AKP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, ‘Krizin tamamı dış kaynaklı dersek yanlış olur. Çok fazla yatırım yaptık, onların geri ödemelerinde sıkıntı yaşıyoruz’ dedi.
AKP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, Habertürk'te 'Türkiye'nin Nabzı' programında soruları cevapladı:
Binali Yıldırım, Türkiye'de bir ekonomik krizin var olduğunu açıkça ifade ederek bunun ekonomide soğumaya neden olduğunu söyledi. Ekonomideki krizin yansımalarını gördüklerini ve bunun seçimlerde kendileri için bir dezavantaj olduğunu belirten Yıldırım, krizi yine AKP kadrolarının aşabileceğini savundu.
Krizin sadece dış kaynaklı olmadığını, 2001 krizinin bu kez tersinden yaşandığını ifade eden Yıldırım, 2009 global krizinin ardından ABD ve AB ülkelerinin nakit geri çekişi yaptığını bunun da Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere olumsuz yansıdığını söyledi.
Türkiye'nin borçlarını ödeme sıkıntısı çektiğini anlatan Yıldırım'ın açıklamaları özetle şöyle:
"Bizim girdiğimiz seçimlerin hiçbiri kolay olmadı, ilk seçim hariç. 2009 yerel seçimlerinde küresel bir kriz vardı. O krizin etkilerin seçimlerini gördük. Ekonomiyle ilgili sıkıntı var, bu bir sır değil. Ama vatandaş şöyle görüyor, bunu düzeltecek olan yine biziz. Başka bir alternatif gözükmüyor. Neticede bu krizin doğurduğu sonuçlardan bizi sorumlu tutuyorlar. Anlatıyoruz, bunun bir müddet sonra geçeceğini, buradan çıkacağımızı. Geçmiş dönemlerde de bunu yaşadığımızı anlatıyoruz. Ben büyük ölçüde seçmenin anlayış gösterdiğini düşünüyorum. Çünkü ufukta bu işi çözebilecek başka kadro, parti yok. Bunun için hükümet gerekli adımları atıyor, kararları alıyor. Biraz da düzelme işi konjonktürel bir şey. Etrafımızda sıkıntı devam ediyor. Pazar alternatiflerimizi başka yerde aramamızı gerektiriyor. Bu da zaman alıyor. Küresel kriz hala devam ediyor. 2008'de başlayan kriz dünya ticaretini çok etkiledi ve ticaret küçüldü. Para gelişmiş ülkelerde. Gelişmekte olan, kaynak açığı olan ülkelere kaynak akışı olmuyor. Bu işin dış boyutu da var. Tamamı dış kaynaklı dersek yanlış olur. Çok fazla yatırım yaptık, onların geri ödemelerinde sıkıntı yaşıyoruz biraz. İşin özeti bu. Bizim varlıklarımızla yükümlülüklerimizi karşılaştırdığımızda varlıklarımızın, yükümlülüklerini, borçlarını ödeyecek düzeyde. Yaşanan vade uyuşmazlığı, onu da dengeleme yapılıyor. Bu dengeleme süreci biraz soğutma anlamına geliyor. Biraz ekonomi soğutuluyor. Daha sonra tekrar yol almaya devam edeceğiz.
Soru: Sıcak para ülkedeki demokrasiye, hukuk alanındaki yaşananlara bakmaz mı sizce?
Bunlar doğru. Bizim buradaki kaynak akışındaki durağanlık tamamen o nedenlerle değil. Cazip şartlar sunuyoruz biz. Ciddi anlamda yatırımcılara getiri getirecek şartlar sunuyoruz. Problem şu, 2013'den itibaren 2009 krizinin etkileri geçmediği için merkez bankaları Avrupa'da ve Amerika'da politika değişikliğine gittiler. Fonlar dışarı gitmesin, bize gelsin. Bunu da faiz arttırma politikalarıyla yaptılar. ABD 4,5 trilyon dolar çekti. Bu paralar bizim gibi ülkelerden gitti. Dış kaynak açığımız olduğu için ticaret, bütçe açığımız var. Çift açık var. Biraz vites küçültmek mecburiyetinde kaldık. İşler yoluna girecek.
Soru: Bu ittifaklar çerçevesinde bakıldığında HDP'ye oy veren seçmenin durumu var. İstanbul'da epeyce var. İstanbul'dasınız, geziyorsunuz, büyük ihtimalle HDP'ye oy veren seçmenle karşı karşıyasınız. Nasıl durum? Sıkıntı yaşıyor musunuz?
Hiçbir sıkıntı yaşamıyorum. Çünkü HDP'nin adayı yok. Ben onların oylarını istiyorum. Adayları olmadığı için oylarını istiyorum. Bir karar verecekler. Ben HDP'ye geçmişte oy verenlerin bu belediye seçimlerinde bana oy vereceğini düşünüyorum. Ben İstanbul'da yaşayan 15 milyonun geleceği için çalışacağım. Yapacağım projeler, işler bana oy verenler için değil. İstanbul bizim ortak geleceğimiz. Hepimizin memleketi. Bir de Kürtlerin tamamını HDP'ye oy verenler olarak tanımlamak da yanlış. Bütün bunlar bir yana şunu doğru bulmuyorum, oyları böyle birileri masaya oturmuş taksim ediyorlar. Dağıtım yapıyorlar. Bu oyu kullanacaklara kimse bir şey sormuyor… Benim açımdan hizmette siyaset olmaz. Hizmet bütün vatandaşlar için yapılır. Dolayısıyla ittifaklarda çağrı yapılıyor. İttifakın kurulması bir yerlerde seçmenin toparlanması demektir. Bunu anlarım.
Soru: HDP'nin aday çıkarmaması Millet İttifakı'na yapılmış bir jest olarak gösteriliyor. Siz bunu lehinize olacağını söylüyorsunuz.
Doğal değil mi? HDP seçmeninin önüne parti ve aday koymadı. Aday koymadı ama işaret etti. İşaret ettikleri de oralı olmuyor. Canları sıkıldı. Uyarı da yapıldı.
Soru: Siz bu bir avantaj benim için diyorsunuz.
Yıldırım: Ben kendi işime bakıyorum. İstanbul'da oy verecek her seçmenden nüfus kağıdına, etnik kimliğine bakmadan 'İstanbul benim kaygım, geleceğim. İstanbul belediye başkanı benim için önemli' diyen herkesten oy beklerim. İstanbul'a yaptığım bir sürü iş var. Belediye başkanı da değildim. Avrasya, Marmaray, Hızlı Tren, banliyö hatlarını yaptık. Yapılan, devam eden işler var. Bunlar İstanbul'un ihtiyacı olan şeyler. Henüz bitmiş değil. Yapılması gereken çok daha fazla şeyler var. Onların da nasıl yapılacağının planlamasını yaptık.