Ertuğrul Günay: “Erdoğan’ın adaylık açıklamasını bir tehlike işareti olarak aldım ben. ‘Türkiye’nin şartları elverişli değil’ diyerek seçimi erteleyebilir. Ama bir de bu derin devlet çevresi var. Bu çevrelerin de ‘Erdoğan gidiyor bakalım kim gelecek’ diye elleri bağlı beklediklerini sanmıyorum.”
Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’la Kronos’tan Mehmet Şahin konuştu. Röportajı kısaltarak yayımlıyoruz.
‘Türkiye’de seçim şartları yok’ diyerek seçimi erteleyebilir
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adaylık açıklaması sizin zihninizde, hukuki olarak bir soru işareti doğurdu mu? Nasıl değerlendiriyorsunuz adaylığını Erdoğan’ın?
Sayın Erdoğan, bir erken seçimde aday olabilir. Anayasanın 116.maddesi süre dolmadan yani ikinci dönem süresi dolmadan Meclis erken seçim kararı verirse, Cumhurbaşkanı yeniden aday olabileceğini ön görüyor. Zaten 2017’de değişen bu madde, Sayın Erdoğan’ın üçüncü kez aday olma ihtimali gözetilerek yapıldı ama erken seçim olmaz da hazirana kalırsa Anayasa hükmü açıktır. Bir miktar hukuk bilgisi olan herkes bu konuda mutabık. Anayasa hocaları da mutabık tabii ki. Aday olamaz. Bu Anayasa’ya göre, bu sisteme göre iki kez halk oyuyla seçildiği için üçüncü kez aday olamaz. Şimdi ben Sayın Erdoğan’ın aday olacağım demesini, bir erken seçim işareti olarak aldım. Haziran’da aday olabileceği konusunda bir tevatür var. Ama başka bir tehlikenin de işareti olarak aldım. Seçimi ertelemek de söz konusu olabilir. Haziran derken aslında, ‘Evet ben adaydım ama Türkiye’nin şartları seçim olmasına elverişli değildir.’ deyip bir kozu da şimdiden eline alıyor. Yani Türkiye’nin önü oldukça büyük soru işaretleriyle dolu ama özetlemek için söyleyeyim. Erken seçim olmazsa Anayasa’ya göre adaylığı söz konusu değil.
Seçim erteleme kararı alınırsa da Erdoğan tekrar aday olamaz
Suriye’ye olası bir askeri operasyon ya da ekonomik bir olağanüstü hal ilanı nedeniyle seçim ertelendiği takdirde hukuken adaylığının önünde bir sorun kalıyor mu Erdoğan’ın?
Seçim ertelenirse yine aday olamaz tabii. 2023’ün Haziranı’nda bitmesi gereken süresini uzatma şansına sahip olabilir. 2023’ün sonunu mu bulur, 2024’ü mü bulur bilmiyorum. Çünkü erken seçim olması için Meclis’in beşte üç çoğunlukla karar alması gerekiyor. İki tarafın da şu anda bu çoğunluğu yok. O yüzden taraflardan birisi erken seçim talebini Meclis’e getirirse, seçim tarihi konusunda diğer tarafın da takvim konusunda pazarlık etme şansı var. Ama seçimin ertelenmesi, savaş hali, olağan üstü bir durumun vuku bulması hali burada özel bir çoğunluk öngörmemiş Anayasa. Meclis çoğunluğu erteleme kararı olabilir. Şimdi Türkiye, 2011 yılından bu yana bu Suriye meselesi ile uğraşıyor. Suriye’de de kendimize göre bir hattı çizmiş vaziyetteyiz şu anda. Biz orada bedel ödüyoruz tabii. Ekonomik, siyasal, sosyal bedeller ödüyoruz. Bugünlerde bakın Türkiye, eskilerin deyimiyle seçim sathımailine girdi. Bu hazirandan öbür hazirana kadar önünde sonunda seçim olması gerekiyor Anayasa’ya göre. Garip bir biçimde Suriye meselesi köpürtülüyor. 40 yıldan beri duyduğumuz işte, ‘Biz teröre izin vermeyeceğiz, kökünü kazıyacağız.’ falan gibi söylemler yeni baştan hortladı. Yeni bir şey halbuki ortada. Suriye’nin kuzeyinde yeni bir gelişme yok ama Türkiye bu konuyu köpürtmeye başladı.
