Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    “İstanbul’da faşizm varsa…”

    26 Haziran 2025

    Savunma mı, savaş mı: NATO’nun yüzde 5 kararı ne anlama geliyor?

    26 Haziran 2025

    Bellekteki Sessizlik: 1934 Trakya Pogromu

    25 Haziran 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      İsrail’in nükleer politikası ve stratejik silah sistemleri 

      24 Haziran 2025

      Kuyu tipi hapishaneler: Faşizmin tecrit politikaları ve devrimci tutsakların direnişi

      19 Haziran 2025

      Özdağ serbest, ‘Barış’ tutsak!

      18 Haziran 2025

      Bir Banka, Bir Saat, Bir Yalnızlık: isviçre

      16 Haziran 2025

      NATO’nun çürüyen tahtı; Emperyalizmin hırsızlık imparatorluğu çöküyor mu?

      2 Haziran 2025
    • Seçtiklerimiz

      “İstanbul’da faşizm varsa…”

      26 Haziran 2025

      Savunma mı, savaş mı: NATO’nun yüzde 5 kararı ne anlama geliyor?

      26 Haziran 2025

      Bellekteki Sessizlik: 1934 Trakya Pogromu

      25 Haziran 2025

      İmamoğlu ve Kürt meselesi: Liberal milliyetçilik?

      25 Haziran 2025

      ABD’nin 21 Haziran saldırısından sonra neler değişti?

      24 Haziran 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      SYKP’li Turgan: Solun örgütsel bir yenilenmeye ihtiyacı var

      11 Haziran 2025

      Josu Urrutikoetxea: Silahlı mücadeleden müzakereye, ETA’dan Kürt mücadelesine

      9 Haziran 2025

      Bırakılan silahların yankıları: PKK ve ETA’nın karşılaştırmalı analizi

      9 Haziran 2025

      Grup Yorum’un notası emperyalizme teslim olmadı

      8 Haziran 2025

      Gölgede kalan mesele: Lozan ve Süryaniler

      31 Mayıs 2025
    • Dosyalar
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Aysel Tuğluk yazdı: Kobanê, AKP’nin en büyük stratejik yenilgisinin adıdır

    Aysel Tuğluk yazdı: Kobanê, AKP’nin en büyük stratejik yenilgisinin adıdır

    Siyasi Haber15 Eylül 2015
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Çözüm sürecinde döndük dolaştık yine silahların bırakılması sorunsalına geldik. AKP yeni bir Habur yasasıyla süreci seçime kadar idare etme arayışında. Ama Kürt meselesinin çözümünü içermeyen her yol haritası çıkmaz sokağa sapabilir.

    I.

    Uzun süren toplantının kısa açıklaması söylediklerinden çok söylemedikleriyle önem kazandı. Hükümet sözcüleri ve cumhurbaşkanı darbe mantığının masaya koyduğu çerçeveyi fazla itiraz etmeden kabul ettiler gibi. Kanımca “darbe dinamiği”son MGK ile yeniden etkin şekilde işlemeye başladı.

    İlk akşamdan itibaren gıdım gıdım “çözüm süreci”ni askıya alma, sonra da sorumluluğu Kürt siyasetine yıkarak bitirme metodunu işletmeye başladılar. Esas olarak bu toplantıda tamamen iflas etmiş dış siyaset, Ortadoğu stratejisi konusunda yeni bazı hatlar benimsendi. Belki fazla speküle edici bulunacak  ama zannımca zaten pek işlemeyen ‘Osmanlıcılık’ mantığı tamamen ortadan kalkacak; bazı yazarların “Kürtlerle birlikte güçlenmek” diye ifadelendirdiği nispeten flu politikalar da tedricen terk edilecek. Yeni dönem esas olarak reaksiyoner bir retorikle yürütülenbekleme, engelleme ve statükoyu korumanın çeşitli yollarını oluşturmak üzerine kurulu milliyetçi bir çerçeve ile kurgulanacak.

    Obama’nın danışmanlarından John Allen’ın önceki hafta söyledikleri haber kanallarında alt yazı olarak geçti sadece. Tevilen  Suriye muhalefetini eğiteceklerini, ancak Esad’a karşı savaşmasını istemediklerini, Esad tarafından da kabul edilecek duruma gelmek için mücadele edip mevzilerini esas olarak IŞİD’e karşı savunacaklarını söylüyordu. Aslında Bay Allen tam da Kobane’nin resmini çiziyordu.

