Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Sivil itaatsizliğin Doruk’u ve “dorukların direnişini” buluşturmak

    4 Temmuz 2025

    Ahmet Saymadi’ye 6 Yıl 3 Ay ceza ve tahliye kararı

    4 Temmuz 2025

    SYKP, HDK ve Ahmet Saymadi’nin arkadaşları: Bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz!

    3 Temmuz 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Sivil itaatsizliğin Doruk’u ve “dorukların direnişini” buluşturmak

      4 Temmuz 2025

      Unutmadım Aklımda

      1 Temmuz 2025

      İsrail’in nükleer politikası ve stratejik silah sistemleri 

      24 Haziran 2025

      Kuyu tipi hapishaneler: Faşizmin tecrit politikaları ve devrimci tutsakların direnişi

      19 Haziran 2025

      Özdağ serbest, ‘Barış’ tutsak!

      18 Haziran 2025
    • Seçtiklerimiz

      Barış sadece silahların susması değildir!

      3 Temmuz 2025

      Büyük sürüklenme

      3 Temmuz 2025

      Ölüm, açlık, aşırı yoksulluk ve yetersiz beslenme girdabında…

      1 Temmuz 2025

      ’12 Gün Savaşı’, Bezos’un düğünü

      30 Haziran 2025

      Üç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı

      30 Haziran 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      Yangınların ortasında dayanışmanın motor gücü: Kuryelerin afetle mücadelesi – Mesut Çeki

      2 Temmuz 2025

      Kadir Akın: “Türk sosyalistleri Ermeni sosyalistlerinin varlığını görmezden geldiler, çünkü onlar Ermeniydi.”

      27 Haziran 2025

      SYKP’li Turgan: Solun örgütsel bir yenilenmeye ihtiyacı var

      11 Haziran 2025

      Josu Urrutikoetxea: Silahlı mücadeleden müzakereye, ETA’dan Kürt mücadelesine

      9 Haziran 2025

      Bırakılan silahların yankıları: PKK ve ETA’nın karşılaştırmalı analizi

      9 Haziran 2025
    • Dosyalar
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Cezaevinde ‘intihar etti’ denilen 17 yaşındaki Kürt genci, 23 defa hastaneye götürülmüş

    Cezaevinde ‘intihar etti’ denilen 17 yaşındaki Kürt genci, 23 defa hastaneye götürülmüş

    Siyasi Haber25 Nisan 2021
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Bir polisin öldürülmesi olayında tutuklu kalıp yedi ay sonra tahliye edilen 17 yaşındaki Kadir Aktar, tahliyesinden hemen sonra tutuklandı ve bir gün sonra ‘intihar etti’ denildi. 2 ay sonra incelenmek üzere bilirkişiye gönderilen görüntülerin bulunduğu DVD’nin kırık olmasının yanı sıra, Aktar’ın aileye haber verilmeden 23 kez hastaneye götürüldüğü ortaya çıktı.

    İstanbul Bağcılar’da, 18 Temmuz 2020’de bir polisin hayatını kaybettiği olaydan sonra 17 yaşındaki Kadir Aktar ile birlikte dört kişi tutuklandı. Bu kişilerin işkence gördüğüne dair görüntüler basına yansıdı.

    16 Şubat 2021’deki son duruşmada tahliye edilen Aktar, başka bir dosya gerekçesiyle iki gün içerisinde yeniden tutuklandı.

     

    Aktar’ın 19 Şubat’ta Maltepe Cezaevi’nden ölüm haberi geldi, yetkililer ‘intihar’ ettiğini öne sürdü.

     

    Evrensel’den Meltem Akyol’a konuşan Kadir Aktar’ın ailesi ve avukatları olayda sayısız şüphe olduğuna dikkat çekti.

     

    Kamera görüntüleri kırık geldi

     

    Habere göre soruşturmada ortaya çıkan yeni detaylar ise şöyle:

     

    Aktar’ın öldüğü 19 Şubat 2021 gününe ait görüntüler ancak olaydan 2 ay sonra, 14 Nisan 2021’de bir DVD içerisinde bilirkişiye teslim edildi. Ancak o DVD’nin kırık olduğu ortaya çıktı. Bilirkişi teslim aldığı DVD’nin kırık olduğunu tutanak altına aldı ve görüntüleri incelemeye girişti.

