Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Küresel Sumud Filosu Gazze yolunda

    17 Eylül 2025

    İsviçre Federal Parlamentosu’nda 1915 soykırımları Konferansı: Tarihi tanımanın önemi ele alındı

    17 Eylül 2025

    EMEK GENÇLİĞİ: Barışın inşası Türk ve Kürt işçi-emekçilerinin birliğiyle mümkün

    17 Eylül 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Gençliğimizi çalanlardan hesap soracağız!

      15 Eylül 2025

      Dilin Gücü: “Engelli” mi, “özel gereksinimli” mi?

      15 Eylül 2025

      Erken seçim, hemen şimdi!

      14 Eylül 2025

      Tek yol birlikte mücadele

      13 Eylül 2025

      Çıkış Yolu: Emek, Özgürlük, Demokrasi Cephesi

      11 Eylül 2025
    • Seçtiklerimiz

      Yurtta grev, dünyada grev: Alpkan Birelma ile 2023 Uluslararası Grev Raporu üzerine

      17 Eylül 2025

      Zeytin katliamı kanuni olsa da gayrimeşrudur

      16 Eylül 2025

      Dünyaya kaos havası ufaktan yerleşirken

      15 Eylül 2025

      Güney Kore ‘mucizesi’nin karanlık yüzü: Otoriter kalkınma

      14 Eylül 2025

      Geç faşizmin hızı, yeni konjonktür ve sosyalist strateji

      9 Eylül 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      EMEK GENÇLİĞİ: Barışın inşası Türk ve Kürt işçi-emekçilerinin birliğiyle mümkün

      17 Eylül 2025

      Özgürlükçü Gençlik: Gençliğin sürece dahil olması tercih değil zorunluluktur

      15 Eylül 2025

      Gençlik Devirecek: Gençler, barışın seyircisi değil, doğrudan öznesi olmalıdır

      14 Eylül 2025

      SGDF: Gençliğin ve Kürt Halkının Talepleri Buluşturulmalı

      14 Eylül 2025

      Yeni Demokrat Gençlik: Gençlik, örgütlü mücadelenin parçası olmadan sürece katkı sunamaz

      13 Eylül 2025
    • Dosyalar
      • “Süreç” ve Sol
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Benim üç çocuğumdan birini sen öldürdün

    Benim üç çocuğumdan birini sen öldürdün

    Siyasi Haber15 Eylül 2015
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Gezi İsyanı sırasında evinden çıktığı sırada polisin attığı biber gazı kapsülünün başına vurması sonucu yaralanan ve 269 gün verdiği yaşam mücadelesini 11 Mart 2014’te kaybeden Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, oğlunun 16. doğum gününde BirGün gazetesinden Ömür Şahin Keyif’e açıklamalar yaptı.

    Haber Merkezi – Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ’ın “en az 3 çocuk” sözlerini hatırlatarak, “Sen benim iç dünyama niye giriyorsun? Kaç çocuk yapacağıma sen mi karar vereceksin, sen mi bakacaksın benim çocuklarıma? Benim üç çocuğum vardı. Niye vurdun o zaman birisini? Neden vurdun? Kendine kurban mı arıyorsun? Çünkü sen kandan besleniyorsun. Kan olmazsa sen orada duramazsın.” diyen Sami Elvan’ın açıklamaları şöyle:

    Bugün herkesin düşünce özgürlüğü olmadığı için cezaevinde olduğu konuşuluyor. Sokaktaki insanı makul şüpheli olarak görüyorlar, hırsızlıktan değil siyasi düşüncesinden içeri alınıyor, hep bizim insanlarımız işkence, baskı görüyor. Onun için artık tek yumruk olarak söz sahibi olmamız gerekiyor. Biz de yeteri kadar varız bu ülkede…

    Her şeye insanca bakanlar… Ben sana en ufak bir zarar vermiyorum, sen beni yok sayıyorsun, böyle olmaz. Bu ülkede haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe bizler başkaldırıyoruz, onun için bizleri istemiyorlar, dışlıyorlar. Biz çoğunluğuz, azınlık değil, ama tek yumruk olmalıyız, ancak o şekilde sesimiz gür çıkabilir.

    Şu an baskı görmüyorum ama bugün olmazsa yarın mutlaka olacak baskılar. Dokuz ay hastanede kaldık, sanki biz suçluymuşuz, çocuğumuzu biz vurmuşuz gibi takip edildik. Şu an bile bütün ailenin telefonları dinleniyor. Evimizin gözaltında olduğunu biliyorum. Çünkü Berkin halkın kalbinde yer etti. Yürekler acısı bir şekilde kaybettik çocuğumuzu. Onun için bizi dinlemeleri de takip etmeleri de normal.

