Ölüm, böbürlenme; kimileri seni kudretli ve ürkütücü addetse bile,
Öyle değilsin. (John Donne, 10. Sone, Ölüm, böbürlenme)
Bolu Kartalkaya’da 78 kişinin ölümü ve 51 kişinin yaralanmasına yol açan Grand Otel yangını haberini okuduğumdan bu yana John Donne’nin bu şiiri aklımdan çıkmıyor.
Ölüm, bu topraklarda böbürlenebilir zira kudretli. Kudreti, insan yaşamının alınacak tedbirlerden ucuz olmasından kaynaklanıyor. Ölüm, bu topraklarda böbürlenebilir zira her birimiz ürkütücülüğünü hissediyoruz. Ürkütücülüğü, alınmayan tedbirlerden kaynaklı.
Kapitalizmin kâr hırsıyla değil de insan hakları ve işçi sağlığı güvenliği perspektifiyle denetimler gerçekleştirilseydi bu ölümler önlenebilirdi. Uzmanlara göre, otel işletmesi yaklaşık 1 milyon TL bütçe ayırmış olsaydı, yangın faciasının acı sonuçlarını azaltabilecek yangın tüpü, alarm sistemi, yağmurlama sistemi gibi önlemler alınmış olacaktı. Ancak otelin elde ettiği gelirden bu bütçeyi ayırmamasının temel nedeni, kâr hırsı ve insan yaşamını hiçe saymasıdır. Ayrıca, ortaya çıktığı üzere, güvenlik tedbirlerine yönelik denetimlerin yetersiz ve etkisiz olması da bir diğer önemli faktör olarak karşımıza çıkıyor.
Esasen, bu yangın konaklama ve eğlence sektöründeki maalesef ölümlü tek vaka değil. İşçi Sağlığı ve Güvenliği (İSİG) Meclisi verilerine göre, 2024’te konaklama ve eğlence sektöründe toplam 123 işçi yaşamını yitirdi. İSİG Meclisi raporuna göre, eğlence ve konaklama sektörü, işçi cinayetlerinin en fazla yaşandığı üçüncü işkolu konumunda. Gerekli önlemler alınsaydı ölümler ve yaralanmalar önlenebilir ya da en azından yaşadığımız trajedi bu ölçekte olmazdı. Denetimlerin alınması, mikro düzeyde otelin işletilmesi ve otelin azami düzeyde sürekli incelenmesiyle birlikte, makro düzeyde kamu idaresinin insan hakları temelli bir yaklaşımı benimsemesi ile mümkündür.
Maalesef ölüm sadece otelde değil
Kartalkaya’daki yangından bir gün önce, Kurye Hakları Derneği’nin yayınladığı Moto Kurye Ölümleri Raporu – 2024, bu işkolunda ölümün ne yazık ki yaygın olduğunu ortaya koyuyor. Raporun tanıtım yazısında, dernek en az 63 kuryenin çalışırken yaşamını yitirdiğini belirtiyor. Yazıda, en az ifadesinin altını çiziyor, çünkü 63, tespit edilebilen ölüm sayısı. Ayrıca rapor, kurye ölümlerine ilgili resmi istatistiklerin bulunmadığına da dikkat çekiyor.
Yaşamını yitiren moto kuryelerin yaklaşık %10’u 16-18 yaş arasında yani çocuk. Diğer %10’luk kesimin yaş aralığı 51-64. Çalışma koşulları ne çocuklar için ne ileri yaştaki yurttaşlar için güvenli. %80’inin 19-50 yaş aralığında olduğu moto kuryelerin ekmek parası kazanırken her an ölümle burun buruna olduğunu gösteriyor. Gerekli yasal düzenlemelerle (örneğin, moto kuryeliğin “Çok Tehlikeli Meslekler Statüsü”ne alınması veya “Mesleki Yeterlilik Belgesi”nin zorunlu hale getirilmesi gibi) ve alınacak tedbirlerle önlenebilecekken, insanların ekmeğini kazanırken hayatını kaybetmesi asla kabul edilemez.
Moto kurye ölümleri salt trafik kazası değildir
Basında veya sosyal medyada kimi zaman bireysel hatalarıyla karıştıkları trafik kazası gibi sunulan moto kurye ölümleri esasen insan onuruna yakışır çalışma koşulları ile doğrudan ilgilidir.
İşçi sağlığı ve güvenliğini doğrudan ilgilendiren uzun çalışma saatleri, zorlu hava koşullarında çalışma veya kuryelerin bu koşullarda çalışmaya zorlanması kazalara yol açan nedenler arasında yer alıyor.
Benzer şekilde, sektördeki sömürü koşulları, paket başı ödeme ve hız temelli prim sistemi, düşük ücretler ile denetim etkili bir biçimde gerçekleştirilmemesi de moto kurye ölümlerinde bireysel hataların ötesinde yapısal bir dizi probleme işaret ediyor.
Çalışırken ölmek
İSİG Meclisi’nin13 Ocak’ta yayınladığı 2024 verilerine göre,1897 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.
Bu raporun tanıtım yazısı ile Kurye Hakları Derneği raporunun tanıtım yazısındaki ortak ifade “en az.” Esasen, “en az” olması gereken ölümlerin tespit edilmesi oranı değil bu ölümlerdir.
Diğer yandan, işçi cinayetlerinin en fazla yaşandığı iş kolları olarak inşaat, taşımacılık, tarım ve konaklama olarak tespit ediliyor.
Önlenebilir ölümler
Kader, şans, krallar ve çaresizler adamların kölesisin,
Zehir, savaş ve hastalıklar ile iş görürsün.
John Donne 10. Sonesi’nde herkese korku salan ölümün, her daim bir gerekçeye ihtiyaç duyduğuna işaret ediyor. Doğal ve kaçınılmaz ölümler bir yana, tedbirsizlik veya denetimsizlik sonucu yaşanan ölümler, başta yaşam hakkı ihlali olmak üzere bir dizi başka ihlale yol açıyor. Günümüzün kâr hırsı güden kapitalistleri, geçmişte ölümü köle kılan kralları veya çaresiz adamlarıdır. Zehir, savaş ve hastalıklar ise alınmayan tedbirlerin günümüzdeki insan onuruna yakışmayan çalışma koşullarıdır.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 23. Maddesi çalışma hakkına ilişkin. Bildirge herkesin çalışma hakkı olduğunu ve işini özgürce seçebileceğini, elverişli koşullarda çalışması ve insan onuruna yakışır bir ücret alması gerektiğini belirtiyor. Bunların gerçekleştirilmesi için çalışma yaşamının bir bütün olarak insan hakları temelinde düzenlenmesi gerekiyor.