10 Mayıs’da Antalya’nın Finike İlçesi’nde yaşam savunuculuğu yapan Aysin ve Ali Ulvi Büyühnohutçu’nun katledilmesine tepki gösteren ekoloji aktivistleri, çiftin katledildiği yayla evinin önünde eylem düzenlediler.
SiyasiHaber / Antalya
Antalya'nın Finike İlçesi'nde yaşam savunuculuğu yapan Aysin ve Ali Ulvi Büyühnohutçu'nun katledilmesine tepki gösteren çevreciler, çiftin katledildiği yayla evinin önünde eylem düzenlediler.
Yaklaşık 13 kilometrelik bir yürüyüş sonucunda yayla evine varan ekoloji aktivistleri basın açıklaması düzenleyerek, cinayetin takipçisi olacaklarını, Aysin ve Ali Ulvi çiftinin verdiği mücadelenin devam edeceğini söylediler.
Konuşmasından kapitalist sistemin doğayı tahrip ettiği vurguyan HDK Ekoloji Meclisi üyesi Fatoş Osmanağaoğlu, “Arkadaşlar buraya gelene kadar gördüğümüz tablo ormanların, dağın delik deşik edilmiş hali. Yukarıya kadar çıktık ve yeniden aşağıya dönüyoruz. Arkamızdaki tablo aslında hiçbir söze gerek bırakmıyor. Bu bölgede maden ocakları olduğu gibi mermer üretimi için dağın delik deşik edilmesi ve buradaki eko sistemin kendini yenileyemez bir biçimde yok edilmesine neden oluyor. İşte kapitalizm böyle bir şeydir. Toprağın altını da satar üstünü de satar. Ve buradan devamla bu yok olanlar yoksulların hayatlarını daha da zorlaştırır. Burada yaşayan işte şurada keçiler var –basın çekecektir onları- oradaki canlıların bizim canlarımızı da yok eder. Şu günlerde biz hukuksuzluğun hukuk olduğunu çok net bir biçimde biliyoruz. İnsanların yaşamlarını işlerini geri istedikleri için hapishanelere konulup maalesef açlık grevlerini –bugün sanıyorum 78. Gün- orada devam etmek zorunda bırakıldıklarını biliyoruz. İnsana da doğaya da –ki biz bir parçasıyız doğanın- saygısı olmayan bir yönetim tarafından, hukuksuz meşru olmayan bir yönetim tarafından yönetiliyoruz maalesef. Biz bu mücadeleyi birlikte çoğalarak yürütemezsek Ali ve Aysin gibi –bu da başka bir step ayrıca, insanlarımızın sermaye ve devlet işbirliğince öldürülmesi- bu devam edecek görünen o ki, şimdiye kadar sadece jandarmayı polisi insanların karşısına dikiyorlardı ekoloji mücadelelerinde. Şimdi belli ki başka bir stepe sıçrattılar. Kiralık katiller tutarak bu mücadeleyi devam ettiriyorlar. Ama biz yılmayacağız sözümüzü söylemeye devam edeceğiz" dedi.
Gerçekleştirilen eyleme Türkiye’nin birçok ilinden gelen ekoloji aktivistleri ve Yaşam ve Dayanışma Yolcuları, EGEÇEP, Bergama Köylüleri, MERÇED, Munzur Çevre Derneği, Kocaeli Çevre Savunması, HDK Ekoloji Meclisi, Doğa Der, Yeşil Direniş Ekoloji ve Yaşam Gazetesi, Akyaka, ÇEKSAM, HDP Antalya Ekoloji, KA.DER, Mersin ÇEDO, Çevreci Gazetecilik Derneği, Perisuyu Koruma Platformu, KARDEF, Muğla Çevre Platformu, Hanak Lisesi Derneği katıldı.
Çiftin katledildiği evin önünde ayrılan ekoloji aktivistleri mermer madenlerinin bulunduğu bölgede basın açıklaması düzenledi.
Dostlar
Bugün ülkenin her yerinden gelen bizler, Aysin ve Ali Ulvi arkadaşlarımızı genişleyerek büyüyen mücadelemizde inadına ve ebediyen yaşatmak için bir araya geldik. İnadına, her seferinde doğa için verdiğimiz savaşı çoğalarak ve daha güçlü olarak sürdüreceğiz. Çünkü doğa savunucularını hedef alan kurşunların bizi, yani mücadeleyi bitirmeye azmettiğini biliyoruz.
Biz, neye karşı savaştığımızı neden her gün daha fazla, daha fazla çoğalmak zorunda olduğumuzu da biliyoruz.
Çünkü:
Onlar, betondan kafesler üretmek için iş makinalarını doğanın kalbine saplayanlar!
Onlar, “kullanan öder” diyerek dağı, taşı, kurdu, kuşu, ağacı, gölü, nehri, insanı ve her şeyi ticari mal olarak görenler!
Onlar, iş cinayetlerine, doğa savunucularının katledilmesine, ekmeği için savaşanların cezalandırılmasına kör olan; ama sıra zenginliklerin paylaşılmasına geldiğinde keskin gözlü birer akbabaya dönüşenler!
Onlar, yağmuru, rüzgarı, güneşi, soluduğumuz nefesi bile satanlar!
Onlar, önce yer küreyi ısıtıp, iklimleri değiştirip sonra da kendi imalatları olan “küresel ısınma” ve “iklim değişikliği” pazarlarında satışa sunanlar!
Onlar, parklarımıza göz dikenler!
İşte bu yüzden ayrık durma, sadece kendi yerel mücadelemizi öne çıkarma gibi eski davranışlarımızı hızla iyileştirmek zorundayız.
Tam da bu yüzden ekoloji için yapılan her mücadele doğanın döngüsüne ve ruhuna uygun olmak zorundadır. Nasıl ki hiçbirimiz doğanın gündelik akışında, doğanın herbir bileşeninin diğerlerini baskı altına almaya çalıştığını görmüyorsak, bizler de doğa mücadelesinde aynı tavrı göstermek zorundayız. Tekilleşmiş savaşlar yalnızca kaybedilmeye mahkum oldukları için değil, aynı zamanda doğanın bütünlüğüne aykırı olduğu; doğanın sadece tek bir bileşeni lehine bir dengesizliği hedeflediği için de hızla diğerleriyle ortaklaşmak zorundadır.
Her mücadelenin aslında iki tarafı vardır. Bu kuralın uygulanamadığı tek durum “insanın doğaya karşı verdiği mücadele” dir. Çünkü “onlar” doğayı yağmalarken karşılarında onlara karşı savaş veren bir doğa yoktur. Bu nedenle Doğanın yağmalama ve saldırılara karşı korunması ancak kendi bileşenlerinden biri olan insanın ortaklaşmış ve bilinçli mücadelesiyle mümkün olabilir.
Dostlar,
Ayşin ve Ali Ulvi’yi ekoloji mücadelemizde ebediyen yaşatma hedefimizde başarıya ulaşmamızın bir diğer önemli şartı da, doğayı korumak için sergilediğimiz bu kararlı duruşa geniş halk kitlelerini de dahil etmektir. Ne zaman ki doğayı savunmanın aslında soframızdaki ekmeği, soluduğumuz nefesi, gelecek nesilleri savunmak olduğunu halka anlatabiliriz, ancak o zaman eko-sistemin asli ve nihai savunucularını harekete geçirebiliriz. Yaşam savunucularına çağrımızdır!