DİSK/Genel-İş Genel Başkanı Remzi Çalışkan, OHAL döneminde seçilmiş belediye başkanlarının yerine atanan kayyumlar tarafından sendikalarının üyesi 1263 işçinin işten çıkarıldığını, 185’inin iş akdinin askıya alındığını söyledi.
DİSK’e bağlı Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası (Genel-İş) Genel Yönetim Kurulu tarafından yapılan basın açıklaması sendika genel merkezinde gerçekleştirildi.
Genel-İş Genel Başkanı Remzi Çalışkan tarafından yapılan açıklamada Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Van, Batman, Şırnak, Hakkari’de belediyelerde ve taşeron şirketlerde Genel-İş üyesi 1263 işçinin iş akdinin feshedildiği; 185 işçinin iş akdinin ise askıya alındığı, sadece son birkaç günde Mersin Akdeniz Belediyesi’nde bir taşeron şirketten 100, Dersim’de taşeron şirketten 51, Ağrı’da ise taşeron şirketlerden 62 sendika üyesinin iş akitlerinin feshedildiği belirtildi.
Çalışkan şunları söyledi: "Fesih gerekçelerinde işçilerin “terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı tespit edildiklerinden 672 sayılı KHK doğrultusunda” işlem yapıldığı ifade edilmektedir. Bu gerekçe açıkça hukuk dışıdır; hukukun temel ilkesi olan masumiyet karinesinin ihlalidir. Başka bir anlatımla işçilerin terörle bağlantılı oldukları yargı yoluyla kanıtlanmadan iş akitlerinin feshi hukukun temel ilkelerinin yok sayılmasıdır."
Sosyal-İş Sendikası Genel Başkanı Metin Ebetürk, Dev Maden-Sen Başkanı ve DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün, Emekli-Sen Genel Başkanı Veli Beysülen’in de katıldığı basın açıklamasında, 15 Temmuz başarısız darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL ile birlikte sendikaların ve sendikal hakların olumsuz etkilendiği, darbe girişimiyle bir alakası olmadığı halde Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda Bakanlar Kurulu’na verilen grev erteleme yetkisinin genişletildiği belirtilirken, “Uygulamalar devletin darbeye karşı önlem alma sınırının ötesine taşarak demokrasi ve hukuk devletinin ihlali sınırına dayanmıştır. Başka bir anlatımla demokrasiyi ortadan kaldırma girişimine karşı alınan önlemler hukuku da çiğneyerek demokrasiyi ortadan kaldırma noktasındadır” denildi.
Açıklamanın tamamı şöyle:
Hukuksuzluk bitsin artık!
Her türlü demokrasi karşıtı yönetime karşı duran DİSK/Genel-İş olarak 15 Temmuz darbesine de karşı durduk. Darbe tüm halkın kararlı duruşu ile başarısızlığa uğratıldı. Toplumsal uzlaşı ile püskürtülen darbe sonrasında demokrasinin güçlendirilmesi yolunda adımlar atılması toplumsal bir beklenti olarak ortaya çıktı.
Ancak Hükümet, bu toplumsal beklentiyi karşılamadığı gibi olağanüstü hal yönetimini kalıcılaştırdı. Çıkardığı kanun hükmünde kararnamelerle demokrasi kurumlarına ve demokratik işleyişe büyük zarar verdi.
Bu demokrasi dışı süreç en başta hukuk devletine büyük zarar verdi; parlamento işlevsizleştirildi ve yürütme sistemi Cumhurbaşkanı başkanlığında OHAL hükümetine dönüştürüldü.
Bu demokrasi dışı ve olağanüstü durum sendikaları, sendika üyelerini ve sendikal hakları da olumsuz etkiledi. Hiç ilgisi olmadığı halde Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda Bakanlar Kurulu’na verilen grev erteleme yetkisi genişletildi.
Binlerce kamu çalışanı ile birlikte belediyelerde, belediye şirketlerinde ve belediyelerdeki taşeron şirketlerde çalışan binlerce işçinin iş akitleri feshedildi ya da askıya alındı.
Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Van, Batman, Şırnak, Hakkari’de belediyelerde ve taşeron şirketlerde sendikamız üyesi 1263 işçinin iş akdi feshedildi; 185 işçinin iş akdi ise askıya alındı.
Sadece son birkaç günde Mersin Akdeniz Belediyesi’nde bir taşeron şirketten 100 üyemiz; Tunceli’de taşeron şirketten 51 üyemiz; Ağrı’da taşeron şirketlerden 62 üyemizin iş akitlerinin feshedildiğini öğrenmiş bulunuyoruz.
Tunceli’de işten çıkarılan 51 üyemizin yerine aynı gün 51 işçi işbaşı yaptırılmıştır. Bu durumu işçilere karşı yürüyen hukuksuzluğun yanı sıra sendikamıza karşı da bir hukuksuzluğun göstergesi olarak değerlendiriyoruz.
Fesih gerekçelerinde işçilerin “terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı tespit edildiklerinden 672 sayılı KHK doğrultusunda” işlem yapıldığı ifade edilmektedir. Bu gerekçe açıkça hukuk dışıdır; hukukun temel ilkesi olan masumiyet karinesinin ihlalidir. Başka bir anlatımla işçilerin terörle bağlantılı oldukları yargı yoluyla kanıtlanmadan iş akitlerinin feshi hukukun temel ilkelerinin yok sayılmasıdır.
İş akdi fesihlerinde ya da askıya alınmasında idarenin nasıl karar verdiği konusunda şu bilgiyi de kamuoyu ile paylaşmak isteriz: Örneğin Nusaybin Belediyesi’nde çalışıyorken vefat eden Mehmet Kargı isimli bir üyemiz 667 sayılı KHK ile ihraç edilmiştir. Batman Belediyesi’nde Şükrü Acar ve Selim İş isimli 2 emekli üyemizin de iş akdi feshedilmiştir.
İş akitleri sendika ücretli yöneticilikleri nedeniyle askıda olan Diyarbakır’da iki ücretli yöneticimiz ile Van’da bir ücretli yöneticimizin iş akitleri hukuken geçersiz bir işlem yapılarak bir kez daha askıya alınmıştır.
Şırnak şubemizin 3 yöneticisi işten çıkarılmıştır.
Tüm bu işlemlerin temeli olabilecek bir yargı kararı bulunmamaktadır. Sendika yöneticilerinin iş akitlerinin askıya alınması ya da feshedilmesinin evrensel hukuk ve uluslararası sözleşmelerin ihlali anlamına geldiği açıktır. Bu tablo Türkiye’de sendikal hakların ağır bir tehdit altında olduğunun da göstergesidir.
OHAL yönetiminin işçilere ve sendikal haklara karşı sürdürdüğü bu hukuksuzluk görmezden gelinemez bir boyuta ulaşmıştır. Uygulamalar devletin darbeye karşı önlem alma sınırının ötesine taşarak demokrasi ve hukuk devletinin ihlali sınırına dayanmıştır. Başka bir anlatımla demokrasiyi ortadan kaldırma girişimine karşı alınan önlemler hukuku da çiğneyerek demokrasiyi ortadan kaldırma noktasındadır.
İktidarı, en az yüzyılın emeğiyle bugüne kadar getirilen demokrasi ve hukuk devletinin yoluna yeniden dönmeyi davet ediyoruz.
Durumu başta Türkiye işçi sınıfı olmak üzere tüm kamuoyuna iletmeyi görev sayıyoruz.