Alman Die Welt Gazetesi, KCK Yürütme Konseyi Başkanı ve PKK’nin Kandil’deki yöneticisi Cemil Bayık ile bir röportaj yayımladı. Bayık röportajda kesin barış olursa, Türkiye’ye döneceğini belirtirken, “Politikaya devam ederim. PKK’den emekli olunmuyor” dedi. Onur Burçak Belli ve Özlem Topçu imzasıyla yayımlanan röportaj şöyle:
Bayık: Aslında bizi yanlış tanıdılar. Belki bizim de hatalarımız oldu. Ancak hata yapan sadece biz değildik. Avrupa ve ABD, bizi Türk devleti ve istihbaratının gözüyle, onların aktardığı gibi tanıdı. Kobani’deki tutumumuz gözlerin açılmasını sağladı. Türkiye ve başkalarının bizim hakkımızda anlattıklarının gerçeği yansıtmadığı görülecek.
Bayık: Doksanlı yılların ortalarına kadar yaptığımız kimi eylemler, Avrupalıların sınırlarını zorladı.
Bayık: Bu dönemde Türkiye’nin güneydoğusunda çok agresif bir savaş yürütülüyordu. Anayasayı da hiçe sayan, Kürtlere karşı çok sert bir mücadele vardı. Almanya bu yıllarda Türkiye’ye silah yardımı yapıyor, bu silahlar da Kürtlere karşı kullanılıyordu.
Bayık: Bu gelişmelere seviniyoruz. Yasak, kaldırılması gereken kara bir lekedir. Yasağın ne Almanya’ya ne halkına, ne Avrupa ülkeleri ve onların vatandaşlarına bir faydası var. Tabi ki, Almanya’da yasağın kaldırılmasına yönelik mücadele eden belirli çevreleri takip ediyoruz. Bu insanları buraya (Kandil’e) davet ettik. Birbirimizi tanıyarak, geçmişi daha iyi anlayabiliriz. Hatalarımızı açıklıkla konuşabiliriz. Eleştiriye ve özeleştiriye açığız. PKK yasağının kaldırılması için yasal olarak yapılabilecekleri biz de araştırıyoruz.
Bayık: Örneğin, Türkiye’de köy korucularına karşı takındığımız tavır.
Bayık: Bir kongremizde bu kişilerin isimlerini açıklama kararı almıştık. Ancak bugün, bir zamanlar bize karşı düşman gibi olan köy korucularının çoğuyla şimdi irtibat halindeyiz. Şimdi bizi destekliyorlar. Hatalarımızdan ders çıkardık.
Bayık: Tabi ki ortaya çıkan fırsatlar var ve bunlar kullanılıyor. Ancak bir hareket, sadece ortaya çıkan fırsatları kullanarak gelişemez. PKK böyle görülmemeli. Bizim temel prensiplerimiz; özgüven aşılamak, mücadele ederek bir şeyler elde etmek ve çözüm için bu gücü kullanmak. Bu Kobani’de böyle oldu. Sadece ABD değil, herkes IŞİD Kobani’ye saldırdığında sustu. Herkes Kobani’nin hemen düşeceğini öngördü ve politikasını ona göre yaptı. Kobani halkı ve Suruç halkının birlik olup mücadele vermesi üzerine ABD harekete geçti. Herkes bu direnişin bir parçası olmak istedi. Bu direnişin bir parçası olmamak demek, IŞİD tarafında olmak demektir. Bunu ne ABD, ne de AB ülkeleri kabullenemezdi.
Bayık: Tabi, bu bizim görevimiz. Biz sadece Kobani’ye değil, Güney Kürdistan, Şengal, Mahmur ve Kerkük’e de birlikler gönderdik. Gerillalarımız, Yezidilerin kutsal yerlerini IŞİD’e karşı korudu. IŞİD saldırıları sırasında Yezidileri Dohuk bölgesine gönderdik. Dohuk bölgesinde hala birliklerimiz var.
