2014 Aralık ayında Ankara’da gerçekleştirilen toplantı ile Ekoloji mücadelesi içinde yer alan örgütler ortak bir zeminde güçlerini birleştirerek mücadeleyi daha ileriye taşıma yolunda ilk adımı atmıştı. Şubat ayında Mersin’de 2. Toplantısını gerçekleştirmiş olan meclis bu kez İzmir’de mücadele odaklarıyla bir araya geliyor. Meclisin çağrı metni, ekolojik sorunlara ve çözümlerine dikkat çekmektedir. Basın açıklamasının tam metni şöyle:
Amacımız, doğal yaşamın sermaye ihtiyaçları üzerinden sömürülüp yok edilmesine karşı yaşamı savunmaktır. İnsanın, kurdun, kuşun, karıncanın, ağacın yaşam haklarının yok edilmesine dönük uygulamalar acil olarak durdurulmak zorundadır. Tüm canlıların yaşamsal ihtiyacı olan suların ticarileştirilerek doğadan çalınması asla kabul edilemez. Enerji vb. sermaye yatırımları için yaşamın temeli olan suların metalaştırılmasına, tarım alanlarının yok edilmesine dönük oyunlar mutlaka önlenmelidir.
Ege bölgesinde oluşturulan ekolojik tahribata mercek tuttuğumuzda;
Manisa Çaldağ’da görüldüğü gibi tüm doğal yaşamı altüst edecek olan nikel madeni vb. adımlar sadece ve sadece şirketlere birikim yolu yaratmaktadır. Bunun dışında bu süreçlerden yararlanacak olan hiçbir kesim yoktur. Aliağa yöresinde katlanarak büyüyen çevresel sorunlar bölgedeki tüm canlı yaşamını, doğal ve kültürel değerleri büyük bir yıkıma sürükleniyor. Bunun önlenmesi için acilen önlemler alınmalıdır.
Altın madenleri Ege bölgesinin yıllardır kanayan yarasıdır. Bergama’da başlayıp ülkenin diğer yerlerinde doğa yıkımının ve talanın kapısını açan siyanürlü madenidir. Efem çukuru altın madeni İzmir’in içme suyunu her geçen gün kirletmeye devam ediyor. Kışladağ’daki Avrupa’nın en büyük altın işletmesi yüzlerce kuzunun ölümünün ardındaki en büyük şüphelidir.
Hükümet, “Acele Kamulaştırma”larla Ege Bölgesinin kıymetli arazilerini 49 yıllığına kiralayarak , Karaburun, Çeşme, Bodrum örneklerinde olduğu gibi RES’lerle donatıp doğal yaşam alanlarını yok etmeye çalışmaktadır.
Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın nasıl olduğu halen bilinmeyen, bütün ülkede elektrik kesilmesinin ardından medyaya verdiği demeçte “elektrik ihtiyacımız yoktur, ülkemizin kullandığı elektrik 33000 megavat, ürettiğimiz elektrik 70000 megavattır” demiştir. Öyleyse bu saldırının amacı nedir? Bizce sermayenin birikimine yeni alanlar yaratmaktır!
Mersin Akkuyu’da temeli atılan nükleer santralin Türkiye halklarına ve de dünya halklarına asla bir yararı yoktur. Çernobil’de ve en son Fukuşima’da ortaya çıkan patlama nükleer santrallerin derhal yasaklanması gerektiğini gösteren açık örneklerdir. Santrali yapan ve aracı olanlar dışında hiç kimseye yararı olmayacak olan nükleer santrallerin enerji ihtiyacı nedeniyle yapıldığı vurgusu basit ve bir o kadarda yalan bir söylemdir. Kısaca değindiğimiz sorunlar etrafında bir araya geldiğimiz Ekoloji Meclisi 3. Toplantısına tüm halkımız ve basın mensupları davetlidir.
Mutlaka başaracağız!
19 Nisan Pazar günü Saat: 10.30
Tepekule kat:1 İnşaat Müh. Odası Konferans salonu İzmir