Türkiye’nin yakın tarihinde “derin devletin” mafya ve paramiliter örgütler eliyle icra ettiği faaliyetlerin arkasındaki kilit isim olarak bilinen Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, Gare operasyonu nedeniyle gündeme gelen tartışmalara dahil oldu ve “tüm partilerin Hükümet’in yanında yer alması gerektiğini” ileri sürdü.
SiyasiHaber
Gare operasyonunda polis ve asker ve MİT görevlisi 13 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından cereyan etmekte olan tartışmalara eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar da dahil oldu.
1988’de Ankara Emniyet Müdürlüğü, 1990’da İstanbul Emniyet Müdürlüğü, 1993 Temmuz ayında Emniyet Genel Müdürlüğü görevlerine atanan, Bahçelievler katliamından ceza alan tecilli faşist Haluk Kırcı’nın firarda olduğu dönemde nikâh şahitliğini yapan Mehmet Ağar, 1990’lı yılların başında binlerce insanın faile meçhul cinayetinden sorumlu olan paramileter Hizbullah örgütlenmesiyle ilgili olarak “Hizbullah devlet aleyhine eylemlerden kaçınmaktadır. Örgüt üyelerini yakalamak fayda sağlamaz” değerlendirmesi yapmıştı.
Susurluk kazasının ardından yargılanması için hakkında dava açılan Ağar, devlet içindeki karanlık odaklar tarafından kollanarak yargılanmasının önüne geçilmişti. Nihayetinde kamuoyunda oluşan tepkiler neticesinde tekrar yargılanmaya başlanan Ağar 2011 yılında “suç örgütü yöneticiliğinden” beş yıl ağır hapis cezasına mahkum olmuştu.
Mehmet Ağar, Türkiye’nin yakın tarihinde “derin devletin” mafya ve paramiliter örgütler eliyle yürüttüğü gizli faaliyetlerin arkasındaki kilit isim olarak biliniyor ve “Karanlıklar Prensi” olarak anılıyor.
Türkiye’nin bir beka meselesi var
“Türkiye’nin bir beka meselesi var. Bu beka meselesinin temel başlıklarından birincisi PKK/YPG/PYD’dir. Şimdi bunlara başka konular da eklendi; Doğu Akdeniz, S-400 konusu, Yunanistan-Ege sorunları ve bunun gibi.”
“Bunların hepsi için, Amerika Birleşik Devletleri’nin anlaması için müşterek bir tavrın ortaya konması gerekiyor. ABD artık kendi isteklerini, kendi istediği gibi râm edecek, boyun eğip, itaat edecek bir hükümet beklememelidir. Bunu şu gün Cumhur İttifakı ile yapacağını, yapması gerektiğini anlaması gerekiyor. Ve beklememesi için, bunu anlaması için TBMM içinde ve dışında tüm partilerin -tabii HDP’nin böyle bir tutum sergilemesini beklemek iyimserlik olur- artık ortak bir pozisyon geliştirmesi/getirmesi gerekiyor. Öyle artık terör örgütünün adını zikretmeme vs. gibi tutumların terk edilmesi lazım.”
“Ortadan konuşmakla olmaz!”
Kendi görevde olduğu dönemle karşılaştırmalı değerlendirmeler de yapan Ağar şunları da belirtti:
“Bizim dönemimizde Amerikalı yetkililerden destek gördüğümüz zamanlar oldu. Bu desteği vermelerinin ana sebebi -ki o zaman DYP/SHP iktidarı vardı- karşılarında top yekûn bir siyasi duruşun bulunmasıydı. İktidarıyla, muhalefetiyle. Böyle olduğu için o dönem Amerika bu konunun üzerine gidemedi ve hatta istediğimiz bazı konularda destek verdi.
Şu an sıkıntının temel nedeni budur. Yani, TBMM içindeki ve dışındaki tüm partilerin bu konuda tek vücut olarak, tek dil kurarak hükümetin yanında olmaları gerekiyor. Unutulmaması gerekiyor ki, nihayetinde bu mesele tarihi görevdir. Muhalefet konusu değildir. Kim hükümet olursa olsun bu saydığımız başlıklarda sağlam durulacak.
Ortadan konuşmakla olmaz. Millet, kim varsa siyasette yekvücut olmasını bekliyor. Eğer bu olaylar neticesinde başka siyasi beklentiler var ise o olmaz, açık söyleyelim. Beklentileri olmaz. Halk ona müsaade etmez. Diğer hangi konularda muhalefet yapılacaksa yapılsın. Ama bu konular olmaz.”
Mehmet Ağar kimdir?
Uyuşturucu kaçakçılığı ve kayıp silahlar
27 Aralık 1996’da ANAP Lideri Mesut Yılmaz, uyuşturucu kaçakçılığından Türkiye tarafından aranan, ve yatmakta olduğu Hollanda’daki cezaevinden salıverilen Hüseyin Baybaşin’e ait 90’ar dakikalık iki video kasetle ses bantlarının Meclis Araştırma Komisyonu’na vereceği belgeler arasında olduğunu söyledi.
İddialara göre bantlarda Baybaşin, Hollanda’da kendisiyle görüşenlere yaptığı itiraflarda, 1980’den itibaren, Şükrü Balcı ve eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın kendisine verdiğini öne sürdüğü polis kimlikleriyle, polise ait silahlarla ve yeşil pasaportlarla nasıl rahat dolaştığını anlatıyordu.
