Bugüne kadar organik tarım ile endüstriyel tarım alanlarını karşılaştıran 100’den fazla akademik çalışmayı bir arada inceleyen bir araştırma, organik tarımın üretim miktarının daha önceden sanılandan fazla olduğunu gösterdi. Berkeley’de bulunan Kaliforniya Üniversitesi’nden araştırmacılar tarafından yapılan çalışmada, belli başlı yöntemler uygulayarak organik tarım ile endüstriyel tarım arasındaki farkın kapatılabileceği de ileri sürüldü. 10 Aralık 2014’te Proceedings of the Royal Society B dergisinde yayımlanan araştırma, kimyasalların kullanımının bol olduğu endüstriyel tarıma karşı organik tarımın alternatif olamayacağı ve insanlığın organik tarımla doyurulamayacağı algısını yıkmayı hedefliyor. Üniversitede Çevre Bilimleri profesörü olan Claire Kremen şöyle söylüyor:
“İki tekniğin üretkenlik miktarları göz önüne alınacak olursa, bu makalemiz organik ve endüstriyel tarım konusundaki yanlış anlaşılmaları düzeltiyor. Önümüzdeki 50 senede küresel yiyecek ihtiyaçlarının aşırı düzeyde artması beklendiği için organik tarıma daha fazla önem vermemiz gerekiyor, çünkü endüstriyel tarımın çevresel etkileri çok olumsuz. Ayrıca sentetik gübrelerin tarım verimliliğine katkısı da giderek azalıyor.”
Araştırmacılar 115 farklı makaleyi (daha önceden yapılan benzer bir araştırmanın 3 katı) tarayarak, organik ve konvansiyonel (endüstriyel) tarımı karşılaştırdılar. Araştırmaları sonucunda, organik tarımın endüstriyel tarımdan %19.2 daha az verimliliğe sahip olduğunu buldular. Bu, daha önceden yapılan tahminlerden daha düşüktür.
Araştırmacılar, günümüzde yapılan ve bu iki sahayı kıyaslayan birçok çalışmanın endüstriyel tarımdan yana önyargılı olduğunu, dolayısıyla yaptıkları tahminleri de abartılı olduğunu ileri sürüyorlar. Dahası, yaptıkları çalışma dahilinde, eğer ki optimizasyon çalışmaları yapılırsa, organik tarımın üretim miktarının endüstriyel tarıma hemen hemen eşit olabileceğini de iddia ediyorlar. Bu farkı kapatmak için 2 ana yöntem öneriyorlar:
1. Çoklu tarım: aynı tarlada birden fazla tarım ürünü yetiştirmek
2. Tarım döngüsü: her sene aynı tarlaya aynı ürünü ekmemek
Bu yöntemlerin her birinin, aradaki farkı ortalamada %8.5 dolaylarına kadar azaltacağını iddia ediyorlar. Ayrıca araştırmacıların bulgularına göre iki yöntem arasındaki farklar, incelenen tarım ürününe göre de değişiyor. Örneğin bezelyeler, fasulyeler ve mercimekler söz konusu olduğunda, iki yöntem arasında dikkate değer hiçbir fark bulunmuyor. Araştırmada yer alan doktora öğrencilerinden Lauren Ponisio şöyle söylüyor:
“Bizim araştırmamız tarım ve ekoloji araştırmalarına ayrılacak düzgün miktarda kaynağın organik üretimi ve organik tarım ürünlerini iyileştirebileceğini gösteriyor. Bu sayede endüstriyel tarım ile organik tarım arasındaki fark azaltılabilir ve hatta bazı ürünler için tamamen ortadan kaldırılabilir. Bu durum, özellikle doğayı taklit ederek ekolojik olarak daha çeşitli ve zengin tarlalar inşa edersek mümkün olabilecek. Böylelikle farklı canlıların, farklı ekolojik özelliklerinden faydalanarak tarım verimliliğini arttırmamız mümkün olabilir.”
Araştırmacılar, organik tarımın halen besin üretimi konusunda iyi bir rakip olduğunda ısrarcı. Kremen sözlerini şöyle bitiriyor:
“Şu andaki tarımsal sistemin Dünya’daki herkese fazlasıyla yetecek olandan çok daha fazla besin ürettiği hatırlanmalıdır. Dünya’daki açlığın yok edilmesi, besinlere olan erişimin arttırılmasıyla mümkün olacaktır; daha fazla üreterek değil. Ayrıca sürdürülebilir, organik tarım bir tercih değildir, bir zorunluluktur. Toprağımızı, suyumuzu, biyoçeşitliliğimizi korumaksızın uzak geleceğe kadar besin üretmeyi sürdüremeyiz.”
Kaynak: ÇMB (Evrim Ağacı)