Ekoloji Birliği Ege Bölge Toplantısı’nda Aydın, Muğla,Denizli ve İzmir’in dört bir yanından gelen ekoloji direnişçileri mücadele deneyimlerini paylaştı.
Toplantıya Ege Bölgesinde son yıllarda artan JES ve madencilik karşıtı mücadelelerden köylülerin katılımı dikkat çekerken, Aydın kent merkezinden katılımın az olması toplantıya katılan direnişçi köylüler tarafından eleştirildi. Kızılcaköy, Başköy, Yatağan Turgut, Yılmaz Köy’den gelen kadınlar coşku içinde gerçekleştirdikleri mücadele deneyimlerini anlattılar.Toplantıya Aydın’da son dönemlerde mücadele veren Kızılcaköy, Başköy, Yılmazköy, Dereağzı, Germencik köylüleri, Muğla Yatağan Turgut ve Gökgedik köylüleri, Ayvalık Tabiat Platformu, Turgutlu Çevre Derneği, Karaburun, Foça, Yeni Foça, Kazdağı, Çine, Kuşadası Kirazlı Ekoloji Derneği, Söke den ekoloji gönüllüleri, Menderes İnisiyatifi Denizli Bileşeni Temsilcileri,Denizli Çal Çiftçiler Platformu temsilcisi, Ödemiş Küçük Menderes Havzası Koza Hareketi Derneği,Salihli Hacıbektaş köylüleri, gibi yerlerden ekoloji örgütleri ve yaşam savunucuları geldi.
Ekoloji Birliği, Ege Bölge Toplantısı’nı Aydın’da gerçekleştirdi. Aydın, Muğla ve İzmir’in dört bir yanından gelen yerel ekoloji direnişçileri sorunlarını ve birlikte mücadeleyi konuştu.
Aydın Şükran Güngör Sahnesinde gerçekleştirilen toplantının açılışını AYÇEP Başkanı Mehmet Vergili yaptı. Yaşam alanlarına yönelik sermaye saldırısının en yoğun hissedildiği yerlerden birisi olan Aydın’da Ekoloji Birliği bölge toplantısının gerçekleştirildiğini belirten Vergili, “Biz birleşerek, dayanışmayla topraklarımızı koruyacağız. Bu artık bir yaşam mücadelesi. Yerel seçimlerde yaş alanlarımızı kirletmek isteyenlere gerekli yanıtı vereceğiz” dedi.
Ekoloji Birliği Eş Dönem Sözcüsü Süheyla Doğan Ekoloji Birliğinin Bergama ve Eskişehir Toplantıları ile kurulduğunu ve geçtiğimiz aylarda Ankara’da meclisini topladığını belirtti. Ülkede gelişen ekolojik olaylara ve hükümet politikalarına karşı anında refleks gösteren bir örgütlenme süreci içinde olduklarını ve bunun etkisini her geçen gün daha çok gösterdiğini ifade eden Doğan, yapılan basın açıklamaları ile ilgili bilgiler verdi. Ekoloji Birliği’nin Karadeniz’le, Akdeniz’deki, Van’la Trakya’daki ekoloji mücadelelerini birleştirmeyi hedeflediğini belirten Doğan, “Şu an 60 bileşenimizle ülkenin dört bir yanındaki ekoloji hareketlerinin mücadelesini birleştirmeye çalışıyoruz” dedi. Doğan, Kazdağı’ndaki ekoloji mücadelesinde olan bitenleri de aktardı.
Çepeçevre Yaşam programının Ege’deki ekoloji mücadeleleri seçkisi alkışlarla izlendi.
Çepeçevre Yaşam programının Ege’deki ekoloji mücadeleleri seçkisinden sonra siyasi parti temsilcileri ve kurum temsilcileri toplantıyı selamlayan kısa konuşmalar yaptı. Yapılan konuşmaların ardından Forum kısmına geçildi. Forumun ilk bölümünde Ege bölgesindeki ekoloji mücadeleleri, sorunlar, gelişen süreçler ve mücadelenin şu anki durumuna dair yerel mücadelelerden deneyimler aktarıldı. Moderatörlüğünü EGEÇEP Dönem Sözcüsü Berrin Esin Kaya ve Tire Başköylülerin Sözcüsü Sami Şengün tarafından yapılan forum gerçekleştirildi. Forumda katılımcılar mücadele deneyimlerini paylaştılar.
