12 Eylül darbesinin mimarı Kenan Evren, bugün devlet töreni ile gömülüyor. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği “müebbet hapis ve apoletlerini sökme” cezasının bir aydır Yargıtay’da karara bağlanmaması ve devlet töreni, AKP’ye yönelik tepkileri artıyor.
Gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in ablası İkbal Eren, gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır, , idam edilip cenazesi ailesine teslim edilmeyen Veysel Güney’in yeğeni Doğan Güney ve idam edilen Ramazan Yukarıgöz’ün ağabeyi Yılmaz Yukarıgöz, ETHA’nın “Merhumu nasıl bilirdiniz?” ve “Devlet töreni yapılıyor. Ne diyorsunuz?” sorularına yanıt verdiler.
İşte yanıtlar…
İkbal Eren: Kenan Evren’i ‘katil, faşit ve diktatör’ olarak biliriz. Bütün bu sıfatlar ona yakışan sıfatlar. Devlet, insanlık suçu işlediği için onu yargıladı. Darbelerin tamamı insanlık suçudur. Ama bu yargılama sürecinin ne kadar samimi olduğunu, verilen cezanın hala onaylanmamasıyla da gördük. Aldığı ceza, onun apoletlerinin sökülmesiydi. Bu durumda olan bir insana devlet töreni nasıl yapılıyor? Aslıhda birbirlerinden farkları yok. Kenan Evren, 17 yaşındaki bir çocuğun yaşını büyülterek idam ettirdi, ‘Asmayalım da besleyelim mi?’ dedi. Ama bu halk, bu devlet yıllardır Kenan Evren’i besledi. Yıllar sonra bir başkası da 15 yaşında öldürülen bir çocuğun annesini yuhalattı. Ne töreni yaparlarsa yapsınlar, bizimle yüzleşmeden, bu halka hesap vermeden gittiği için üzülüyorum. Yoksa bir biçimde ölüp gidecekti. O’nun ne zaman nasıl öldüğü bizi hiç ilgilendirmiyor. Bu devlet, bu hükümet samimi olsaydı, açtığı davada onu mahkemeye getirirdi, bizimle yüzleşmesini sağlardı. Verdiği cezayı onaylardı. Çünkü bir günde onaylanan cezalar var bu ülkede. İnsanların gözünü boyamak için yalandan açılan bir mahkemeydi. Sonuçlanmadan gitti. Bizimle yüzleşmediği için üzülüyorum, bu halka hesap vermediği için üzülüyorum. Keşke böyle değil de başka bir biçimde ölseydi.
Yılmaz Yukarıgöz: Kenan Evren, cunta lideri, faşist bir darbeci. Eli kanlı bir katil. 12 Eylül duruşmasının müdahiliydim. 12 Eylül anayasası varlığını korurken, bunun adil bir yargılama olamayacağını duruşmada da söyledim. Bizim amacımız 12 Eylül darbecilerinin yaptığı bütün kötülükleri teşhir etmekti. 1650 kişilik işkenceci listesini de kamuoyuyla paylaştık. Devrimci 78’liler Federasyonu’nun İstanbul temsilciyim. Federasyon olarak, işkence davalarını başlattık. Ancak devlet tarafından zamanaşımı ile düşürülmeye başlandı. 12 Eylül sadece Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya ekseninde devam etmemiştir. Dönemin valileri, emniyet müdürleri, bürokratları var. Bunların hepsinin yargılanması talebimizdi. Ama zamanaşımı kavramını koyarak bunu reddettiler. Kenan Evren için devlet töreni yapacaklar. 2012 yılında Haber Türk kanalında devlet-i erkan’a ‘Devlet töreni yapacak mısınız?” diye sordum. Hiçbir devlet yetkilisi, ‘Yapacağız, yapmayacağız’ demedi. Çünkü bu devlet her zaman katillerini korumakla mükellef. İşledikleri cinayetler, cezaevlerinde, karakollarda öldürdükleri, kaybettikleri, idam ettikleri insanlar devlet tarafından meşru cinayet olarak görüldü. Bizim açımızdan ise tüm bunlar katliamdır. Kırlarda dahi katletmişlerdir. Hala 12 Eylül anayasası devam ediyor, devlet terörü de devam ediyor. Devlet, Balyoz ve Ergenekon davasında, Yargıtay’da bir ay sürede karar verdi. Üstelik davalar yüzlerce sanıklı davaydı. Bu mahkeme sonucunda Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya, ‘darbe yapmaktan, anayasal düzeni değiştirmek’ten ceza aldılar. Müebbet hapis cezasının yanı sıra apoletlerinin sökülmesi cezası verildi. Kararın üzerinden bir yıl geçmesine ve iki sanıklı dava olmasına rağmen Yargıtay kararını kasıtlı olarak bildirmemiştir. Çünkü bu danışıklı bir dövüştür.
Mikail Kırbayır: Kenan Evren insanlık suçu işlemiştir. Her zaman deriz ki, kişi hesabını veremeyeceği hal ve davranış içinde bulunmasın. Kenan Evren, hesabını veremeyeceğini düşündüğü için kendini 12 Eylül anayasası ile koruma altına aldı. Geçici 15. maddenin koruma zırhına bürünerek hesap vermekten kaçındı. Bu ‘Yaptığım işlemlerden korkuyorum, çekiniyorum’ demektir. Biz kayıp yakınlarını inciten, darbeci, insanlık suçu işleyen birinin devlet töreni ile gömülmesi. Bütün yaptıklarına karşın hala devlet töreni ile kaldırılıyorsa, devletin de sorgulanmasını gerektirir. Müktedirler ellerinde güç olduğu müddetçe, kamu hizmetlerinden men etmişler, insanları zindanlara tıkmışlar. Yargısız ve keyfi infazlar sonucu insanların yaşamına son vermişler. Bütün bunlar üst üste konulduğunda insanlık suçu işlenmiştir. Devlet töreni yapmak bu kadar insanlık suçu işlemiş birine “Sen iyi yaptın, seni törenle uğurluyoruz” anlamına gelir. Bu da bizi incitir, buna itirazım var bizim.
Doğan Güney: Kenan Evren, devlet eliyle insanları katletmiş bir katildir. Öfke duyuyorum ona. Ölse dahi iki elimiz katillerin yakasında olacak. Şimdi de ikinci Kenan Evren’in peşindeyiz. Kenan Evren ölse bile, 12 Eylül’ün tüm kurumlarından, faillerinden hesabını illa ki soracağız. Birileri bunun hesabını vermek zorunda. Elbette adil bir yargılama beklemiyoruz. Bu sistem bunu yapamaz. Toplumun vicdanında zaten mahkum da oldular. Devlet tören yapsa da, Evren’in durumu değişmeyecek, O binlerce gencin katili. Binlerce insanın ‘ah’ını üzerinde bulunduran birini devletin sahiplenmesi, devletin politikası ile ilgili bir durum. Başka bir katil de olsa yine bunu yapacaklardı.