Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) tutuklu milletvekili Can Atalay, Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde kurulan “Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”na Marmara Cezaevi’nden yazdığı mektupla seslendi. Komisyonun tarzının tartışmalı olduğunu ancak Meclis’in esas alınmasını “tarihsel önemde bir başlangıç” olarak gördüğünü belirten Atalay, “Katılım gösteren birçok siyasal parti gibi usule ve geleceğine ilişkin birçok belirsizliğe rağmen masada yerimizi alıyoruz” dedi.
Kürt sorununun çözümünde yeni bir sayfa açıldığını, bunun da demokratikleşme sürecine doğrudan bağlı olduğunu ifade eden Atalay, önerilerini yedi maddede topladı. Komisyonun açık, şeffaf ve hukuk zemininde çalışmasının kritik olduğunu vurguladı.
Atalay’ın öne çıkan uyarıları ve önerileri şöyle:
• Adlandırma ve çerçeve belirsizliği: Komisyonun adında bile ortaklaşma sağlanamamışken, görev tanımının ve kapsamının da net olmadığına dikkat çekti. Tüm bunlara rağmen sorumluluk duygusuyla sürece dahil olduklarını belirtti.
• Dar gündem uyarısı: Demokratikleşmeyi dışlayan ve sadece silahsızlanmaya indirgenen bir gündemin süreci daraltacağına işaret etti.
• Silahların bırakılması önemli ama yeterli değil: Kürt siyasetinin silahlı mücadeleye son verme kararının süreci mümkün kıldığını belirten Atalay, bu tutumun karşılığında devletin de gerekli adımları atması gerektiğini söyledi.
• Şeffaflık ve kamusal tartışma: Komisyonun siyasal partiler arasında eşit bilgi paylaşımına dayalı çalışması gerektiğini, aksi halde toplumsal desteğin sağlanamayacağını belirtti.
• Hukuki zemin şart: Umut hakkı, cezaevindeki durumların gözden geçirilmesi ve topluma dönüş için hukuki çerçevenin oluşturulması gerektiğini ifade etti.
• AYM ve AİHM kararlarının uygulanması: Hukuk sistemine aykırı uygulamaların, seçilmişlere yönelik yaptırımların süreci tahrip edeceği uyarısında bulundu.
• Bölge politikaları etkili: Sürecin yalnızca iç dinamiklerle değil, dış siyasetle de doğrudan bağlantılı olduğunu söyleyen Atalay, barışçıl ve demokratik dış politikanın önemini vurguladı.