“Reform UK” (RU) adlı bir faşist parti, yerel seçimlerde çok başarılı oldu, Runcorn ve Helsby’deki milletvekilliği ara seçimlerini kazanarak Muhafazakârları geride bıraktı; İşçi Partisi’nin geleneksel kalelerinde güçlü bir varlık gösterdi. Şimdi, İngiltere’de yaklaşık yüz yıldır süren iki parti egemenliğine dayanan siyasi yapı sarsılıyor. “Süreç olarak faşizm”, Almanya’dan sonra İngiltere’de de hızlanıyor.
Yapı sarsılıyor
İşçi Partisi, son seçimlerde 14 bin oy farkıyla kazandığı Runcorn’u bu ara seçimlerde, çok az farkla RU’ya kaptırdı. Belediye meclisi üyeliği ve belediye başkanlığı kazanımları, sırasıyla RU (64 /10); Muhafazakâr Parti (-635/-15); İşçi Partisi (-198/-1) Liberal Parti (146 /3); Yeşiller (41/0). RU’nun ülke genelindeki oyu yaklaşık yüzde 12’ye ulaştı. Muhafazakar Parti, hezimete uğrayarak 3. sıraya düştü.
RU’nun bu çıkışı, geleneksel olarak İşçi Partisi’ne oy veren işçi sınıfı bölgelerinde (“kırmızı duvar”), Brexit’ten bu yana ciddi bir siyasal yeniden yapılanmanın yaşandığını kanıtlıyordu. Bu tablo, özellikle Brexit’in mimarı Nigel Farage liderliğinde yeni bir enerji kazanan RU’nun performansı, seçmenin bir süredir mevcut merkez partilerinden uzaklaşarak yeni arayışlara yöneldiğini gösteriyordu.
RU’nun yükselişi, İşçi Partisi için ciddi bir ideolojik sınav oluyor. İP, bir yandan göçmen dostu ve çok kültürlü bir İngiltere idealini ve büyük sermayenin çıkarlarını savunmaya çalışıyor; diğer yandan sendikaların geleneksel desteğini korumaya, beyaz işçi sınıfı seçmeninin “göç”, “toplumsal güvenlik” ve “ulusal kimlik” gibi sağ söylemlerle biçimlenen kaygılarına cevap vermeye çalışıyor. İP’nin, ağırlıklı olarak eğitimli, beyaz yakalı ve büyük kentli tabanının yüzde 40’ı göçün ülkeye katkı sağladığını düşünürken, partiden kopan, çoğu işçi sınıfı kökenli seçmenlerin yüzde 55’i göçün “çok fazla” olduğuna inanıyor. İşçi Partisi bu ikilemi ne ideolojik ne de politik olarak aşabiliyor.
Reform UK’nin söylemi, “süreç olarak faşizm” tanımındaki birçok unsuru taşıyor: Elit karşıtlığı: “Londra’daki liberaller”, “BBC’yi kontrol eden solcular” ; göçmen düşmanlığı: “Beyaz İngiliz halkı yabancılarla değiştiriliyor” ; kurumsal güvensizlik: “Mahkemeler, medya, üniversiteler, genel olarak eğitim sistemi solcu (Woke) ” ; heteroseksüel/homofobik: cinsel kimlikler bulanıklaştırılıyor (trans bireyler tartışması); tek kimlik vurgusu: “Bu ülke yalnızca İngiliz halkına aittir.”
Bu tür söylemler, faşist eğilimleri besleyen kültürel kutuplaşmayı derinleştiriyor, liberal demokrasinin içini boşaltıyor. RU, sıradan bir parti olarak değil; sistem içi bir aşındırıcı olarak gelişiyor.
Ne yapmalı?
İşçi Partisi bugün ya sağ söylemlere yaklaşarak Reform UK’den oy “çalmaya” çalışacak: Bu yol partinin sol kimliğini, toplumsal temsil iddiasını ve tarihi misyonunu daha da zayıflatır. Ya da refah devleti, toplumsal eşitlik, sosyal konut, kamusal hizmetler ve kapsayıcı göç politikaları temelinde, net ve ilkeli bir sosyal demokrat çizgiye dönecek. Yeniden inşa edilmiş, berrak biçimde tanımlanmış bir sol çizgi, hem RU’ya karşı bir direnç oluşturabilir hem de genç seçmenlere umut sunabilir. Ancak İşçi Partisi, Corbyn – McDonald’ın işçi sınıfı merkezli sosyal demokrat çizgisini tasfiye eden Keir Starmer liderliğinde ilk seçeneğe yönelecek gibi görünüyor.
İP’nin ikircikli duruşuna karşı, daha net bir sol alternatifin ortaya çıkması olasılığı da hiç yok değil. Sosyalist gruplar, Sosyalist İşçi Partisi, Momentum hareketi, bazı sendika liderlikleri ve çevreci koalisyonlar bu yönde bir olasılık sunuyor. Bir tür “Britanya Syriza’sı” ya da “Podemos’u” mu olur, yoksa daha radikal ve işçi sınıfı merkezli başka bir şey mi olur bilinmez ama “süreç olarak faşizmin” devlete erişmesini önleyebilmek için solda oluşmuş ideolojik-siyasi belirsizliğin gelecek seçimlerde, bir biçimde aşılması gerekiyor.
AfD gibi Reform UK de liberal demokrasinin ürünüdür. Kapitalizmin yapısal krizinin içinde ya liberal demokrasiye karşı gerçek bir toplumcu, ekolojik demokratik bir seçenek yeniden yaratılacak ya da “süreç olarak faşizm” canavarı, toplumun dokusunu kemirmeye devam edecek. Seçim kazanmak artık yeterli değil! “Geleceği hangi siyaset biçimi belirleyecek” sorusuyla karşı karşıyayız.