Konuşmalardan bazıları şöyle:
Leyla Çiyanşen (Kızılcaköy):
Topraklarımızın yarısını otoban aldı diğer yarısını da JES’ler almak istiyor. Burası bizim yaşam alanımız. Burası JES olmayacak. Kimse bizim fikrimizi almadı, ne diyorsunuz demedi.
Köylü efendi diyorlar, biz yetiştireceğiz, onlar yiyecek. Ayağımızı basacak toprak bırakmadınız memlekette. Hepimiz gözümüzü açacağız, akıllı olacağız. Köylüysek akılsız değiliz. Ayaklanacağız Ankara’ya yürüyeceğiz, hakkımızı öyle arayacağız. Benim adamın arabasına ben koşuyorum diye trafik ceza yazıp duruyor. Polisle jandarma hepsi karşımızda. Biz bu ülkenin vatandaşı değil miyiz?
Yukarıdan emir geliyor ama yukarıdan kimse gelip de siz bize ne diyorsunuz demedi. Bize yağımızı basacak toprak bırakmadılar. Sahillerin en güzel yerleri onların, her yerin en güzelleri onların. Bizim bir karış toprağımıza sırf büyük sermaye ceplerini dolduracak diye göz koydular. Konuşuyorum diye ceza yazıyorlar. Öderim. Ama polislerle jandarmayla karşılaştık. Hepsi karşımızda. Biz bu ülkenin vatandaşı değil miyiz? Bir karış toprağımız yok mu bizim? Ne yapacağız gerekirse yolları kapatacağız Ankara’ya Meclis’e gideceğiz. Bize bizden başkasının faydası yok. Bizim davamızın partilerle ilgisi yok biz halk hareketiyiz” şeklinde konuştu.
Kuşadası Kirazlı Ekoloji Derneği:
“İlk mücadelemiz 2005 yılında Kuşadası Belediyesinin belediyesinin köyümüzde bulunan yer altı sularını 8 sondaj ile merkeze taşımaya kalkması ile başladı. Belediye o dönem çevre hareketinden insanlar ile birlikte elinde çiçekler ile bizi ikna etmeye geldiler. Biz mücadele amacımızı gelen çevrecilere anlatarak onları yanlış tarafta olduklarına ikna etmek ile başladı.İkinci mücadelemiz Kuşadasında Tansu Çiller için yapılmak istenen role yola karşı oldu.3. mücadelemiz ise Köyümüzde 6 tane maden şirketine kömür ocağı için izin verilmesi üzerine başladı. Biz hiç bir mücadelemizde dışarıdan destek almadık ama tüm mücadelelerimizi başarı ile sonuçlandırdık. Bunun ana nedeni köyde birlikte ve ısrarlı mücadelemizdir. Ancak vahşi kapitalizm topyekün saldırıya geçmiştir. Vahşi kapitalizmin bu saldırısı tek tek bölgelerin, bireylerin mücadelesi ile başarılacak durumda değildir. Şuanda ihtiyaç olan şey birlikte mücadele etmekten geçmektedir.”
Selahattin Bağlı (Koza Hareketi Derneği):
” Koza Hareketi olarak bir toplulukta ilk defa söz alıyoruz. Dernek olarak bölgemizde bulunan altın madenlerine karşı mücadele ile ekoloji mücadelesine başladık. Bozdağ altın madenine karşı havza mücadelesi verilerek altın maden şirketine ÇED raporunu engelledik. Bu süreç 2 yıl boyunca devam etmiştir. 2 yıl boyunca basında yer almasada polis, jandarma v.b. müdahaleler ile bizlerde karşı karşıya kaldık. Ama ısrarlı mücadelemiz sonucu mücadeleyi kazanım ile sonuçlandırdık. Şimdi ise bölgemizde bulunan Kiraz, Beydağ ve Ödemişte 6 ayrı alanda JES yapılacaktır. Buna karşı hepimizin amacı birlikte hareket edebilmek ve sermaye güçlerine karşı yaşam alanlarımızı korumaktır. Kızılcaköyün direniş çadırı gibi bir çadırı Ödemiş’in köylerinde biz kuracağız.”