Bayık: Kobani zor günleri geride bıraktı. Şehrin sadece küçük bir bölümü şu anda IŞİD kontrolünde. Her gün yenir yeri geri alıyoruz. Birliklerimizin bir kısmı IŞİD’in ikmal yollarını kesmek üzere kentten ayrıldı. Türkiye ve bazı güçler, belki Kobani’deki savaşın uzun sürmesini istiyorlar. Ancak biz, bu savaşı bir an önce bitirmekte kararlıyız.
Bayık: Türkiye demek IŞİD demek, AKP IŞİD’in kendisi. AKP IŞİD’i destekleyip güçlenmesini sağladı ve insanlığın üzerine saldı. Belki başkaları da onlara destek oldu, ancak doğrudan destek AKP’den geldi.
Bayık: AKP’nin IŞİD’e neden destek olduğunun nedenleri var. Birincisi, ideolojik olarak birbirlerine yakın olması. İkincisi, her ikisi de Kürtleri hedef alıyor. Bu arada Kürtler, IŞİD’e karşı savaşabilecek tek unsurdur ve bunlar arasında da PKK en etkili olanıdır. Bu açıkça görüldü. Türkiye Kürt problemini çözmek istemiyor. Türkiye, bir sorun olduğunu görmek istemiyor. Kürt halkının doğal hakları olduğunu kabul etmek istemiyor. Türkiye yıllardan beri ne diyor: “PKK bir terör örgütüdür, terör yapıyor ve biz Türkiye’yi teröre karşı koruyoruz.” Gerçek bu. Türkiye Kürt sorununu çözmek istemediği için Rojova’da da özerlik istemiyor.
Bayık: Kürtler, Kuzey Irak’ta özerk bir yapıya sahip. Şayet Kürtler, Rojava’da da bu özerkliği pekiştirirse, Türkiye kendi içerisinde de Kürtlere özerklik vermek zorunda kalacak. Bunu istemiyor. O zaman Rojova’nın dağılması lazım. Türkiye, dağılan Suriye’nin yeniden şekillenmesinde Kürtlerin rol oynamasını istemiyor. Türkiye Ortadoğu’da Sünni eksenli bir hegemonya kurmak istiyor, bunu IŞİD’i destekleyerek yapmanın peşinde. Türkiye neden IŞİD’e karşı oluşturulan koalisyonda yer almadı sanıyorsunuz? Türkiye koalisyona katılsaydı, IŞİD Türkiye ile olan ilişkileri açıklardı. Bu ilişkiler birçoğunuzun sandığından çok daha derin. Gerçek halife Ebu Bekir El Bağdadi değil, Tayyip Erdoğan ‘dır.
Bayık: IŞİD ve Özgür Suriye Ordusu içerisinde Türk özel kuvvetlerinden unsurlar var. Bunlar hiç bir yerde kaydı olmayan, gayri resmi birlikler. Onlar bize karşı savaşıyor. Türkiye, resmi güçleri ile artık bize karşı savaşamaz, ancak bu tür unsurlarla yapabilir.
Bayık: Şayet bilmeseydim söylemezdim.
Bayık: Tabi bunlar çok ağır suçlamalar. Fakat biz gerçekleri söylüyoruz. Propaganda yapmaya ihtiyacımız yok. AKP’nin hedefinde bizimle birlikte bir çözüm bulmak yok. Bizim sorunumuzun nasıl çözüleceğine dair bir fikirleri de yok.
Bayık: Bu süreç, tek taraflı bir süreç. Bu yolu seçtiğimiz için pişmanlık duymuyoruz. Bir sonuca ulaşması için, liderimiz Abdullah Öcalan bir yol haritası hazırladı. Hükümetten bu öneri konusunda ne düşündüğünü sorduk. Hükümet şayet bunu kabul etmez ise, biz bunu savaş ilanı olarak kabul ederiz. Hükümetin bunu kabul etmemesini kabul etmeyiz.