     

    16 Nisan 2021’de bir rapor hazırlayan bilirkişi, DVD’nin kırık olması sebebiyle farklı programlar ve yöntemler denendiğini ancak buna rağmen görüntülere ulaşılamadığını tutanak altına aldı. Bunun üzerine dosyaya yeni atanan savcı cezaevi yönetiminden görüntüleri yeniden talep etti.

     

    Cezaevindeyken 23 kez hastaneye götürülmüş

     

    Şüpheleri pekiştiren bir başka gelişme ise e-nabız kayıtlarında ortaya çıktı. Baba Cengiz Aktar, oğlunun cezaevindeyken defalarca hastaneye götürüldüğünü e-nabız sistemini kontrol ederken öğrendi.

     

    Baba Aktar’ın tesadüfen rastladığı kayıtlara göre Kadir Aktar, tutuklandığı 18 Temmuz 2020’den itibaren tam 23 kez hastaneye götürülmüş. ‘İdari amaçlar için muayene’, ‘genel muayeneler’, ‘şüpheli hastalıklar ve durumlar’, ‘genel tıbbi muayene’, ‘psikiyatrik muayene’ gibi başlıklarla açılan muayene kayıtları 19 Temmuz itibari ile başlıyor. Ve hemen 1 gün sonra, Aktar için 20 Temmuz’da sabah ve akşam olmak üzere 2 kez hastane kaydı açılmış olduğu görünüyor.

     

    Bu kayıtların detayları ise alınan raporlardan sonra belli olacak. 11 Aralık 2020’de açılan muayene kaydında ise ‘Bir başka şahıs tarafından darp ve çarpma’ tanısı yer alıyor.

     

    Gece apar topar hastaneye götürülmüş

     

    Bu kayıtlardan ikisi Kadir Aktar’ın ikinci kez gözaltına alınması sonrasına dair. Kayıtlara göre Kadir Aktar, gözaltına alındığı 18 Şubat 2021 gecesi saat 03.21’de hastaneye götürüldü, ‘Bir başka şahıs tarafından darp, vurulma, tepilme, bükülme, ısırılma veya tırmalanma’ tanısı ile muayene kaydı açıldı. Diğer kayıt ise cezaevine götürüldükten sonraya ait, 18 Şubat günü saat 17.50’de açılan kaydın tanısı ise ‘Bir başka kişi tarafından darp ve çarpma’.

     

    Baba Cengiz Aktar’ın “Kadir o gece saat 02.30 gibi gözaltına alındı, biz ona saat 05.00’e kadar ulaşamadık. En uzak karakol o saatte araçla en fazla 10 dakika mesafede” diyerek anlattığı gecedeki boşluk da böylece tamamlanmış oldu. Baba Aktar, “Biz onu ararken o darp edilmiş ve apar topar hastaneye götürülmüş. Üstüne de tutanak tutup ‘Evden gözaltına alınırken kafasını duvarlara vurdu’ yazmışlar” diyor.

     

    Ablasına anlatmış

     

    Abla Kübra İnanç’ın anlattıkları da Kadir Aktar’ın cezaevinde sistematik işkence gördüğü iddialarını güçlendiriyor. Abla Kübra İnanç, Kadir Aktar cezaevinden çıktıktan sonra onunla yaptıkları sohbeti intiharı sonrası ailesi ile paylaştı. Kübra İnanç, “Kadir cezaevinde baskı gördüğünü, darp edildiğini anlattı. ‘Abla bana sürekli uyutmak için ilaç veriyorlardı’ dedi. Annem babam üzülmesin diye de bunu bizimle paylaşmadığını söyledi” diye anlattı.

     

    İnfazı güçlendiren şüpheler

     

    – Kadir Aktar’ın ölümüne ilişkin son yaşanan gelişmeler için “Bunlar artık bizi şüpheden öteye götürüyor” değerlendirmesi yapan aile avukatı Ahmet Atalay, yaşananları madde madde sıralıyor:

     

    – Sondan başlarsak, bizim üzerinde önemle durduğumuz şey olay gününe ait görüntüler. Ve iki ay sonra nihayet bilirkişiye ulaşabilen DVD kırık. Bu zaten başından itibaren mevcut olan şüphelerimizi arttırdı. Saklanan bir şey mi var?

