New York Times gazetesi “Milyonlarca Türk, sürgünde olan hükümlü bir organize suç örgütü liderinin iddialarını dinlemek için YouTube’a dikkat kesildi.” diyerek Sedat Peker’in açıklamalarını haberleştirdi.
Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) yayımlanan The New York Times’da yer alan “Organize suç patronunun iddiaları Türk hükümetini sarsıyor” (Claims From an Organized Crime Boss Rock Turkey’s Government) başlıklı haberde hükümetin bulanık bir yolsuzluk skandalıyla karşı karşıya olduğunu yazdı.
Gazetenin İstanbul şefi Carlotte Gall tarafından kaleme alınan makalede “Ciddi bir ekonomik kriz ve artan koronavirüs enfeksiyonlarının ortasında kamuoyu yoklamalarında oy oranı kayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan son dönemde hiç olmadığı kadar sıkışmış durumda” ifadeleri yeraldı.
Peker’in Youtube’dan yayınladığı videoları yazan New York Times gazetesinde, “İsrail’in Gazze’yi bombalaması televizyon ekranlarını doldururken milyonlarca Türk, sürgünde olan hükümlü bir organize suç örgütü liderinin iddialarını dinlemek için YouTube’a dikkat kesildi” denildi. Carlotta Gall imzalı haberde Peker’in, “tecavüz, uyuşturucu ticareti ve şüpheli ölüm suçlamalarıyla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yakın yetkilileri hedef aldığı” belirtildi.
“Peker’in ana hedefi Soylu oldu”
Peker’in, Erdoğan’a yönelik doğrudan suçlamalardan kaçındığı ancak iddia ve açıklamalarının “zarar verici” olduğu aktarıldı. Haberde, “Peker ilk olarak, Erdoğan’ın damadı ve eski bakan Berat Albayrak’ın merkezinde olduğu Pelikan adıyla bilinen grubu, daha sonra da gözden düşmüş eski içişleri bakanı Mehmet Ağar’ı hedef aldı. Ancak kısa süre sonra Peker’in ana hedefi, güçlü ve hırslı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu oldu” dendi.
“Erdoğan iddialı dış politika arzusuna rağmen geri adım attı”
Makalede, Erdoğan’ın daha iddialı bir dış politika oluşturma arzusuna rağmen uluslararası arenada birçok geri adım attığı, ekonomiyi kurtarma çabasıyla Mısır’la ve Suudi Arabistan’la ilişkileri onarmaya zorladığı, ABD Başkanı Joe Biden’ın 1915 olaylarını “Ermeni soykırımı” olarak nitelemesini yutmak zorunda kaldığı ve İsrail ile Filistinliler arasında süren çatışmalarda Filistinliler adına Müslüman dayanışması çağrılarının fazla ses getirmemesinin azalan nüfuzunun bir işareti olduğu kaydedildi.
Adalet ve Kalkınma Partisi 2003’te iktidara geldiğinde 1996’daki Susurluk olayıyla çalkalanan ülkede temiz bir sayfa açacakları söylemini benimsediği hatırlatılan makalede 2016’daki darbe girişimi sonrasında Erdoğan’ın destek için milliyetçi kesime yüzünü çevirdiği ve bunun profesyonel suç unsurları ve aşırı sağ milliyetçilerin de bulunduğu eski bağlantıları beraberinde getirdiğine dikkat çekildi.