Nurcan Ay Katırcı (Yeşil Artvin Derneği):
“Mücadelede kadın varsa kazanım vardır. Çünkü kadın kendi yaşam alanı için mücadele eder, inanarak mücadele eder. Artvin cerattepede 25 yıllık bir mücadele söz konusudur. Ben ve benim kuşağım mücadele içerisinden büyüdü. Biz orada 25 yıl boyunca iki tane yabancı şirketi deffettik ama en zorlu mücadelemiz 3. şirket olan hepinizin bildiği cengiz holdinge karşı verilen mücadeledir. Bize yani yaşam alanının yok olmasına karşı çıkan Cerattepelilere karşı devletin polisi, askeri tarafından en büyük saldırısı bu dönemde oldu. Bu mücadele 342 gün nöbet ile sürdü. Bu 342 gün boyunca düzenli dağın başına nöbetçiler göndererek bu mücadeleyi verdik. Mücadele varsa kazanım olur. Bizim sizden talebimiz yaşam alanlarınızı bırakmayın. Biz Artvin olarak canı gönülden sizlerin yanındayız.”
Ayşe Çetin (Yılmazköy):
Biz önce jeotermalin kötü bişey olduğunu bilmiyorduk. Bizi kandırdılar. Biz hastalık saçtığını farkettikten sonra mücadelemiz başlayalı 4 yıl oldu. Biz çocuklarımıza hasta toprak bırakmayacağız. Biz öğrendik artık. Biz Aydını bırakmayacağız.”
Ufuk Göçmen (Büyük Menderes Havzası Denizli bileşeni):
Denizli Menderes Havzası Denizli Bileşeni adına konuşan Göçmen “En sorunlu bölgelerden birisinden geliyorum. Sanayi çok iyi ama sanayinin bedeli olarak havzamız sanayi atıklarıyla kirletiliyor. Dinar’daki termik santral kurulduğunda Menderes suyunun Söke’ye akması mümkün olmayacak. Bizler önce öğrenmek için kendi içimizde tüm Denizliye açık toplantılar düzenleyerek çalışmalara başladık. Bu süreç içerisinde Denizli’de toplatılar yaptıklarını belirten Göçmen Menderes Havzası Denizli Bileşeni olarak daha geniş bir ekoloji mücadelesi vermek için kurumsal bir yapı oluşturmadıklarını belirtti.
Başköy Direnişi:
Başköyden gelen direnişçiler başarının nedeninin çocuk, yaşlı demeden kadınların öncülüğünde verilen mücadelede saklı olduğunu belirttiler. Bundan sonra köylerinde kendilerinden izinsiz ve habersiz hiç birşeyin yapılamayacağına değinin Başköylüler bu süreçte artık uyandıklarını ve her zaman mücadeleye hazır olarak beklediklerini belirttiler.
Muğla Yatağan Gökgedik Direnişçileri:
Muğla’nın Yatağan ilçesine bağlı Gökgedik köyünde, yurttaşların tek geçim kaynağı olan fıstık çamları, cam ve seramik sanayisinde hammadde olarak kullanılan felspat madenciliği için Global Holding bünyesindeki Straton Madencilik firması bölgede 4 yıldır felspat madeni çıkarıyor. Fıstık çamlarının yok edilmesine karşı direnen bir avuç köylü adına yapılan konuşmada köylüler” Bizler geçim kaynağımız ve yaşam alanımız olan çam ağaçlarının yok edilmesini istemiyoruz. Bunun için direniyoruz. Ancak şirket köylüleri işe alarak direnişi sürekli bölmektedir. Şimdi ise kendi içerisinde çalışan işçilerden bizim köyümüz ve çevre köylerde şirkete bağlı çalışan muhtar adayları çıkarmıştır. Askeri ve Polisi yanına alan şirket direnen köylülere sürekli baskı yapmakta ve korkutmaya çalışmaktadır. Köyde verdiğimiz direniş ne kadar bölünmüş olsa da bizler direnmeye devam edeceğiz. Sizlerden ve doğa gönüllülerinden beklentimiz mücadelemize destek olmanızdır.” diye konuştu.
(Özgür Denizli)