ne edeceği her vakit belli olmuyor. Ve esenliğini umursamadan başına getirilenlere razı olabildiği gibi, bir gün birden haysiyet diye bir şeyin varlığını hatırlayıp bu sefer tehlikeyi umursamadan heyheyleneceği tutabiliyor. Fazla kalabalıklaşıp heyheylenirse de menfaatperest yöneticileri veya utanmaz sıkılmaz sömürgenleri alaşağı edebiliyor. En azından, rahatça kıpırdayamaz hale getirebiliyor. O durumlarda da yönetenler, robokoplaştırdıkları kuvvetleriyle takım elbiseli muhafızlı cezacı personeli düşmanlaştırdıkları ahalinin üzerine sürüyor, gazla, copla, hapisle, dışlamayla ezmeye bastırmaya girişiyorlar.

    Şöyle ya da böyle, başımıza geleni karşı konamaz saymamızı sağlayabilmiş görünüyorlar. Oysa fena halde tehlikedeyiz. Özgürlüklerimiz birer birer elimizden alınırken, özgürlüğe hakkımızın olduğu kabûlü tartışmaya açılıyor. Devletlerin gerçekte topluma hizmetle yükümlü, hesap verebilir kurumlar oldukları varsayımıyla kurulmuş dengeler -burjuva hukuku- bile tarihe karışmak üzere.

    ’80 sonrası dizginsiz kapitalizm devrine geçilmeden evvel, politikacı, egemen tabakaların çıkarlarını kollamak gibi vazgeçilmez bir işlevi genel anlamda yüklenmiş olmasına karşılık, topluma yönelik yükümlülükleri de olan kişiydi. Çünkü egemenlere hizmeti yönetilenlerin tepesini attırmadan yürütmeyi becermesi beklenirdi. Özellikle gelişmiş ülkelerde esas işlevi, emekçi sınıfları gürültüsüz patırtısız düzenle bütünleştirmekti ve bu zaman zaman ezilenlerin hayat standardının yükseltilmesini, yoksulluğun azaltılmasını samimi olarak isteyen, bu yolda çalışan politikacılara da alan açılmasını getiriyordu. Kendileri için ideal devlet yapısında kapitalistler, ortalıkta fazla gözükmeksizin, politikacılara doğrudan birtakım buyruklar vermeleri, dayatmalar yapmaları gerekmeksizin, sahne arkasında işlerini yürüten tiplerdi.

    1980’ler ve devamında, politikacıların nitelikleri, rolleri değişti. Politika giderek daha seviyesiz ve kapasitesiz insanların yürüttüğü iş haline geldi. Politika alanını kendi siyasî görüşü ve hedefleri olmayan, adlarına iş yürüttüğü kimselerin çıkarı dışında amaç tanımayan, yani siyasî bakımdan inisiyatifsiz tipler işgal etmeye başladı. Sadık hizmetkârlıktan başka vasıfları -sahici siyasî görüşleri bile- bulunmayan, salt menfaatçi, boş kafa politikacılarla her işin üstesinden gelinemeyeceğini düşünüyor veya gerçekte gerekli bütün işleri başkaları -maaşlı elemanları- zaten yürüttüğü için boşluktan sıkılıyor veya kudretin bir de bu türlüsünü tatmak istiyor olmalılar ki, bir noktadan itibaren kapitalistler ve şirket yöneticileri aktif siyasete girdiler. Dizginsiz kapitalizmin kafa isimlerinden “Neocon” militan Dick Cheney’in ABD Başkan Yardımcısı koltuğuna kurulması 21. yüzyılın insanlık bakımından ne menem bir şey olacağının işaretiydi. Devlet giderek toplumsal sorumluluklarından arındırılmaya, kapitalistlerin çıkarı dışında ölçüt tanımamaya başladı.

