Uygarlık Tarihi dersinde ve kitabında “komünizm propagandası” yaptığı gerekçesi ile yargılanan ve berat eden Prof. Dr. Server Tanilli, bir hafta sonra, 7 Nisan 1978’de silahlı saldırıya uğradı. Saldırının ardından felç olan Tanilli kalan hayatını tekerlekli sandalyeye mahkum olarak geçirdi…
Prof. Dr. Server Tanilli, 12 Eylül öncesinde, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda “Uygarlık tarihi” dersi veriyordu.
Bir öğrencisinin Uygarlık Tarihi kitabını ve dersini şikayet etmesiyle Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde “komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle” yargılandı. Tanilli, hakkında 11 yıldan 36 yıla kadar hapis cezası isteniyordu.
774 aydından bildiri
20 Mart 1976’da aralarında yazar, akademisyen, milletvekili ve sanatçıların olduğu 774 aydın, Tanilli hakkında bir bildiri yayımladı. Bildiride Tanilli hakkındaki kovuşturmanın “Bilim özgürlüğüne aykırı olduğu” belirtiliyordu.
Tanilli’nin avukatı Emin Değer, duruşmalardan birinde, savunmasında şunları söylüyordu: “İzinsiz silah taşımanın cezası 1 yıl, izinsiz düşünce taşımanın cezası en az beş yıl. Dengesizliğe bakın. Sayın yargıçlar, kararınız Türkiye’de düşüncenin ve bilimin özgürlüğüne bir anıt olsun isterim.” Tanilli ise savunmasında şunları söylüyordu:
“Bilim adamı, seçtiği metoddan dolayı yaşadığı topluma karşı da sorumludur. Toplumda, ‘akademik çevreler’den başlayarak, halk kitlelerine varıncaya dek çeşitli kesimlerle yüz yüzedir. Yanlış bir metod seçmişse, bu kesimlerin eleştirisine uğrar. Yanlış bir metot seçmişse, toplumda gerçeklerin, doğruların ortaya çıkmasından yana olmayan güçlerin-bilerek veya bilmeyerek- oyuncağı olur; gerçeklerin, doğruların ortaya çıkmasından yana olan güçlere, giderek halka karşı bir duruma düşer.
“Bilim adamının mahkemelere karşı sorumluluğu var mıdır?
“Hayır. Bilim adamı, bilimsel görevini yerine getirirken, mahkemelere karşı hesap vermez. Böyle bir yol tutulursa, o toplumda hem bilim ilerleyemez, hem de tarihte çok acı örneklerini gördüğümüz büyük yanlışlıklar yapılmış olur mahkemelerce; giderek, adalet ağır yaralar alır.”
Yaklaşık 2 yıl süren dava 31 Mart 1978’de Tanilli’nin beraati ile sonuçlandı. Ancak bu “hukuki” baskının sona ermesinden 1 hafta sonra Tanilli bu kez silahlı bir saldırının hedefi olacaktı.
“Ben saldırıya uğradım ama onlar öldüler”
Server Tanilli, Kadıköy Şenesenevler Avşar Sokak’taki evine giderken yanına yaklaşan bir genç, beş el ateş etti. Göğsünden vurulan Tanilli, ağır yaralandı. Saldırgan ise kaçtı ve bir daha ‘bulunamadı’. Tanilli’nin akciğerini delen kurşunlardan biri daha sonra sağ kürek kemiğinin yanından çıkarken omiriliğine de zarar vermişti. Tanilli, bu saldırı sonucunda felç kaldı.
‘Kurşun tüm öğretim üyelerine’
“Beni mahkum ettiremediklerini anlayanlar, hayatıma kastettiler ve saldırdılar” diyen Tanilli’ni ifadesinde kendisini vuran kişinin öğrencisi olabileceğini söylemişti.
Saldırıyı kınayan İstanbul Üniversitesi öğretim üyeleri “Tanilli’ye sıkılan kurşun tüm öğretim üyelerine sıkılmıştır” açıklamasını yaptı.
‘Mücadeleye devam’
Tanilli, 1978 Taksim 1 Mayısına gönderdiği mesajında da şunları söylüyordu: “Aranıza katılmayı ne kadar isterdim. Ne yazık ki bu imkânı elimden aldılar. Bir süre önce beni faşist kurşunlarla yatağa mıhladılar. Bir hastahane odasından bu bayramınıza katılıyorum. Devrimcilerin tek tanımadığı ölüm korkusudur. Hasta yatağımda bıraktığım yerden mücadeleme de güçlü devam edeceğim.”
2004’te Milliyet Gazetesine yaptığı açıklamada Tanilli, “O kadar aydın öldürüldü. Hangisinin katili yakalandı ki beni vuran yakalansın” dedi. Saldırganı affedip affetmediği sorusuna ise şu yanıtı veriyordu: “Soyut bir insanseverliğin de düşmanlığın da anlamı yok. Şimdi önemli olan o yaşıyorsa onu bulsak da sorsak acaba pişman mı? O ne söyler, bilmiyorum. Ama faşist, saldırgan halin parçası olan bir kişi pişman değildir diye düşünüyorum. Çünkü ben, siz, onlar için zararlı insanlarız.”
2011’de aramızdan ayrıldı
Yurt dışında birkaç ülkede tedavi gören Tanilli, kalan hayatını tekerlekli sandalyeye mahkum olarak geçirdi. Tanilli’nin yurt dışında olduğu sırada 12 Eylül askeri darbesi yaşandı. Darbenin ardından hakkında da dava açılan Tanilli tedavi için gittiği yurt dışından dönmedi ve Fransa’da görev yapmaya başladı. 2000 yılında Türkiye’ye dönen Tanilli, 29 Kasım 2011’de hayatını kaybetti.