    Son üç yıldır Suriye’de çatışan temel iki çizgi vardı. Bunlardan ilki Emeviye camiinde namaz kılmakta acele ettiği için bütün radikal İslamcıları örgütleyip sevk ve idare eden “stratejik derinlik “hattıydı. Şu an bu çizgi Ortadoğu’da fiilen, resmen ve küresel olarak yenilmiş ve reddedilmiştir. İkinci çizgi ise; demokratik, çoğulcu, tüm tarafların dahil olduğu “kantonlaşmaya” dayalıdemokratik özerklik çözümüdür. Başlangıçta PYD ve bazı Arap aşiretleri tarafından benimsenen bu politika, Kobane direnişiyle küresel gündem haline geldi ve şu anda küresel olarak da kabul görmüş durumda. Hatta İran, Irak dahil bölge güçlerince de benimsenerek adım adım gerçekleşmeye doğru gitmektedir.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan oturup kalkıp “Kobane” diyor. Kobane küçük bir kent olabilir ancak AKP’nin en büyük stratejik yenilgisinin adıdır aynı zamanda.

    Gerçek şu ki, Erdoğan-Davutoğlu çizgisi baştan beri çözüm sürecini araçsallaştırmakla meşguldüler. Hesaplarınca “çözüm süreci” yoluyla Kürt siyasetini Suriye’deki tutumundan vazgeçirmeye ve bu şekilde stratejik yenilgilerini durdurmaya çalıştılar. Başarısızlıkları Ekim başında resmiyet kazandı. Son bir hamleyle Kobane’yi düşürüp zaman kazanmak amaçlandı. Bu arada Türkiye’nin darbe dinamiğiyle yeni bir çerçeve üzerinde uzlaşıldı. Amed sokakları askere terkedilip meclisten olağanüstü hal yasaları geçirilirken, “öldü” haberleriyle Kürtler hem tahrik hem de tehdit ediliyordu. 17-25 aralık davaları da kapatılarak cumhuriyetin kuruluş yıldönümünde “bir daha dönmeyeceğiz”denilen 90’lı yılların yeni versiyonu “kamu düzeninin tesisi” adı altında ilan ediliyordu.

    “Kamu düzeninin tesisi” ifadesinin 12 Eylül’ün  gerekçesi ve hiç bıkmadan tekrarlanan mottosu olduğunu herkes bilir. En uzun MGK toplantısında benimsenen “çözümsüzlük de bir çözümdür”stratejisi temel çatısını “çözüm süreci”nin bitirilmesi ve akabinde darbe dinamiğinin yeniden tesis edilmesi üzerine kurdu. Artık en basit hak talebi bile bu dinamiğin konsolidasyonu için kullanılacak.

    II.

    Gelelim DAİŞ meselesine…

    DAİŞ çetesinin daha uzun zaman buralarda gündem belirleyeceği anlaşılıyor. Medyadaki analizler her zamanki gibi kısmen inkar, kısmen yalan ve kalan iki çeyreği ise, algı yönetimi ve doğru’dan oluşuyor. Son dönemin moda analizi de, radikal dinciliğin kaynağını dış işgal ve müdahalelere dayandırmaktan ibaret. Bu durumda çözümde çok kolay oluyor. Oysa dış işgal ve müdahaleler bu konuda güçlendirici etkenlerdir. Olayın kaynağı“içeride”, buradadır ve oldukça eskidir.

    Türkiye’nin yeni başbakanı ısrarla satır altı çizen üslup ve jestleriyle “siyasetin kapsayıcılığı”nın bu tarz radikal unsurları etkisizleştireceğini anlatıyor. “içimize alıp kendimize benzetelim”hikayesi oldukça eskidir ve daima en az çift taraflıdır. Kimin kime ne kadar benzeyeceği önceden belli değil. Kaldı ki, bütün bu radikal hareketlerin kaynağı tam da içeridedir. Kısıtlı bir tarihsel bakış bile radikal hareketlerin mevcut siyasal kurum ve ilişkilerdeki çözümsüzlük, yozlaşma ve sahteliğe cevap olarak geliştiğini anlayabilir.

    Bu açıdan bakıldığında ‘siyasete dahil etme’ edebiyatı özündesemptomu olduğu şeyi çözüm olarak önermektir. AKP örneğinden hareketle bu siyasete dahil etme/kendine benzetme  modeli başta Kürt meselesi olmak üzere neredeyse her yere çözüm olarak öneriliyor. Çözüm olması bir yana bu tam da sorunun kendisidir. Yolsuzluklar ve siyasi kurumlardaki yozlaşma ve demokrasiyi insanları düzenli aralıklarla sayma düzeyine indirmek tam da Türkiye’yi DAİŞ’in kaymak ülkesi haline getirmiştir. Düşünce ve ifade özgürlüğünün “…seninle gurur duyuyor” holiganizmine indirgendiği bir düzeyde yarın için radikal dinciliğin Türkiye’nin ciddi iç meselesi olacağını söylemek büyük bir kehanet olmasa gerek.