    Bu mahallede en ufak bir sıkıntı yok. Devlet buraya el atmasın, herkes kendini biliyor, kimse kimseye zarar vermiyor. Ama bu mahallenin rantı büyük, egemen güçler burada mutlaka bir olay yaratmak istiyor. Devlet burayı dağıtmak istiyor, kentsel dönüşüm ya da başka yolla…

    Evet. Biz Berkin’den sonra hakikaten çocuklarımızın dersleriyle doğru düzgün ilgilenemiyoruz ama onlar zaten bize bırakmıyorlar işi…

    Yok.

    Şu an öyle bir şey yok. Büyük kızım için olmuştu…
    Gülsüm Elvan araya giriyor: Geçen sene dershaneye gitti Şişli’ye. Dershaneden çıktım orada polisler vardı, resmen elleriyle beni gösterdiler, işaret ettiler demişti.
    Hastane sürecinde 24 saat gözetim altındaydık… Ailem, eşim, dostum, akrabam, evimize kim girip çıkıyor… Belki şu an yine takip ediyorlardır, belki sizin geldiğinizi de takip etmişlerdir.

    Gülsüm Elvan: Biz değil kendileri korkuyor. Beklentilerinin ne olduğunu bilemem. Ama bizim hiçbir çıkarımız yok. Tek çıkarımız, çıkar denirse, çocuğumuzun katilini ortaya çıkarmak, yüzleşmek.

    En son Adli Tıp raporu da geldi. Açık açık, Berkin’i bu şekilde vurmuşlar, diyor. Sen de katili saklıyorsun. Savcıya dilekçe veriyoruz, Savcı taleplerimizi yerine getiriyor. Ama Emniyet, ‘Bu kişilerin benimle ilişiği kesilmiştir, ismini cismini veremem’ diyor, olayla alakası olmayan polislerin resimlerini gönderiyor. Diyoruz ki, ‘İşte bu polislerin yüzleri açık, alenen gözüküyor, bize bunların ismini ver, ifade versinler…’ Ama Emniyet vermiyor. Bunu da Hükümet’in sakladığı açık açık ortada. Neyi kolluyorsun? Demek ki sen vurdurdun. Çocuk da dinlemedin, adam da dinlemedin, insan olduğunu da saymadın, kafasına sıktın öldürdün. Yani diyorsun ki, ‘Ben istesem öldürürüm istesem söndürürüm’. Ama her şey bir yere kadar. Bunların sonu gelecek. Aynı duruma siz de geleceksiniz.

    Biz gerçekten, siyasetten anlamayız. Bu güne kadar resmi ya da gayrı resmi bir kuruma imzamız olmamıştır… Ama şu an öyle bir duruma geldik ki 2013’ün 16 Haziranı’ndan bu tarafa, nasıl anlatılır…

    O var, toplumun önünde farklı bir boyuttayız. İnsanlar bizi başka bir yere götürmüşler. Karşımızda ucu gözükmeyen bir tünel var, bu tüneli delmeye çalışıyoruz. Ülke nereden nereye gelmiş. Ben 72’den, beş yaşımdan bu tarafa yaşananları çok iyi hatırlıyorum. Bizim köyde, Kızıldere’de, Mahir Çayan’ları, Deniz’leri hayal meyal hatırlıyorum. O olaylardan beri sol tek başına iktidara gelmedi. Sağ iktidarlar idare ettiler, görüyorum, her günümüz daha kötüye gidiyor…

    Hiç ayrım yapmadan, vicdanları sızlayan insanların hepsi bizimle birlikte oldu. Sokakta, farklı partilere oy veren ve üzülerek yanımıza gelenler var… Direkt söylüyor, ‘Ben farklı kuruma oy verdim ama ellerim kırılsaydı da vermeseydim…’ Dünya da bu zulümleri not ediyor. Yarın Berkin’in davası başladığında göreceğiz, Avrupa’dan hukukçular, AP Milletvekilleri gelecekler. Burada bir vicdansızlık, katliam var.

    Kendisi beni aradı… Özür dilese ne çare, o kim ki özrünü kabul edeyim… Özrü kabul edilmemiştir. En güzel cevabı sana abin vermiş. Bizim cevap vermemize bile gerek yok…

    Oldu.

    İsim veremeyeceğim. Ama iki kişi geldiler, iki defa geldiler. Biri ünlü, biri ise o siyasi kurumun içinde. Geldiler, kabul etmedim öyle bir şeyi.

    Berkin’in son dönemleriydi. ‘Neye ihtiyacınız varsa, hangi hastaneye gitmesi gerekiyorsa’, dediler… ‘Hiçbir şeye ihtiyacım yok, çocuğumun tedavisi orada olacak’ gibi cevaplar verdim. ‘Varsa imkanınız, verin çocuğumu sapasağlam şu an bana, o zaman tamam’ dedim.