     

    – Son olarak öğrendiğimize göre Kadir Aktar tam 23 kez -ki bunlar ulaşabildiklerimiz- hastaneye götürülmüş. Kanuna göre cezaevinde bulunan çocuk mahpus hastaneye ‘psikiyatrik muayene’ye götürüldüğünde bunun aileye haber verilmiş olması gerekiyor, ancak Aktar’ın ailesine bu konuda da bir bilgilendirme yapılmadı.

     

    – Kayıtlara göre Kadir Aktar aşağı yukarı her 15 günde bir hastaneye götürülmüş. Bu neredeyse bütün cezaevi sürecini karantina koğuşunda geçirmesi demek. Ki burada sistematik bir baskının olduğu anlaşılıyor.

     

    – Daha da geri sararsak Kadir, polisin hayatını kaybettiği olaydan 1 gün önce yaşanan başka bir olay nedeniyle ikinci kez, 7 ay sonra, gözaltına alındı. Kadir, tahliye olduğu gün ortaya çıkan ve tutuklanmasına neden olan dosyada hiçbir somut delil yok, buna rağmen tutuklanması bizim için son derece manidar bir şüphe oluşturmakta.

     

    – Gözaltına alındığı gece darba maruz kaldığı ortada, polis tutanaklarında ise ‘Ben gelmiyorum’ demiş, direnmiş, merdivenlerden indirilirken kafasını duvarlara vurmuş. Zorluk çıkardığı için de ‘Kendisine orantılı olarak güç kullanılmış’, yazıyordu. Oysa bizim elimizde olay gününe ait görüntüler var ve bu görüntülerde ne Kadir bir zorluk çıkarıyor ne de herhangi bir yerinde darp izi var. Hastane kayıtları da bunu doğruluyor, bu konuda gerekli suç duyurularını yaptık.

     

    – Kadir 2-3 ay, bilemedin 4 ay sonra tahliye olacağını bildiği bir dosyadan cezaevine giriyor ve bir gün sonra ne yazık ki ölüm haberi geliyor. Ki ön otopsi raporunda bacak ve kollarında iç kanamalar tespit edilmişti. Bütün bu saydıklarımız artık şüphelerimizi şüphenin ötesine götürdü.

     

    ‘Şüpheler ivedilikle aydınlatılmalı’

     

    Atalay, tüm şüpheleri sıraladıktan sonra şu değerlendirmeyi yapıyor:

     

    Bütün bu noktalar yan yana konulduğunda, Kadir Aktar’ın başına gelen acı hadisenin asla ama asla bireysel bir karar verilerek bir intihar vakası olduğunu düşünmüyoruz. Burada elimizdeki bulguların hepsi Kadir’in çok ciddi bir baskıya maruz kaldığını, tutuklandığı gün de dahil olmak üzere birtakım cebir, birtakım darba maruz kaldığının apaçık gösteriyor. Tüm bu olanlar bizim şüphelerimizi artık şüphe olmaktan çıkartıyor.

     

    O nedenle biz Kadir Aktar’ın intihar etmiş olduğunu düşünmüyoruz. İntihar olsa dahi onu buna götüren, intihara sürükleyen koşullar olduğunu düşünüyoruz. Ki TCK’nin 84. Maddesinde intihara yönlendirme suçu açıkça düzenlenmişti. Kadir Aktar hayatına kendi kendine son verecek bir insan değildir. Kadir Aktar’ı bu sürece götüren birden çok neden var biz bu nedenlerin peşindeyiz. Sadece bağımsız ve tarafsız bir yargı ile bu durumun ortaya çıkartılmasını istiyoruz, bu şüpheler ivedilikle aydınlatılmalı artık.

     

    ‘Oğlum Kürt olduğu için mi hedef oldu?’

