Devrimci tutsaklara iki haftadır ziyaretçiler eliyle veya posta yoluyla “ücretsiz” iletilen sosyalist/yurtsever/muhalif süreli yayınların verilmemesi uygulamasının belgesine ulaşıldı. Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Hapishane’de mahpus bulunan Baysal Demirhan’ın Özgür Gelecek’e gönderdiği mektupla açığa çıkan 10.11.2014 tarihli yasaklama emri, muhalif yayınları suç unsuru gibi göstererek hapishanelere alınmamaları talimatını içeriyor.
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü antetli yasaklama belgesi Genel Müdür Enis Yavuz Yıldırım’ın imzasını taşıyor. Belge, “örgütsel haberleşme ve örgütsel talimatlar”ın “bülten, gazete, dergi gibi basın organları aracılığıyla” iletildiğini ileri sürüyor. Yasaklama belgesinde şu ifadeler kullanılıyor: “Bu kapsamda, bazı basın yayın araçlarının ceza infaz kurumlarına girişi, örgüt suçundan mahkum olanların yeniden topluma kazandırılmasını, yasalara saygılı ve toplumla uyumlu bireyler olmalarını geciktirmekte ve/veya engellemektedir. Ayrıca, bu husus hükümlü ve tutukluların örgütten ayrılışını zorlaştırmakta ve örgüt propagandası yaparak örgütlere yeni eleman kazandırma amaçlı kullanılmaktadır.”
Yasaklama emrinde 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 62. maddesine de atıfta bulunuluyor. Bu maddenin 1. bendindeki “Hükümlü, mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek yararlanma hakkına sahiptir” hükmü, “Kütüphane ve Kitaplık Yönergesi”nin 11. maddesinin (b) bendiyle karşılanıyor: “b) Mahkemelerce yasaklanmamış olsa bile kurum güvenliğini tehlikeye düşürdüğü … tespit edilen hiçbir yayın kuruma kabul edilmez.”
Belgede, atıfta bulunulan yasa ve yönerge maddelerinin yayın yasağına bir hukuki temel oluşturmadığı görülüyor. Ayrıca 62. madde’de sadece hükümlülerden söz edildiği, tutukluları kapsamadığı dikkat çekiyor. Yasaklama belgesi, Adalet Bakanlığı’nın sosyalist/yurtsever/muhalif yayınların, -hukuka uygun olsun ya da olmasın- devrimci tutsaklara ulaşmasını engellemek istediğini, bunun için de “bedelini ödeyerek” ifadesini yasağın dayandırılacağı “gri alan” olarak kullandığını gösteriyor. Asıl amacın mevzuata uygun davranmak değil, tutsakların bilgi ve haber alma haklarını ortadan kaldırmak olduğu anlaşılıyor.
Yasaklama emri şöyle tamamlanıyor: “Bu itibarla; Ceza İnfaz kurumlarında güvenliğin ve düzenin sağlanmasına katkı sağlanması amacıyla, ücreti önceden tutuklu ve hükümlülerce ödenmeyen ve/veya ücretsiz gönderilen hiçbir bülten, broşür, dergi, gazete vb gibi yayınların ceza infaz kurumlarına alınmaması, kuruma ait ortak alanlarda ve ziyaretçi bölümlerinde bulundurulmaması, ücretsiz olarak gönderilen kitaplara ilişkin olarak Ceza İnfaz Kurumları Kütüphane ve Kitaplık Yönergesi uyarınca işlem yapılması …”
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün bu yasaklama emri, muhalif yayınların “kurumun güvenliğini ve düzenini” nasıl bozduğunu açıklamaksızın devrimci tutsaklar için yaşamsal olan bilgi ve haber alma hakkını ihlal ediyor; “mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan … yararlanma hakkı”nı fiilen ortadan kaldırıyor; muhalif yayınların okurlarına ulaşmasını engelliyor, düşünce ve ifade özgürlüğünü çiğniyor.
Devrimci tutsaklar bu yasağa boyun eğmeyeceklerini, haklarını korumak için sonuna kadar direneceklerini bildirirken, basın emekçileri ve demokratik güçler de “basına sansür” anlamına gelen bu uygulamaya karşı çeşitli eylemlilikler geliştiriyor.
Bu doğrultuda 28 Kasım Cuma günü saat 12.00’de Bakırköy Kadın Hapishanesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirilecek.