Cumartesi Anneleri 7 Mart 1993’te İstanbul Fatih’te bir arkadaşının evinde 24 kişiyle birlikte gözaltına alındıktan sonra hakkında haber alınamayan Ali Kırlangıçlı ‘nın akıbetini sordu.
Evlatlarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri, bu hafta da oturma eylemlerini Galatasaray Meydanı’nda yapamadı. İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi önünde polis ablukasında yapılan açıklamada 7 Mart 1993’te İstanbul Fatih’te bir arkadaşının evinde 24 kişiyle birlikte gözaltına alındıktan sonra hakkında haber alınamayan Ali Kırlangıçlı için buluşuldu.
729. hafta oturma eylemine HDP Milletvekili Oya Ersoy ve CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve ile çok sayıda insan hakları savunucusu katıldı.
Bu haftanın açıklamasını 12 Eylül döneminde gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kızkardeşi İkbal Eren okudu. Eren “Bizim adalet talebimize kulaklarını tıkayan savcılar, kayıp yakınlarının acılarını paylaşan, hakikat ve adalet taleplerine kayıtsız kalmayan kişilere de suç yaratma çabasındalar” sözleri ile Galatasaray Meydanı’nın yasaklı olmasına tepki gösterdi.
Açıklamada 12 Eylül askeri darbesinin ardından 2 Ekim 1980 tarihinde tutuklanarak askeri mahkemede idama mahkum edilen Kırlangıçlı’nın, 28 Mayıs 1990 tarihinde Bayrampaşa Kapalı Hapishanesi’nden 4 kişi ile birlikte firar edip yurtdışına çıktığı ve 1993 yılının başında Türkiye’ye döndüğü belirtildi.
Açıklamada Ali Kırlangıçlı’nın gözaltına alındıktan sonra hakkında bir daha haber alınamaması ise “Ali Kırlangıçlı 7 Mart 1993 tarihinde saat 11.00’e doğru İstanbul Fatih’teki bu eve gitti. Gittiği eve gece polis baskını yapıldığından ve halen evde kurulu olan polis karakolundan habersizdi. Bu tarihten sonra Ali Kırlangıçlı’dan bir daha haber alınamadı. Aynı operasyon kapsamında gözaltına alınan 24 kişinin gözaltı kaydı yapıldı. Ancak Ali Kırlangıçlı’nın gözaltı kaydı yapılmadı ve gözaltına alındığı reddedildi” sözleri ile dile getirildi.
17 yıl sonra dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Hanefi Avcı’nın, “Haliç’te Yaşayan Simonlar” adlı kitabında, o tarihte gerçekleşen operasyonları planlayan kişinin kendisi olduğunu yazdığı hatırlatıldı. Kitapla birlikte ortaya çıkan şüphelere ilişkin ise “Avcı, kitabında Kartal/Esentepe’deki ev baskınında altı kişinin öldürüldüğünü yazdı. Oysa tüm resmi belgelerde bu evde öldürülenlerin beş kişi olduğu yazılıydı. Kitapta öldürüldüğü söylenen altıncı kişi aynı operasyon kapsamında ‘Fatih’te karakol kurulan eve giden Ali Kırlangıçlı mıydı?’ sorumuz cevapsız kaldı” denildi.
Ali Kırlangıçlı’nın ağabeyi İbrahim Kırlangıçlı’nın gönderdiği mektup okundu. Kırlangıçlı mektubunda şöyle seslendi:
''Ben İbrahim Kırlangıçlı. 7 Mart 1993 tarihinde gözaltında kaybedilen ve bugüne kadar hiçbir haberini alamadığımız Ali Kırlangıçlı’nın abisiyim. Buraya gelen hepinizi ve Cumartesi Anneleri’ni saygıyla selamlıyorum. Ali Kırlangıçlı, 10 Ocak 1960 tarihinde Malatya Merkez’de doğdu. İlkokul ve ortaokulu Malatya’da okuyan kardeşim, liseyi Gümüşhane Öğretmen Lisesi’nde ‘bitirdi. 1977 yılında Bursa İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesinde öğrenimine başladı. Kardeşim Ali üniversite 4. sınıfta okurken, 12 Eylül Cuntası döneminde, 2 Ekim 1980 tarihinde gözaltına alındı. Bursa Emniyetinde 45 gün işkenceli sorgudan geçirildikten sonra tutuklandı. Tutukluluğu döneminde ilk önce Gölcük Askeri Konca Cezaevi’nde, daha sonraları da Davutpaşa, Metris, Sağmalcılar ve Bayrampaşa cezaevlerinde siyasi tutuklu olarak yattı. 28 Mayıs 1990 tarihinde 5 kişi olarak Bayrampaşa Kapalı Cezaevinden firar ettiler. Firar ettikten sonra yurtdışına çıkan Ali Kırlangıçlı, ülkeye döndükten kısa süre sonra, 6 Mart 1993 tarihli polis operasyonu doğrultusunda, 7 Mart 1993 günü saat 11.00 sıralarında Fatih’te gözaltına alındı. Kardeşim Ali Kırlangıçlı’yı gözaltına alan İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Ali’nin gözaltına alındığını kayıtlara geçirmedi ve bizleri bilgilendirmedi.
Gözaltına alındığı haberini duyar duymaz, Avukatı Kemal Kırlangıç tarafından bu durum soruşturulmasına rağmen, hiçbir bilgi verilmedi, gözaltına alındığı bile kabul edilmedi. Kardeşim Ali Kırlangıçlı’nın gözaltına alınması ile ilgili tüm girişimlerimiz boşa çıkarıldı. Tam 26 yıldan bu yana kardeşimin durumu ile ilgili olarak içimiz kaygılarla doludur. Ali Kırlangıçlı’nın gözaltına alınmasından sonra ne yapıldığı bizlere açıklanmak zorundadır. Aradan 26 yıl geçmiş olsa da hala içimizde bir yerlerde, ‘Ali sağ olabilir’ umudumuz yaşamaktadır.''
(Sendikaorg)