    Toplumsal yükümlülüklere, büyük şirketlere kazanç getirmeyen her şeye fuzulî masraf gözüyle bakılması başlı başına bir ideoloji yarattı. Ekonominin doğa gibi nesnel bir ortam olduğu -dolayısıyla, tamamen birilerinin çıkarına döndürülen kutsallaştırılmış çark olmadığı- yanılsamasını besleyen ekonomizm ideolojisinin ilişilmez dokunulmaz konumu buna eşlik etti. Devletin -“tabiî ki!”- ekonomi tanrısına hizmet eden -başka kime hizmet edecekti?- kutsal müessese, yöneticilerin de bu dinin ruhban sınıfı sayıldığı ideolojik-kültürel yapı sağlam olmasına sağlamdı da, yıldırım hızıyla gelişen teknoloji, o işle uğraşan ergen oğlanların girişteki güvenlikçilerle danışma görevlilerini atlatıverip bir anda kapitalistlerin, CEO’ların katlarına çıkıvermesini sağlayıvermişti. Babadan kalma servetle değil, birden gelişip dünyaya hakim olan teknoloji alanındaki başarılarını paraya, kârlı işe dönüştürme uyanıklıklarıyla dünyanın en zengin insanları listesinin tepesine yerleşen ergen oğlanların şımarması kaçınılmazdı. Çabuk edinilmiş muazzam zenginlik, dizginsiz kapitalizm devrinde, salt çıkara dayalı, içeriksiz siyasetle elbette uyum içindeydi, kolaylıkla biraraya geldiler.

    “Devletin şirket gibi yönetilmesi” düsturu, içinde bulunduğumuz devrin, mâruz kaldığımız kötülüklerden başlıcasının simgesidir. Bu düstur, pek yakın gelecekte adı da konarak, üstünden kazanç elde edilemeyecek, beslenmesi, yaşatılması ekonomik-rasyonel hiçbir bakımdan gerekmeyen nüfus ortalıktan kaldırılırken de sık sık işitilecek.

    Şımarık yeni devir zenginlerinin en ünlüsü Elon Musk şu anda ABD politikasına yön verir konumda. Bu zibidilerin ağababası Donald Trump’ın dünyanın en güçlü devletinin başına geçecek -aslında geçmiş- oluşunun anlamı hâlâ layıkıyla kavranmış değil. Hele Trump’ın “liderliği”nin dünyaya yansıması, başka yerde başkasına yaptırabilecekleri… bugünü mumla aratacak muhtemelen.

    Trump’ın açtığı alanda at oynatan Musk, daha önce kendisi gönlünce at oynatabilmek için satın alıp içine ettiği sosyal medya platformu X’te (eski Twitter)  Almanya’da iktidara yaklaşmasından aklı başında, izan ve vicdan sahibi herkesin dehşete kapıldığı AfD (Alternative for Deutschland = Almanya için Alternatif) partisine dair mesaj attı, şöyle dedi: “Almanya’yı ancak AfD kurtarır.” Bu, siyasî içeriğinden ve bağlamından önce ciddî hadsizlik. ABD Başkanının yanıbaşındaki adam, başka -müttefik- ülkeyi kimin yönetmesi gerektiğini alenen buyuruyor!

    Ve tabiî asıl vahim fasıl: AfD düpedüz faşizan bir parti. Almanya’da birçok insan panikte, yasaklanmasını savunan bile var. Musk’ın AfD’yi istemesinin sebebi ne olabilir? Sebep basit görünüyor: Musk faşizan eğilimlere sahip. Bu yöneliminin sırf şuursuzluktan kaynaklanmadığı da ortada.

    İngiltere’de, biliyorsunuz, Nigel Farage diye bir bela var. Meşhur Brexit’çi faşizan politikacı. Bunun partisi Reform UK, iklim krizi ve küresel ısınma konusunda “önleyebilecekmişiz gibi yapmak yerine ayak uydurma”yı öneren şu berbat tipik “aşırı sağ” zamâne teşkilatlarından. Elon Musk, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden çekilmeyi de talep eden bu partiye para yardımı yapmaya karar verdi! İngiliz yasalarına göre başka ülke vatandaşı oradaki partiye doğrudan para veremiyor; işte, Musk’ın Birleşik Krallık’ta kurulu şirketleri verebilirmiş, falan… Bir kısım İngiliz siyasetçi, bunu önlemenin doğru olmayacağını, Farage’a yarayacağını, kendisine engel olan -popülist sağın gözde düşman hayaleti- “kurulu düzen”e çatması için fırsat vereceğini, oylarını artıracağını öne sürerek “ilişmeyelim” demeye getiriyorlar. Musk’la, dolayısıyla Trump’la arayı bozmamayı gözetirken demokrasilerini tehlikeye atıyorlar.

