Gazeteciler Mehmet Altan ve Şahin Alpay hakkında Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından verilen ‘hak ihlali’ kararına rağmen yerel mahkemelerin tutukluluğun devamına hükmetmesi sonrası gözler AİHM’e çevrilmişti. Şahin Alpay hakkında AYM’nin ikinci kez hak ihlali kararıyla Alpay, ev hapsi şartıyla tahliye edilmişti.
Artı Gerçek’ten Fatma Yörür’ün haberine göre, AİHM Mehmet Altan ve Şahin Alpay kararını bugün açıkladı ve Anayasa Mahkemesi kararında olduğu gibi ‘hak ihlali’ne hükmetti. Mahkeme ‘kişi özgürlüğü ve güvenliği’ noktasında ihlale ve ‘ifade özgürlüğü hakkı ihlaline’ karar verdi.
AİHM’nin yargılamada hak ihlali yapıldığı kararına karşı şimdi Türkiye’nin nasıl tavır alacağı merak konusu.
Mehmet Altan 12 Ocak 2017, Şahin Alpay ise 28 Şubat 2017’de Avukat Veysel Ok vasıtasıyla Avrupa Konseyi organı olan AİHM'ne başvurmuş ve haklarındaki suçlamalarla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) "özgürlük ve güvenlik hakkı”yla ilgili 5'inci ve “ifade özgürlüğü”yle ilgili 10’uncu maddelerinin ihlal edildiğini savunmuşlardı. Başvuruda yer alan bir diğer madde “tutuklamanın haksızlığı ve kötü muamele” oldu.
AİHM bu iki başvuruyu 13 Haziran 2017 tarihinde Türkiye hükümetine bildirmiş ve davacıların “iç hukuk yollarını tüketip tüketmediklerini” sormuştu. Hükümet, AİHM’ye gönderdiği yanıtta davacıların AYM önündeki başvurularının incelenmekte olduğu ve bu inceleme sonuçlanmadan AİHM’nin karar vermemesi gerektiğini savunmuştu.
AİHM’e göre Altan ve Alpay’ın gözaltı, tutukluluk ve dava süreçlerinde Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) kişisel özgürlük ve güvenlik hakkını garanti altına alan 5. Maddesi, ifade özgürlüğünü koruyan 10. Maddesinde “açıkça ihlal” olduğuna hükmetti.
AİHM, AYM kararı sonrası gazetecilerle ilgili şikâyetleri hızlandırılmış prosedürle ele alacağını duyurmuştu. AİHM yargıçları, AYM’nin gerekçeli kararını görmek isterken, Mehmet Altan’ın ağırlaştırılmış müebbet kararıyla, bu karara avukatlarca yapılan itirazları ve sonuçlarını da beklemeden karar aldı. Ancak kararın açıklanması günler sonra oldu.
AİHM: ‘Tutuklama hukuki mi politik mi?’
AİHM, Türkiye Hükümeti’ne ayrıca, AİHS 18’inci maddede yer alan “tutuklamanın hukuki mi politik mi?” olduğu sorusunu yöneltti. Mahkeme, kişi güvenlik ve özgürlüklerinin ve ifade özgürlüklerinin ihlal edilip edilmediğini de soru olarak Türkiye’ye iletti.
Dava kapsamında AİHM başvurusunu yapan Avukat Veysel Ok, Artı Gerçek için yaptığı açıklamada, AİHM tarihinde 18. Madde kapsamında bir karar alınmadığını belirtti. “Mahkeme ‘kişi özgürlüğü ve güvenliği’ noktasında ihlale ve ‘ifade özgürlüğü hakkı ihlaline’ karar verdi” diyen Ok:
“Bu karar AYM kararını tekrar ediyor” diyerek, AİHM’nin delillerin hukuki olmadığına hükmettiğini ve üstelik AYM kararına rağmen ihlalin giderilmediği için Türkiye hükümetine bildirim yapılmasına karar verildiğini belirtti.
