SEÇTİKLERİMİZ – Fehim TAŞTEKİN Al-Monitor Türkçe için yazdı: “Rusya çok fazla belli etmeden Kürt kartını açtığı söylenebilir. Bu kart, sadece Kürtlerin Şam’la diyalog sürecinin canlandırılmasıyla sınırlı değil.”
Suriye ordusunun İdlib’de eski ateşkes hatlarına dönmesi için tehditkâr tutumunu sürdüren Türkiye, Moskova’nın zor seçenekleri ile Washington’ın ayartıcı teşvikleri arasında gelgitler yaşıyor. Kürtler ise Ankara’yı tutum değiştirmeye zorlayacak yaklaşımlarla hem ABD hem Rusya’nın hesaplarına önemli bir faktör olarak giriyor.
Türkiye’nin İdlib operasyonuna olası destek seçenekleri üzerinde durduğu söylenen Trump yönetiminin Ankara’yı memnun edecek şekilde Kürtlere “Savaştan uzak durun” mesajı verdiği öne sürülüyor. Buna karşın Rusya’nın da çok fazla belli etmeden Kürt kartını açtığı söylenebilir. Bu kart, sadece Kürtlerin Şam’la diyalog sürecinin canlandırılmasıyla sınırlı değil.
Bir süre öncesine kadar Kürtler, Rusya’nın Türkiye’yi yanında tutmak için “İdlib’e karşılık Kobani’yi Türkiye’nin kontrolüne bırakabileceği” kuşkusunu taşıyordu. Gerçi bu korku Türk-Rus ortaklığının öne çıktığı her seferde nüksediyor. Ancak gelişmeler olabildiğince baş döndürücü ve Kürtler hiç ummadıkları kadar Rus kapısının kendilerine açılabileceğini görüyor.
Genel olarak sahada ABD’yle ortaklığı hâlâ önemseyen, Türkiye’nin sahadaki varlığını temel tehdit sayan, Rusya’yı Şam’la müzakerelerde garantör olarak gören ama Moskova’nın Afrin’de olduğu gibi stratejik çıkarları nedeniyle Türkiye’ye alan açabileceğini unutmayan bir Kürt yaklaşımından söz edilebilir.
Barış Pınarı Harekâtı’ndan sonra bu yaklaşımda öncelikler yer değiştirdi. Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi için çözümün adresinin Şam olduğu konusunda genel bir stratejik tercih ağırlık kazandı. Rusya da Hmeymim’de Kürtlerle yapılan son görüşmeyi Şam’a taşıdı. Şam’da Ulusal Güvenlik Dairesi Başkanı Ali Memluk’ün katılımıyla müzakerelere yönelik ortak komiteler kurulması yönünde bir uzlaşmanın çıkması sağlandı.
İdlib’deki savaşın Türk-Rus ilişkilerini germesine paralel olarak taktiksel tercihlerde de “deklare edilmeyen” tutum değişiklikleri görüldü. Al-Monitor’un Kürt kaynaklarından edindiği bilgilere göre Halep’in kuzeybatı operasyonunun belli bir bölümünde, özellikle Afrin sınırlarına yönelen kısımlarında Kürtler de Suriye ordusu ile birlikte hareket ediyor. Operasyonun Afrin’e doğru derinlik kazanması hâlinde Kürtlerin katılımı daha da görünür hâle gelebilir. Ayrıca 2018’de Afrin’den çekilen Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) yeniden konuşlandığı Tel Rıfat ile ABD’nin çekilmesi sonrası Suriye ordusu ve Rus askerlerinin yerleştiği Menbic de Kürtlerin katılacağı potansiyel cepheler olarak öne çıkıyor. Fırat’ın doğusunda ise Türkiye’nin Suriye Ulusal Ordusu ile birlikte kontrol ettiği Resulayn ve Tel Abyad, bu iki yerin M-4 otoyolundaki kesişme noktaları olan Tel Temir ve Ayn İsa da çatışmaların yayılacağı alanlar olarak değerlendiriliyor. Hâlihazırda sözünü ettiğimiz bu noktalar yer yer çatışmalara sahne oluyor. Bu kısmi ve kontrollü atışmalar, İdlib’de Türkiye ve Suriye ordularının doğrudan karşı karşıya gelmesi hâlinde sıcak cephe hatlarına dönüşebilir…
Fehim TAŞTEKİN’in AL-MONITOR’daki yazısının tamamını okumak için TIKLAYIN