YSK’nin ‘aday olabilir’ demesi yargılanmayı göze aldıklarını gösterir
Yüksek Seçim Kurulu’nun bu koşullarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adaylık başvurusunu reddetme ihtimali var mı sizce?
Ben bir hukukçu olarak hiçbir zaman bir yüksek yargı konusunda, seçim kurulu da öyle, böyle anayasal suç işleyebileceği konusunda bir kanaat belirtmem. Ben olması gerekeni söylerim bir hukukçu olarak. Çünkü bu bir anayasal suçtur. Anayasa çok açıkken ve Yüksek Seçim Kurulu Cumhurbaşkanı’nın Haziran 2023’te tekrar aday olacağına karar verirse bu anayasa hükmünü açıkça çiğnemektir. Hani ayarını bozduğunuz kantar bir gün gelir sizi tartar diye bir söz vardır. Bu ülkede 12 Eylül darbecileri bile bir vadede yargılandı. Herkesin bunu bilmesi gerekir ama Yüksek Seçim Kurulu böyle bir karar verebilir mi? Evet bütün bu riskleri göze alarak böyle bir karar verirse, ileride bir yargılanma ihtimalini de göze almışlar demektir.
Bir de derin devlet var, ‘acaba ne olacak’ diye beklemez onlar
Kim onlar?
Türkiye’nin son beş on yılında, Türkiye’nin bütün kaynaklarını, hani beşli altılı bir takım nitelemelerle tarif edilen, toplumun sırtından haksız bir şekilde zenginleşen bir lobi var. Bir müteahhitler dünyası var. Onlar kendilerinin dilinden anlayacak birinin olmasını isterler. İki, 2015’ten bu yana Türkiye, tıpkı 1995’lerde olduğu gibi, çok karanlık ve kirli işlere bulaştı. 2015-2016-2017, 2015 Haziran Kasım seçimlerinden başlayarak bu devam ediyor. Bir de bu derin devlet çevresi var. Onlar da gelen kişi bir ölçüde yaptıklarının devlet için, millet için vazgeçilmez olduğu konusunda aynı dili konuşabilecekleri, aynı dünyayı geçmişte de olsa paylaştıkları birileri olsun isterler. Bu çevrelerin ben, yani Erdoğan gidiyor bakalım kim gelecek diye elleri bağlı beklediklerini sanmıyorum. Kamuoyunu yönlendirme konusunda sizden benden daha etkili olduklarını ve daha gayretli olduklarını düşünüyorum. 40 yıllık siyaset pratiği böyle düşünmemi öğretiyor ve dayatıyor. Ama bir daha söylüyorum. Benim gördüğüm bu sorunu, bu sıkıntıyı, bu tehlikeyi benim kadar görebilecek ‘Altılı masa’da, kıdemli, bilgili birikimli siyaset insanları da var. Bu dayatmaları ve bu bir takım lobi faaliyetlerini, bir takım o olmuyorsa bile yakın biri olsun gayretlerini onlar da sanıyorum ölçüp biçecekler, değerlendireceklerdir. Siyaset karar verecek bence. Belli çıkar çevreleri, belli çıkar lobilerinin dayattıkları aşılabilmeli siyaset tarafından. Çünkü Türkiye’nin o çevrenin çıkarlarını kollamanın ötesinde, bütün toplumun çıkarlarını korumak ve demokratik hukuk devletini yeniden oluşturma, adalet üzerinden bir sistem kurma konusunda hepsinden daha acil, vazgeçilmez sorunları var.
Erdoğan’ın eğitimi belki muhasebeci olmasına yeter ama…
Normal şartlarda muhalefetin getireceği değişiklikler beklenir ama iktidar taraftarları ‘Yaparsa yine Reis yapar’ düşüncesindeler. Siz ne diyorsunuz bu konuda?
O iktidar bitti bence. 2002-2007-2009-2011 zorlamayla düşe kalka 2015 falan oralarda bir şeyler yapıldı ama artık yapacağı bir şey yok. Bakın Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanı olduğunda Türkiye’nin ekonomik tablosu da sosyal tablosunda siyasal tablosu da bugünkünden daha iyiydi. Sayın Erdoğan’ın vaatlerine kimse inanmıyor. Bir şey yapabilme takati, gücü, iddiası, birikimi kalmadı. Biliyorsunuz ‘Ekonomistim ben.’ diyordu. İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi’ni bitirmek muhasebeci olmanıza yeter ama ekonomist olmak bilimsel bir bilgi gerektirir. İnadı var ama bir kendini beğenmişliği ve inadı var.