Farklı siyasi ve toplumsal örgütlerin çağrısıyla düzenlenen eylemde, sosyal hakların budanmasına karşı ortak mücadele çağrısı yapıldı. Protesto, PangeaKolektif, KJ / Jeunes POP, PdA / POP-PST, Friedensbewegung ve KaputtGespart tarafından organize edilirken, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) İsviçre Örgütü de eyleme destek verdi.

PdA: “Sosyal harcamalar kısılırken silahlanmaya kaynak ayrılıyor”
Eylemde PdA (İşçi Partisi) temsilcisi tarafından okunan bildiride, kemer sıkma politikalarının eğitim, sağlık ve sosyal haklar üzerinde yıkıcı etkiler yarattığı belirtildi. Bildiride, sosyal harcamalar kısılırken askeri bütçelerin artırılmasına tepki gösterildi.
PdA temsilcisi, borç freni uygulamasının kaldırılması, askeri harcamaların azaltılması ve kamu kaynaklarının barınma, eğitim ve sosyal güvence gibi temel ihtiyaçlara göre kullanılması çağrısında bulundu. Devlet bütçesinin savaş ve silahlanmaya değil, toplumun yaşam koşullarını iyileştirmeye ayrılması gerektiği vurgulandı.

“Kemer sıkma bir zorunluluk değil, siyasi bir tercihtir”
PangeaKolektif adına konuşan Özgür Türk, eylemin yalnızca göçmenler ya da mülteciler için değil, toplumun tamamı için yapıldığını söyledi. Türk, kemer sıkma politikalarının yaşam koşullarını ağırlaştırdığını belirterek, bunun kaçınılmaz bir durum değil, bilinçli bir siyasi tercih olduğunu ifade etti.
Artan yaşam maliyetleri, yerinde sayan ücretler
Türk, son yıllarda kiraların yüzde 20’nin üzerinde arttığını, sağlık sigortası primlerinin ise yaklaşık yüzde 30 yükseldiğini hatırlattı. Gıda, enerji ve ulaşım fiyatlarının hızla arttığını söyleyen Türk, buna karşın ücretlerin aynı oranda artmadığını ve çalışmanın artık insanca yaşamaya yetmediğini dile getirdi.

“Yoksulluğun nedeni bireyler değil, sistem”
İsviçre’de 700 binden fazla kişinin yoksulluk sınırı altında yaşadığını, bunların yaklaşık 200 bininin çalışmasına rağmen yoksul olduğunu belirten Türk, sorunun bireysel çaba eksikliği değil, emekçi sınıfları yoksullaştıran ekonomik sistem olduğunu vurguladı.
Sosyal kesintiler, artan askeri harcamalar
Türk, sosyal harcamalar kısılırken askeri bütçelerin artırılmasına dikkat çekerek, İsviçre’nin her yıl yüz milyonlarca franklık silah ihracatı yaptığını hatırlattı. “Konut, sağlık ve sosyal haklar için kaynak yok denirken, silahlanma ve militarizm için bütçeler büyütülüyor” dedi.
“Göçmenler krizin sorumlusu değil”
Konuşmada, savaşların ve militarist politikaların milyonlarca insanı yerinden ettiği, ardından göçmenlerin krizlerin sorumlusu ilan edildiği vurgulandı. Türk, göçmenlerin ve mültecilerin krizin nedeni değil, en büyük mağdurları olduğunu söyledi.
Kemer sıkma politikalarının yalnızca ekonomik değil, demokratik haklar açısından da tehdit oluşturduğunu belirten Türk, otoriterleşmeye, ırkçılığa ve aşırı sağın yükselişine karşı ortak mücadele çağrısı yaptı.
Eylem, barınma hakkı, sağlık, eğitim ve sosyal güvencelerin güçlendirilmesi; askeri harcamaların azaltılması ve kamu kaynaklarının toplum yararına kullanılması talepleriyle sona erdi. Protestonun sonunda, Kanton Güzel Sanatlar Okulu öğrencileri katılımcılara mini bir konser sundu.

İsviçre’de “Borç Freni”: Kemer sıkmanın kurumsallaşmış hali
İsviçre’de kemer sıkma politikalarının temel dayanağı “borç freni” olarak adlandırılan bütçe uygulaması. Özellikle sağ ve aşırı sağın başını çektiği İsviçre Halk Partisi’nin (SVP) uzun yıllardır savunduğu bu politika, federal devletin harcamalarını sıkı sınırlar içine alıyor.
Eleştirilere göre borç freni, ekonomik kriz dönemlerinde yükü sermayeye değil, emekçilere, sosyal yardım alanlara, göçmenlere ve mültecilere yüklüyor. Sosyal harcamalar kısıtlanırken, askeri bütçeler ve güvenlik harcamaları korunuyor ya da artırılıyor. Bern’deki eylem, borç freni politikalarının yoksulluğu derinleştirdiğini ve sosyal devlet anlayışını aşındırdığını vurgulayan bu eleştirilerin bir parçası olarak değerlendiriliyor.