     

    “Bu artık şüphe de değil, öldürüldü benim çocuğum” diyen baba Cengiz Aktar ise adalet istiyor:

     

    Oğlum tahliye oldu, sonra bir dosya var diye gelip aldılar. Ben kendi çocuğumu kendi ellerimle teslim ettim devletimizin polisine, onlara güvendim. Kapıda ‘Hoş geldiniz, çocuğum önce Allah’a sonra size emanet’ dedim. Yani ben kendi devletime güvenemeyeceksem, kime güveneyim? Çocuğumu ifade verip geleceği bir suçtan gece gelip aldılar, bir gün sonra da cenazesini verdiler bana. Çocuk zaten 7 ay içinde öldürülmüş, bize bir şey anlatmamış, anlatamamış.

     

    7 ay boyunca ‘Oğlum var mı bir sıkıntın’ dedim, ‘Telefonlar dinleniyor’ diye işaret ediyordu, ‘Kendinize dikkat edin’ diyordu. Demek ki bundanmış, artık aileyle mi tehdit ediliyordu bilmiyorum. Polisin hayatını kaybettiği olayda vuran kişi belli, suçunu kabul etmiş. Kamera kayıtları da ortada. Benim oğlum neden suçlu ilan edildi, neden benim çocuğum hedef seçildi. Benim çocuğum kimliğinden dolayı, yani Kürt olduğu için mi hedef oldu. Ben de bu ülkenin bir evladı değil miyim?

     

    ‘İntihara kimse beni inandıramaz’

     

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun polisin hayatını kaybettiği olay sonrası “Gereği yapılacak” dediğini hatırlatan baba Aktar, sözlerine şunları ekliyor:

     

    Bir vatandaş olarak İçişleri Bakanlığına, Cumhurbaşkanına, Adalet Bakanına sesleniyorum: Benim çocuğum için de gereken yapılacak mı? Birisi çıkıp bize de bunun açıklamasını yapsın, benim çocuğum niye öldü? Biz her yere koşuyoruz ki bir ipucu bulalım diye. İnsanlar bize ‘Bir şey çıkmaz, kimi kime şikayet edeceksiniz’ diyor. Adalet var mı? Benim hayat dolu, neşeli oğlum gitti. Evde kaldığı gece tıraş oldu, şakalar yaptı bizimle. ‘Baba bak, boyum uzadı, bıyıklarım da çıktı’ dedi. Benim oğlumun bıyıkları daha yeni çıkıyordu, yeni. Daha 17’sindeydi çocuktu. Hayat doluydu. İntihar ettiğine beni kimse inandıramaz. Ben biliyorum, oğlum geri gelmez. Ama başka Kadirler gitmesin diye uğraşıyorum.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    Ana dilimin ve düşlerimin peşinde

    20 Şubat 2025

    HTŞ yönetiminin kritik sınavı Aleviler

    18 Şubat 2025

    Kalandar: Pontos’ta binlerce yıllık dayanışma geleneği

    13 Ocak 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Tuncay Yılmaz

    Sivil itaatsizliğin Doruk’u ve “dorukların direnişini” buluşturmak

    Mehmet Murat Yıldırım

    Unutmadım Aklımda

    Coşkun Özdemir

    İsrail’in nükleer politikası ve stratejik silah sistemleri 

    Coşkun Özdemir

    Kuyu tipi hapishaneler: Faşizmin tecrit politikaları ve devrimci tutsakların direnişi

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Kıvanç Eliaçık

    Barış sadece silahların susması değildir!

    Ergin Yıldızoğlu

    Büyük sürüklenme

    Süleyman Karan

    Ölüm, açlık, aşırı yoksulluk ve yetersiz beslenme girdabında…

    Ercüment Akdeniz

    ’12 Gün Savaşı’, Bezos’un düğünü

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    İşçiler ne yapsın?

    11 Haziran 2025

    Grev okulundan dersler

    10 Haziran 2025

    İzBB grevinin hatırlattıkları…

    7 Haziran 2025
    KADIN

    Patriarkayı yık

    22 Haziran 2025

    Kadının İnsan Hakları Derneği, İstanbul Sözleşmesi’ni AİHM’e taşıdı

    3 Mayıs 2025

    DEM Parti Kadın Meclisi’nden Saadet Partisi’ne ziyaret

    14 Mart 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.