“Bu da derhal tahliye anlamına geliyor” diyen Ok, “Bu karar AİHM açısından sık görülen bir karar değil. Benim kanaatim Türkiye bu karara uyacaktır.” ifadesini kullandı.
AYM kararına uymayan Türkiye, AİHM kararına uyacak mı?
Bu soruyu yönelttiğimiz Avukat Veysel Ok, “AYM’den farklı olarak AİHM kararına uymamanın yaptırımı var. Türkiye’de AYM noktasında sorun, AYM kararlarına uymamanın bir yaptırımı yok ancak AİHM kararlarına uymamanın yaptırımları ağır. Bu kararlara uymamak yaptırımlara tabi ve bu Avrupa Konseyi’nden ihraca kadar gidebilen bir süreç” dedi.
Türkiye’nin Avrupa Konseyi kurucu üyesi olduğunu hatırlatan Ok, “ Azerbaycan daha önce AİHM içtihatlarına uymadı ve hakkında şu an bir süreç işliyor.” dedi.
‘AİHM kararı ‘derhal beraat’ anlamına geliyor’
Ahmet Altan’ın avukatı Ergin Cinmen kararı Artı Gerçek için değerlendirdi. Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargı yetkisini tanıyan bir ülke olarak, bu karara uymakla yükümlü olduğunu belirten Cinmen, bu kararın derhal tahliye anlamına geldiğini belirtti ve bunun yargı eliyle yapılmasını beklediğini söyledi. AYM kararına uymama pratiğini hatırlattığımız Avukat Cinmen “Devlet aklı bunu çözmek mecburiyetinde” diyerek uluslararası ilişkilerin önemine dikkat çekti.
Cinmen, AİHM’nin 10 kişilik pilot uygulamayla Türkiye’den gelen basın davalarını ele aldığını hatırlatarak, kararın emsal karar olacağının da altını çizdi.
AİHM kararı, Altan’lar hakkındaki kararın gerekçesi yazılmadan alınmış olması nedeniyle sorumlu mahkemeye gidecek, gerekçe yazılmış olsaydı kararın muhatabı istinaf mahkemesi olacaktı. Bu noktada Adalet Bakanlığı’nın sorumlu mahkemeye kararın gereğini yapması hususunu bildirmesi bekleniyor.
AİHM ve Türkiye arasında dosyalar açısından son dönem
AİHM, ülkelerde iç hukuk yolları tükenmeden başvuru kabul etmiyor. AYM’yi bireysel başvurular için “iç hukuk yolu” olarak tanıyan mahkeme bu nedenle 15 Temmuz sonrası kendisine başvuran binlerce kişinin şikayetini “AYM süreci tamamlanmadığı” gerekçesiyle geri çevirmişti.
AK Parti hükümeti AİHM’ye gönderdiği son raporda, 15 Temmuz 2016 ile 9 Ekim 2017 tarihleri arasında AYM’ye 103 bin 469 bireysel başvuru yapıldığı bilgisi paylaşılmış ve AYM’nin "etkin iç hukuk mekanizması” olduğunu savunmuştu. Bu durum AİHM’de birikecek dosya sayının önüne geçmesi açısından önem arz ediyordu.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, uluslararası bir teşkilat olan Avrupa Konseyi'ne bağlı olarak 1959 yılında kurulmuş uluslararası bir mahkemedir. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek protokollerle güvence altına alınmış olan temel hakların çiğnenmesi durumunda bireylerin, birey gruplarının, tüzel kişiliklerin ve diğer devletlerin, belirli usulî kurallar dahilinde başvurabileceği bir yargı merciidir. 47 Avrupa Konseyi üyesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yargı yetkisini tanımaktadır. Mahkeme, Fransa'nın Strazburg şehrinde bulunmaktadır.
Türkiye Avrupa Konseyi’nin kurucu ülkeleri arasında sayılırken, AİHM zorunlu yargı yetkisini 1990 yılında kabul etmiştir. AİHS denetim sürecine bireysel başvuru hakkı ise bundan 3 yıl önce 1987’de kabul edilmiştir.