ATİF yayımladığı bildiride, mücadelenin gelişimi sürecinde sürekli mevcut yasaların değiştirilerek, saldırgan hale getirildiği belirtildi.
ATİF (Almanya Türkiyeli İşçiler Federasyonu), yayımladığı bildiride, mücadelenin gelişimi sürecinde sürekli mevcut yasaların değiştirilerek, saldırgan hale getirildiği belirtilerek, “11 Eylül saldırısından sonra neredeyse bütün dünyada ‘terörle mücadele’ adı altında, halkın meşru mücadelesi terörize edildi. Avrupa’da da aynı şekilde bir çok ülkede ‘terörle mücadele’ kapsamında mevcut yasalar değiştirilip, halkın demokratik hak ve özgürlükleri gasp edildi. Almanya’da bu saldırı paketlerini hayata geçiren ülkelerdendir” dendi.
Açıklamada, özetle şu ifadeler yer aldı:
“11 Eylül’den sonra anayasanın 129. Bendi değiştirilerek, devrimci, ilericiler üzerinde bir saldırganlık politikası güdüldü. Özellikle 129. Maddeye eklenen a ve b şıklarıyla birlikte; Almanya’nın içinde ve dışında yapılan eylemler ve etkinlikler ‘terör’ kapsamında ele alınmaktadır.
Almanya’nın bu saldırganlık politikası 11 Eylül öncesine dayanmaktadır. 1990’larda Türkiye ve Kürdistan coğrafyasında gelişen mücadeleyle beraber, Almanya’da da dayanışma eylemleri ile geliştirilen katliamlara karşı kamuoyu oluşturma çalışmaları da yoğunluk kazandı. Bir çok bölgede devasa eylemlerin gelişmesi, Alman devletin Türk devleti ile olan ilişkilerinden dolayı rahatsız etti. Bundan dolayı da bilinçli geliştirilen provokasyonlar bahane edilerek 26 Kasım 1993’de PKK yasaklandı. Ardından farklı bir çok örgüt yasaklandı. 11 Eylül ile beraber mevcut değişikliklerle anayasanın 129 a-b maddesinin içeriği daha da saldırganlaştırıldı.
Aynı içerikle 2007 yılında federasyonumuza bağlı dernekler ve bazı üyelerimizin evleri basılıp aramalar yapıldı. Üzerinde yıllar geçmesine rağmen hukuk ihlalleri yapılarak, halen bu üyelerimizin dosyaları kapatılmamaktadır. Basına süsleyerek verdikleri ‘operasyon’ haberleri ellerinde patladı ve iddia ettikleri hiç bir şeyi ispatlayamadılar. Fakat bunu bir baskı aracı olarak kullanarak, üyelerimiz üzerinde sindirme yaratmaya çalışmaktadırlar.
Baskıya, sömürüye, katliamlara karşı mücadele meşrudur ve yasaklanamaz. Kürt ulusunun kendi kader tahin hakkı meşrudur, Kürt halkının bugüne kadar demokratik hakları için verdikleri mücadele meşrudur, yasaklanamaz ve engellenemez. Ulusal, sosyal kurtuluş mücadelesi veren örgütlerin mücadelesi meşrudur ve yasaklanamaz. Emperyalizme, faşizme ve her türden gericiliğe karşı verilen mücadele meşrudur ve engellenemez.”
Hüseyin ŞENOL (Almanya)