    Musk’ın AfD’yi sahiplenmesi, Farage’a destek atması sıradan işler değil. Başkanlığa ilk gelişinde Trump’ın yanıbaşında önemli konuma getirdiği ama -“kurulu düzen” yüzünden!- uzaklaştırmak zorunda kaldığı Steve Bannon, “faşist enternasyonal” demenin hiç mi hiç abartılı kaçmayacağı bir uluslararası organizasyon girişimi için Avrupa’da turlar atmıştı. Elon Musk bu girişimi sürdürüyor. Henüz somut veri yok, ama bu işte çok büyük sermayeleri ve uluslararası ağları yöneten, denetleyen kapitalistlerin, artık ulus-devletlerin kimi demokratik-hukukî mecburiyetlerini de ayakbağı olarak gören bazı dev şirketlerin de dahlinin bulunduğunu düşünmek yanlış olmaz. Böyle bir girişimin küresel kapitalizm için genelleştirilebilir bir yönelimin ürünü sayılıp sayılamayacağını henüz bilmiyoruz. Ancak şu teknoloji zengini şımarık ergen oğlanların bir kısmının gönlünden böyle şeylerin geçtiğini tahmin edebiliriz. Musk gibi biri, bunu belli de ediyor zaten her fırsatta. Ve o şimdi ABD Başkanının yanıbaşında, âhir zaman veziri gibi.

    (NOT: Dünya çapındaki gelişmeleri önlemeye birey birey gücümüz yetmez. Ama Musk’ın hâlihazırdaki siyasî etkinliğini sürdürmesini sağlayan propaganda aygıtı Twitter’dan çekilerek, orayı işlevsizleştirerek insanlığa hizmet edebilirsiniz. Haber takibi için mecburen kullanan bizim gibiler de böylece çekilebilecek.)

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    Türkiye’nin tüm vatandaşları Türk müdür?

    3 Aralık 2025

    Silah şirketleri gelirlerinin en üst seviyesinde

    2 Aralık 2025

    Humus’un doğu kırsalında toplu gözaltı ve işkence iddiaları: 50’yi aşkın sivil alıkonuldu

    2 Aralık 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Elif Gamze Bozo

    Karanlıkta bırakılan koridor ve görünmeyen kadınların sessiz çığlığı

    Mahsuni Gül

    İstiklal Mahkemeleri ve Bektaşiler

    Muhsin Dalfidan

    Süreç nereye?

    Volkan Yaraşır

    Sermayenin manik düzenlemeleri: Bütçe ve asgari ücret

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Alp Altınörs

    Türkiye’nin tüm vatandaşları Türk müdür?

    Fehim Taştekin

    İmralı Şam’daki kilidi açabilir mi?

    Kansu Yıldırım

    Son 1 yılda en az 1093 işçi zehirlendi​​​​​​​: İşçi zehirlenmelerinin ekonomi-politik arka planı

    Bahadır Altan

    CHP ve DEM

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    Bini aşkın Amazon çalışanından CEO Andy Jassy’ye açık mektup

    3 Aralık 2025

    Dargeçit’teki Ilısu Barajı’nda işçi ölümü: 25 metreden düşerek hayatını kaybetti

    2 Aralık 2025

    Sancaktepe’de “Ekmeğimiz İçin Buluşuyoruz” mitingi yapıldı

    2 Aralık 2025
    KADIN

    Türkiye’nin dört bir yanında 25 Kasım: Kadınlar 7 yıl sonra yeniden İstiklal’de

    25 Kasım 2025

    Taksim’de 25 Kasım eylemi için kadınlar toplanıyor

    25 Kasım 2025

    DSÖ: Dünyada kadınların yaklaşık üçte biri fiziksel ya da cinsel şiddete uğruyor

    24 Kasım 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.