21 Ocak 1997’de Frankfurt Eyalet Mahkemesi 17. Ceza Dairesi Başkanı Yargıç Rolf Schwalbe, üç eroin kaçakçısının davasında sunulan delillere dayanılarak mahkemenin “Türkiye cumhuriyeti devleti ve eroin kaçakçıları arasında yakın bağların var olduğunu” bulduğunu belirtti.
Yargıç Rolf Schwalbe, basında yer alan demeçlerinde Türkiye’den eroin geçiren iki Kürt aşireti üyelerinin “Türkiye cumhuriyeti devleti ile harika ilişkiler içerisinde olduğunu” ve “devletteki bir bayan bakan ile kişisel iletişimlerinin olduğunu” söyledi. Daha sonra Türkiye’den gelen baskılar üzerine yargıç bu bayanın Tansu Çiller olduğunu açıkladı.
26 Ocak 1997’de İngiltere’de kaçakçılıktan sorumlu içişleri bakan yardımcısı Tom Sackville Türkiye’yi son zamanlarda eroinin en önemli geçiş noktası olarak belirlediklerini, ellerinde Türk hükûmeti ve polisinden bazı kişilerin uyuşturucu isine karıştığı yolunda iddia ve bulgular olduğunu söyledi.
20 Mart 1997 tarihinde mülkiye müfettişlerine verdiği yazılı ifadesinde kayıp silahlar olarak adlandırılan silahların nerede ve hangi amaçla kullanılacağını bildiğini ve bu konuda Korkut Eken’e yazılı bir emir verdiğini ancak konunun devlet sırrı kapsamında olduğunu ve bu nedenle daha fazla açıklama yapamayacağını belirtti.
Önce kollandı sonra yargılanmak zorunda kalındı
İstanbul DGM Başsavcılığı Ağar hakkında, Sedat Edip Bucak ile birlikte ‘cürüm işlemek için çete kurmak, hakkında yakalama ve tevkif müzakeresi bulunan kişileri yetkili mercilere haber vermemek ve görevi kötüye kullanmak’ iddiasıyla 6 yıldan 12 yıla kadar ağır hapis cezasıyla dava açtı. 11 Aralık 1997’de dokunulmazlığı kaldırılan Mehmet Ağar, Anayasa Mahkemesinin itirazını reddetmesinden sonra, 10 Ocak 1998’de DGM’de üç saat süreyle sanık sıfatıyla ifade verdi. Ağar ifadesinde, kayıp silahlar konusunun devlet sırrı olduğunu ileri sürdü ve olayların meydana geldiği tarihte bakanlık görevini sürdürdüğü ve bu nedenle de ancak Yüce Divan tarafından yargılanabileceğini söyledi. DGM önce ‘görevsizlik’ ve 9 Temmuz tarihinde Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin kararı bozma kararından sonra da ‘yargılanmanın durdurulması’ kararlarını aldı.
Ağar, 15 Haziran 2000 tarihinde ise “Suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak” iddiasıyla hakkında oluşturulan Meclis Soruşturma Komisyonu tarafından 8’e karşı 6 oyla Yüce Divan’a sevkine gerek olmadığına karar verilerek aklandı.
DGM ve TBMM Susurluk Kazası Araştırma Komisyonu’nda verdiği ifadelerinde sürekli olarak devlet sırrı olduğu için açıklama yapamayacağını söyledi.
Mehmet Ağar Kasım 2008’de tekrar yargılanmaya başlandı. İlk duruşmaya sağlık sorunları nedeniyle katılamayan Ağar hakkında görevsizlik kararı verildi. Hakkındaki suçlamalarsa şöyle:
1993-1996 arasında
Cürüm işlemek için silahlı teşekkül meydana getirmek;
Gıyabi tutuklu sanık Abdullah Çatlı’nın saklı bulunduğu yeri bildiği halde yetkili mercilere haber vermemek ve gizlenmesine yardım etmek;
Yasalara aykırı olarak Abdullah Çatlı ve Yaşar Öz’e silah taşıma izin belgesi vermek ve hususi damgalı (yeşil) pasaport verilmesini sağlamak suretiyle görevi kötüye kullanmak.
Suç örgütü yöneticiliğinden 5 yıl hapis cezası
15 Eylül 2011 günü; Ankara Özel Yetkili 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, parti liderliği, Valilik ve Emniyet Genel Müdürlüğü yapan Mehmet Ağar’ın “suç örgütü yöneticisi” olduğuna karar verdi ve Susurluk davasında 5 yıl hapse mahkûm etti.
5 yıllık cezanın 3 yılını infaz yasası nedeniyle yatmış gibi kabul edilen Ağar geriye kalan iki yıl cezasını yatmak üzere Aydın iline bağlı Yenipazar ilçe cezaevini seçmişti. İki yıllık cezasının bitmesine henüz bir yıl kalan Ağar kamuoyunda 3. Yargı paketi olarak bilinen yasada yer alan denetimli serbestlik hakkında yararlanarak cezasının bitmesinden 361 gün önce tahliye edildi. Ağar cezasını yasalar uyarınca kısmen çektiği Yenipazar ilçesindeki cezaevi kendisi cezaevine teslim olmadan önce boyama bahanesiyle boşaltılmıştı ve Ağar mahkûmiyeti süresince İlçe cezaevinde üç mahkûmdan ayrı koğuşta kalarak çekti.
Mehmet Ağar’la ilgili kaynak: Vikipedi