Bayık: Evet. Fakat şimdi bize karşı savaşı göze alamazlar, çünkü önümüzde parlamento seçimleri var. AKP hükümeti, önce anayasayı değiştirecek ve başkanlık sistemini getirecek bir zafer kazanıp, ardından bizimle savaşa gidecektir. Biz bu nedenle, herşeyin seçimlerden önce ortaya konulmasını istiyoruz. Bizimle pazarlık yapılıp yapılmayacağının açıklanmasını istiyoruz. Türkiye’nin bizimle oturup sorunumuzu çözmesi için, dünyada hiçbir hareketin yapmadığı bir şeyi yaptık: 1993’ten bu tarafa tek taraflı olarak 9 kez ateşkes ilan ettik. Tek taraflı olarak esirleri de bıraktık. Mart 2013’ten itibaren birliklerimizi Türkiye’den güneye kaydırdık. Biz savaşı bitirdik. Normalde bu tür adımları savaşan taraflar bir üçüncü ve dikte eden bir irade neticesinde atar.
Bayık: Biz bunu açıkça tartıştık. Üçüncü bir taraf olmadan dünyada hiç bir problem çözülemez. Türkiye en çok ABD’ye güveniyor. ABD bu arabulucu olabilir.
Bayık: ABD bir misal olabilir. Biz Türklerle aramızdaki sorunun çözümünü istiyoruz. Amerikalılar bugün bizim Kobani’deki müttefikimiz. Onlar da bizim gibi IŞİD’e karşı savaşıyor.
Bayık: ABD, Ortadoğu’da Kürtler olmadan bir politika geliştiremez.
Bayık: Kürtler bugün Ortadoğu’nun dinamik gücü. Kararlılıkla savaşıyorlar ve oldukça organizeler. Amerikalılar bögede politika yapmak istiyorlarsa, bunu göz ardı edemezler. ABD IŞİD’e karşı bir koalisyon oluşturdu. Bu koalisyon yalnızca Kürtlerin desteğiyle başarılı olabilir. ABD Kürtlerle ilişkiye geçmeseydi böyle bir koalisyon başarılı olabilir miydi? Amerika Kürtlerin desteği olmadan Türkiye’nin IŞİD’e desteğini nasıl sona erdirebilir. Bu imkansız. ABD Kürtler olmadan Ortadoğu’daki hedeflerine nasıl ulaşacak? Kürtler olmadan bu mümkün değil. Avrupa bizler olmadan Rus gazına bağımlı olmaktan nasıl kurtulacak? Petrol ve doğalgazın Akdeniz’e ulaşması Rojava’dan geçiyor. Bu yol garanti altına alınırsa, Avrupa rahat bir nefes alabilir.
Bayık: Evet, tabi ki… Ortadoğu’ya rönesansı Kürtler getirecek.
Bayık: 400 yılda sürse, biz bu savaşı devam ettireceğiz. Kimse bizi bu mücadeleden alıkoyamaz, kimse bizi dağlardan indiremez.
Bayık: Kürt gençliği çok öfkeli.
Bayık: Bizlerden daha öfkeli. Bizim zamanımızda bazı şeyler daha farklıydı. Bizler Türk üniversitelerinde okuduk ve orada sol ideolojiyle tanıştık. Sol hareketin içinde Kürt olmanın ne demek olduğunu öğrendik. Şimdiki nesil tam anlamıyla baskı altında. Köyleri yakıldı, yerlerinden uzaklaştırıldı. Gittikleri yerlerde de kapılar yüzlerine kapatıldı. Devlet politikası böyleydi. Türk devletinin yaptığını, Saddam Hüseyin bile Kürtlere yapmadı. Saddam belki köylerini yıktı ama onları yaşayabileceği başka yerlere gönderdi. Benim kuşağım barış için son şans. Gençleri kontrol etmekte zorlanıyoruz.
Bayık: Umut apayrı bir şey. Mücadeleye başladığımızda, ne yeterince bilgimiz ne de tecrübemiz vardı. İmkanlarımız da yoktu. Bir avuç insandık ve umuttan başka bir şeyimiz yoktu. Umut insana yaşama mücadelesi verir, direncini arttırır. Ancak bugün konumumuz çok farklı. Şu anda umut etmemizi gerektirecek bir durum yok.
Bayık: Şu anda orada özlenecek bir durum yok. Ancak, kesin barış olursa, ben de Türkiye’ye dönerim. Türkiye güzel. O zaman burada ne yapayım.
Bayık: Başka ne yapayım. PKK’den emekli olunmuyor.