    Artık biz muhalefet değil iktidar olmalıyız. Herhangi bir siyasi kurum adına çağrı yapmıyorum, yanlış anlaşılmasın… Bir de iktidar derken, biz de bunlar gibi yiyelim anlamında söylemiyorum. Bu ülkenin bütün varlıkları eşit biçimde dağıtılmalı. Artık hangi siyasi örgütse, hangisi bizi temsil edecekse, herkesin tek yumruk olup, bir çatı altında toplanmasını istiyorum.

    Evet… Berkin’in birden beşe kadar okutan bir hocası vardı. Annesi babası aslında oydu. Birbirlerini çok severlerdi. Birinci sınıftan beşe kadar Kafkas oynardı… Okulda da çok aktifti…

    Hayır, kesinlikle endişelenmiyorum. Tabii ki içimde kuşku yok değil. Bu ülkede hiçbir şeye güvenemezsin, her şey olabilir. Önlemimizi alıyoruz. Bir yere gittiklerinde mutlaka haberimiz olur.

    Aklım ermiyor: Sen bir çocuğu katlediyorsun. Katili saklıyorsun. Hukuk mücadelesi veren insanlara zulmediyorsun. O insan Berkin’i tanımıyor ki… Berkin’e yapılan yarın bir gün benim çocuğumun da başına gelecek, diyor. Mücadele veren çocuklarımızın, akademisyenlerin, hepsinin yanındayım.

    “Sen benim iç dünyama niye giriyorsun? Kaç çocuk yapacağıma sen mi karar vereceksin, sen mi bakacaksın benim çocuklarıma? Benim üç çocuğum vardı. Niye vurdun o zaman birisini? Neden vurdun? Kendine kurban mı arıyorsun? Çünkü sen kandan besleniyorsun. Kan olmazsa sen orada duramazsın…”

    Ben kendi gençliğimi yaşayamadım. İlkokulu bitirdim, ayağıma çivi batmıştı, çocukluğum hastane yatağında geçti. İstanbul’a 82 ya da 83’te geldik, köye geri dönemedim. Hayatın tam içine atıldık. Kendi sağlığımla ilgili hayat mücadelesi, ayakta durma mücadelesi… Berkin karşıdan gelirken, kendi gençliğimi görüyordum onda. İmkânlarımız doğrultusunda her ihtiyacını karşılayabiliyordum. Onlara baskı yaptığım tek konu eğitimdi. O da tavsiye aslında.

    Ne kendi gençliğimi yaşayabildim ne de çocuğumda göreceğim gençliğimi yaşattılar bana. Onun için çok sıkıntı yaşıyorum. İçimde çok kin var. Ama bu kinimi gidip birinden çıkarma gibi bir lüksüm yok. Ben böyle adaletsiz bir şey yapmak istemiyorum. Ben de mi elime silah alıp birkaç kişiyi vurayım. Ben o kinimi adliye kapılarında arıyorum. Ama onu bulamıyoruz o bizi daha çok yaralıyor. Düşünebiliyor musunuz, sapasağlam delikanlı çocuğun, daha gençlik çağında, 14’ünde bir fidan…

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    Küresel Sumud Filosu Gazze yolunda

    17 Eylül 2025

    İsviçre Federal Parlamentosu’nda 1915 soykırımları Konferansı: Tarihi tanımanın önemi ele alındı

    17 Eylül 2025

    SGDF: Gençliğin ve Kürt Halkının Talepleri Buluşturulmalı

    14 Eylül 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Yunus Emre Özel

    Gençliğimizi çalanlardan hesap soracağız!

    Elif Gamze Bozo

    Dilin Gücü: “Engelli” mi, “özel gereksinimli” mi?

    Ekim Veyisoğlu

    Erken seçim, hemen şimdi!

    Tuncay Yılmaz

    Tek yol birlikte mücadele

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Siyasi Haber

    Yurtta grev, dünyada grev: Alpkan Birelma ile 2023 Uluslararası Grev Raporu üzerine

    Çiğdem Toker

    Zeytin katliamı kanuni olsa da gayrimeşrudur

    Akdoğan Özkan

    Dünyaya kaos havası ufaktan yerleşirken

    Ümit Akçay

    Güney Kore ‘mucizesi’nin karanlık yüzü: Otoriter kalkınma

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    Metal işçisi yoksullaşıyor

    14 Eylül 2025

    AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan TSE’deki grev 60 gün yasaklandı

    13 Eylül 2025

    İzmir’de DİSK/Genel-İş yöneticileri gözaltında: “Erdoğan’a hakaret” suçlaması

    12 Eylül 2025
    KADIN

    Kadın avukata komşu tacizi: “Evimde yalnız kalmaya korkuyorum”

    14 Eylül 2025

    Ağustos ayında 28 kadın katledildi, 25 kadın şüpheli şekilde hayatını kaybetti

    6 Eylül 2025

    Eline, beline sahip çıkmayanlar itibardan olacaklar

    3 Eylül 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.