KHK ile ihraç edilen Orkestra Şefi Yazıcı devletin verdiği pasaportla yurtdışına çıkmak istedi. Yazıcı uçağa binerken görevliler tarafından engellendi ve pasaportuna el konuldu.
Olağanüstü Hal kapsamında 686 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile İzmir Devlet Opera ve Balesi orkestra şefliği görevinden ihraç edilen ve hakkında hiçbir suçlama olmamasına rağmen yurtdışına çıkarılmayan İbrahim Yazıcı yaşadığı olayları anlattı. Aziz Nesin’lik diye tarif ettiği süreci anlatan Yazıcı yaşadıklarının keyfi olduğunu belirtti.
BirGün’e konuşan Yazıcı, İhraç edildiğini sosyal medya paylaşımları ve arkadaşları vasıtasıyla öğrendiğini ifade ederken Yazıcı’ya ihraç gerekçesi olarak içerisinde hakaret ya da küfür gibi ifadelerin yer almadığı birkaç sosyal medya paylaşımı gösterildi.
KHK ile görevinden ihraç edilmesini ‘yanlışlık’ olarak nitelendiren Yazıcı, kendisi için ciddi bir mağduriyet oluşturan yurtdışına çıkış yasağını ise şöyle anlattı:
‘’İhracın ardından kullandığım görev pasaportu olan yeşil pasaportu devletle de bir bağım kalmadığından derhal emniyet güçlerine verdim. O sırada ben bordo pasaport almak istedim. Bunun üzerine ‘alamazsın, boşuna başvurma’ dediler. Avukatıma söyledim. “Siz başvurun, alamazsanız dava açarız” dedi. Bunun üzerine Nisan ayında başvuruyu yaptım ve orada da pasaport memuru zaten pasaportum olduğunu neden yenisini alacağımı sordu. Ben de bütün olayı anlattım. Hakkımda soruşturma olmadığını söyledi. Polis memuru üzerime atfedilen bir suçun ya da yurt dışına çıkış yasağım olmadığını da söyleyerek pasaport başvurumu kabul etti. 1 hafta sonra 10 yıllık pasaportumu aldım.
Görevim gereği Almanya’da çok konserim oluyor. Yeşil pasaportum olduğunda da Almanya’dan alırdım vize yine Almanya için aldım. Schengen vizesinin ne kadar zor verildiğini herkes bilir geçersiz bir pasaporta bir gün bile vermezler 5 yıllık aldım. Vizeyi aldıktan sonra arkadaşımın düğünü için yola çıktım. İlk önce polisler damgaları bastılar çünkü sistemde çıkamayacağıma dair en ufak bir şey yok. Pasaportunuzu kaybetmişsiniz galiba diye bir soru yönelttiler, hayır yanıtını verdim. Burada öyle gözüküyor dediler. Beyefendi pasaport elimde dedim yani hiç böyle bir şey yok. Beni yarım saat beklettikten sonra pasaportuma el koydular ve çıkamazsınız dediler. Ben de eve dönmek zorunda kaldım.’’
Yaşar ne yaşar ne yaşamaz
Birbirinden garip olayları art arda yaşayan Yazıcı “Pasaport iptalini de anlayışla karşılardım ama telefon numaram, adresim belli bir kere kaçmıyorken durumu bana bildirme imkânları yok muydu? Şu anda da Yaşar ne yaşar ne yaşamaz durumundayım” diye tepki gösterdi.
Kamuda görev yapması keyfi biçimde yasaklanan Yazıcı, yurtdışında çok daha fazla iş imkânı olduğunu söyleyerek iş başvuruları yaptığını bu sebeple yurtdışına gidip görüşmelerde bulunması gerektiğine şu sözlerle değindi; “İşe alınmadan önce periyotlar halinde deneme süreci var, karşılıklı mutlu olursanız kontratı imzalıyorsunuz. Beni çağırdıkları takdirde, ki pasaportumu aldığım için bir sürü başvuru yaptım. Bu işler Türkiye’deki gibi kusura bakmayın gelemiyorum şeklinde olmuyor ki. Yani yaşam hakkı tamamen elimizden alındı.”
Kısıtlama değil yaşam hakkının elinden alınması
İlk etapta bunun bir hata olduğunu bu hatadan dönüleceğini düşündüğünü aktaran Yazıcı, artık aşikâr bir şekilde Türkiye’nin Batılı tarzda eğitim almış medeni yüzünü temsil eden insanlara bilinçli şekilde cezalandırma yapıldığını dile getirdi. Hataların yapıldığını başbakanın kendisi telaffuz ettiği halde şu anda hiçbir şekilde geri dönüş yapılmadığını aktaran Yazıcı durumu; “Kısıtlama değil yaşam hakkının elinden alınması” olarak değerlendirdi.
Bu tarz hataların yalnızca bireyin özgürlüğüne ve yaşantısına zarar vermediğini ayrıca ülke ekonomisine ciddi zararlar verdiğinin altını şu sözleriyle çizdi; “Artık öyle bir dünya da yaşıyoruz ki her şey parayla ölçülüyor, bu kadar ihraç edilmiş insan ülkenin gerçekten ekonomisine büyük zarar. Ben 25 yıldır mesleğimi yapıyorum mesleğimde şu anda devletin benden en çok kar sağlayıp istifade edebileceği noktadayken beni ve diğer işinden ettiği binlerce insanı değerlendiremiyor. Bu gerçekten ekonomik bir kayıp her şeyden önce neden ekonominin altını çiziyorum ne yazık ki artık bugün modern devletler için her şey ekonomi.”
Destek sessiz olmamalı
Yaşadığı olaylar yüzünden mağdur olduğunun altını çizen Yazıcı, bunun sistematik ve bilinçli bir müdahale olduğunu söyledi. Yazıcı şunları söyledi:
“Bu ben değil bir tıp doktoru da olabilirdi, bir tıp doktorunun yetişmesi kaç yıl alıyor ne kadara mal oluyor. Üstüne üstlük şöyle bir durum var devlet bursuyla okumadım ben gerçekten kendi insanlarımla okumuş biriyim. Kendi imkânlarımı gelip yine devlete bu memlekete faydalı olmak üzere harcamaya çalışmışken üzerine ceza aldım. Ben şu ana kadar Türkiye’de değil yurtdışında çalışmayı kabul etmiş olsaydım gelen pek çok teklifi değerlendirip şu an bulunduğum konumdan çok daha farklı bir yerde olurdum daha da medeni bir ülkede yaşıyor olurdum.”
Üzüntüyle karşılıyorum
Yazıcı duygularını dile getirirken açıklamalarını şu ifadelerle sonlandırdı:
“Sadece çok üzülüyorum ve insanların konu üzerinde ki hissiyatsızlıklarını da ayrıca çok üzüntüyle karşılıyorum. Çok yakınım olan insanlar dışında yeteri desteği bulamadım. Toplumsal açıdan herkes bir şekilde destek ama bu desteğin öyle sessiz bir destek olmaması lazım. Ben şu anda tercih etsem bu pasaporttan vazgeçip başka bir pasaport alıp bu ülkeye de bir daha adım atmayıp hayatımı sürdürebilirim. Bizleri bu seçeneğe zorlamamaları lazım.”
(BİRGÜN)