Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, 6284 Sayılı Kanun’un etkin kullanılmamasına ilişkin soru önergesi verdi.
HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Aile Bakanlığına 6284 Sayılı Kanun'un etkin biçimde kullanılması gerektiğine dair soru önergesi iletti. Hatimoğulları vermiş olduğu soru önergesinde bakanlığın yükümlülüklerinin hatırlattı.
Soru önergesinin tam metni:
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun basına yansıyan ve taraflarına bildirilen verilerden hareketle hazırladıkları rapora göre; Şubat 2019’da 31 kadın erkekler tarafından öldürülmüştür. Kaza ya da intihar süsü verilerek üstü kapatılmak istenen kadın cinayetleri, tablonun bu raporların dışında çok daha vahim olduğu gerçeğini yansıtmaktadır. Çocuk istismarının ve cinsel şiddetin ise verileri dahi saptanamamaktadır.
Erkek şiddetine uğrayan kadınların çocukları da şiddetle karşı karşıya kalmaktadır. Kadına yönelik şiddet karşısında koruyucu ve önleyici tedbirler almaktaki ihmaller kadın ve çocukların öldürülmesine sebep olmaktadır. Şubat ayında öldürülen 31 kadından ikisi haklarında uzaklaştırma kararı olan erkeklerce öldürülmüştür ve öldürülen kadınların 10’unun çocukları vardır.
Oysa şiddet uygulayanlara uzaklaştırma, yakın koruma gibi tedbirleri düzenleyen; kadınlara, maddi olarak güçlendirmekten kimlik değiştirmeye birçok hak tanıyan 6284 Sayılı Kanun’un etkin bir biçimde uygulanması bu vahim tabloyu değiştirecektir.
Kadın örgütlerinin yıllarca süren mücadelesi sonucu yürürlüğe giren 6284 Sayılı Kanun’un uygulamadaki sorunlarına ilişkin tespitler, kadına yönelik şiddet alanında yıllardır çalışan kadın örgütlerince Bakanlığınıza iletilmiştir/iletilmektedir. Ancak 6284 Sayılı Kanun kamuoyunda ve bazı medya kuruluşları tarafından açıkça hedef gösterilmektedir. Son günlerde “Aile yıkan yasalar kalksın… İstanbul Sözleşmesi iptal olsun, 6284 Sayılı Yasa Kalksın…” şeklinde 8 Mart’ta Cuma namazı, dua ve basın açıklamasına çağrılar yapılmaktadır. Söz konusu Kanunun şiddeti önlemek için öngördüğü yaptırımlara karşı kamuoyunda düşmanlık yaratılmakta, nefret dili kullanılmaktadır.
İstanbul Sözleşmesi’nin yükümlülüklerini hatırlatmış olduğumuz 27 Şubat tarihli soru önergemizde dile getirdiğimiz gibi; “…bizzat devletin resmi kademelerindeki yetkililer tarafından geleneksel kadın-erkek rollerini pekiştiren, kadını cinsiyetçi yaklaşımla konumlandıran açıklamalar sürekli yapılmaktadır. Oysa bu ayrımcı bakış açısı yerine, İstanbul Sözleşmesi’nin gereği olarak da, cinsiyet eşitlikçi bir dil kullanılması oldukça önemlidir. Topluma sirayet etmesi nedeniyle bu yaklaşımların önemi büyüktür. Kadına yönelik şiddetin tırmandığı, kadın cinayetlerinin ‘kadın katliamı’ haline geldiği günümüzde İstanbul Sözleşmesi’nin yükümlülüklerini yerine getirmek hayati önemdedir.” Aynı zamanda kadına yönelik şiddeti önlemek, kadın ve çocukların yaşam hakkını korumak için 6284 Sayılı Kanun’un Bakanlığınız tarafından etkin şekilde hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Bu Gerekçeyle;
1. Bakanlığınız İstanbul Sözleşmesi gereğince, kadına yönelik şiddet için birleştirilmemiş istatistiksel veriyi toplamak; 6284 Sayılı Kanun’un bilinirliğini, uygulanıp uygulanmadığını incelemek üzere araştırmalar yapmak, yapılacak araştırmaları desteklemek ve araştırma sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmakla yükümlüdür. Bu bağlamda son beş yılda Bakanlığınızın çalışmaları oldu mu? Olduysa bu çalışmalar nelerdir ve kamuoyuyla bu çalışmalar paylaşıldı
mı?
2. Son beş yılda erkekler tarafından öldürülen kaç çocuk ve kadın 6284 Sayılı Kanun tarafından korunmaktaydı?
3. Son beş yılda görevde bulunan kolluk personelinden kaçı kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi almıştır?
4. Son beş yılda 6284 Sayılı Kanun kapsamında kaç kadına yakın koruma kararı, kaç kadın ve çocuk için gizlilik kararı çıkarılmıştır?
5. Kamuoyunda, 6284 Sayılı Kanun’un açıkça hedef gösterilmesi karşısında Bakanlığınızın kadına yönelik şiddeti önlemek için yükümlülüklerinizi içeren bir açıklaması olacak mıdır?