    Yarım yüzyıl boyunca bütün Müslüman nüfusu yoğun ülkeler içerideki siyasal tükenmişlik ve yozlaşmadan türeyen radikal unsurları reel sosyalizm karşıtı bir ihraç unsuru olarak  Amerika aracılığıyla kullandılar. Son çeyrek yüzyıldır da bölgesel politikalar için aynı şekilde kullanılmaktadır. Buna “medeniyetler çatışması”projesi de düpedüz körük sağlamıştır. 90’lı yılların başından itibaren medeniyetler çatışması bir çerçeve olarak kullanıldı.  Bu çerçevede neo-liberalizmle tam uzlaşma içindeki AKP benzeri unsurlar allanıp pullanarak piyasaya sunuldu. Bu modeldeki yozlaşma ve iflas çok erken ortaya çıktı. Buna alternatif olabilecek sol-demokratik unsurların konjonktürel zayıflığı ve teorik-stratejik krizin zirvede olduğu dönemde radikalizm, eskinin bugün icat edilmiş dili, kıyafetleri ve yöntemleri ile piyasaya çıktı.

    Bu anlamda teorik olarak DAİŞ, AKP’nin iflasının ürünüdür. Pratik olarak ise, onların son 12 yılda siyasetine dahil ettiği kadroların bölgesel politikalar dahilinde ihracıdır. O bakımdan artık ziyadesiyle malum olan bazı hususları yüksek sesle ilan etmek gerekiyor:

    I-DAİŞ, bir yanıyla Ortadoğu’daki devletlerin çürümüşlüğünün semptomu iken, diğer yandan aynı devletlerin sorunları çevreye ihraç etmelerinin de bir yoludur.

    II-2000’li yıllarla birlikte Ortadoğu’daki merkezi etkisi gün geçtikçe artan Kürt siyasal hareketi daima bu ihracın en temel hedefi olmuştur. Katliamları binleri bulan Hizbullah, el-Ensar ve şimdi de DAİŞ.

    III-Bunun esas nedeni de bütün baskılara rağmen seküler, demokratik-sol seçeneğin Kürtlerde güçlü şekilde kök salmasıdır. Bir nevi kovmak için her türlü vahşeti sergiledikleri hayaletleri daha güçlü geri dönmüştür.

    IV-Son sahnede ise, DAİŞ şahsında faşizm sahaya sürülmüştür.

    V-Davutoğlu’nun “Sünni gençlerin öfkesi” cümlesini “bizim çocukların yaramazlığı” olarak okumak gerekiyor.

    AKP’ye, DAİŞ’e ve her türlü komploya karşı çözüm sürecinde ısrarlı olmak büyük önem taşıyor.  Ama bu elbette ki yetmez. Çözüm süreci Türkiye için tam bir demokratikleşme haritasıyla bütünleştirilip kamuoyuna ilan edilerek Türkiye’nin 5. Darbe dinamiğini inşa eden AKP ile uzun bir siyasal mücadeleye göre gelecek kurgulanmalıdır…

    aysel tuğluk

     

     

    (T24 – 19 Kasım 2014 – Aysel Tuğluk)

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    “İstanbul’da faşizm varsa…”

    26 Haziran 2025

    Savunma mı, savaş mı: NATO’nun yüzde 5 kararı ne anlama geliyor?

    26 Haziran 2025

    Bellekteki Sessizlik: 1934 Trakya Pogromu

    25 Haziran 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Coşkun Özdemir

    İsrail’in nükleer politikası ve stratejik silah sistemleri 

    Coşkun Özdemir

    Kuyu tipi hapishaneler: Faşizmin tecrit politikaları ve devrimci tutsakların direnişi

    Mehmet Murat Yıldırım

    Özdağ serbest, ‘Barış’ tutsak!

    Zeynel A. Göçer

    Bir Banka, Bir Saat, Bir Yalnızlık: isviçre

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Ertuğrul Kürkçü

    “İstanbul’da faşizm varsa…”

    Evren Balta

    Savunma mı, savaş mı: NATO’nun yüzde 5 kararı ne anlama geliyor?

    Özgür Kaymak

    Bellekteki Sessizlik: 1934 Trakya Pogromu

    Cuma Çiçek

    İmamoğlu ve Kürt meselesi: Liberal milliyetçilik?

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    İşçiler ne yapsın?

    11 Haziran 2025

    Grev okulundan dersler

    10 Haziran 2025

    İzBB grevinin hatırlattıkları…

    7 Haziran 2025
    KADIN

    Patriarkayı yık

    22 Haziran 2025

    Kadının İnsan Hakları Derneği, İstanbul Sözleşmesi’ni AİHM’e taşıdı

    3 Mayıs 2025

    DEM Parti Kadın Meclisi’nden Saadet Partisi’ne ziyaret

    14 Mart 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.