CHP’nin hazırladığı bilgi notunda asgari ücretlilerin ‘hayat pahalılığı altında ezildiği’ belirtildi. Asgari ücretli işçi de yaşamını nasıl ‘borç içinde’ sürdürdüğünü anlattı.
Siyasi Haber- DİSK (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) tarafından 1 Aralık 2018’de yayınlanan raporda 10 milyon civarı asgari ücretli çalışan, bu sayının 1 milyon 800 bininin de asgari ücret altı çalışan işçi olduğu açıklandı. Üstelik bazı sektörlerde SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu) priminin tam olması adına ücretin banka üzerinden yatırılıp elden bir kısmının geri alındığı açıklanmıştı.
Dolar kurundaki ani artışla yaşanan ekonomik kriz, enflasyonun oldukça yüksek olması ve temel ihtiyaçlara yapılan zamlar halkın alım gücünü düşürürken asgari ücretlinin yaşamı daha da zorlaştı.
"Borç batağı"
CHP Bilim Platformu ve Sosyal Politikalar Genel Başkan Yardımcılığı tarafından hazırlanarak Parti Meclisi üyeleri ve milletvekillerine dağıtılan bilgi notunda, asgari ücrete dair sorunlar ve çözüm önerileri sıralandı. Notta yer alan verilerle asgari ücretlilerin borç batağında olduğuna dikkat çekildi.
Bilgi notuna göre, asgari ücretin düşük olması ve buna bağlı olarak genel ücretler seviyesinin düşük seyretmesi sebebiyle emekçiler daha fazla borçlanmak zorunda kaldı. Merkez Bankası 2018 2. çeyrek Finansal Hesaplar Raporu’na göre Türkiye'de hane halkı borcunun harcanabilir gelire oranı yüzde 48 düzeyinde ve bu oran AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında ise yüzde 4,3 düzeyindeki Türkiye’de emekçilerin çok uzun süreler çalışmasına karşın düşük ücretler elde ettiğine dikkat çekilen notta, “Asgari ücretin reel olarak gerilemesi emekçilerin karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan biridir. Asgari ücret ortalama dolar kuru dikkate alındığında 2017 yılında yüzde 10,4, 2018 yılında ise yüzde 13,5 geriledi. Enflasyondan arındırılarak bakıldığında reel asgari ücret 2017 yılında yüzde 3,5; 2018 yılında ise yüzde 5 geriledi. İlk belirlendiğinde dahi bir işçinin geçim ücretnin altında olan net asgari ücretteki bu gerilemeler, hayatın asgari ücretliler için çok daha zorlaştığını ve milyonların hayat pahallılığının altında ezildiğine işaret ediyor. Günlük kura bakıldığında 2018 yılı içinde asgari ücretin gerileme oranının yüzde 30’u aştığı ifade edildi.
Asgari ücretli nasıl yaşıyor?
Ege Üniversitesi Gazetecilik bölümü öğrencisi Recep Acar herkesin cevap aradığı bu soruyu asgari ücretli işçi Ahmet Hamdi'ye ve iktisat uzmanı Erkin Başer'e yöneltti.
2 buçuk yıldır asgari ücretle geçinmeye çalışan özel sektör işçisi Ahmet Hamdi 21 yaşında; bekar ve kirada oturuyor. “Tek başıma yaşamama rağmen geçinemiyorum” diyen Hamdi, yaşamını nasıl sürdürdüğünü anlattı.
Hamdi, borç döngüsü içinde yaşadığını belirterek “Asgari ücretle geçinemiyorum. Sağdan soldan bulduklarımla, bankalardan aldığım desteklerle devam etmeye çalışıyorum hayata ve çoğu zaman faturalarımı bile ödeyemiyorum” diye yanıt verdi.
İşçi Hamdi, sosyal hayatının yok olduğunu; evden işe, işten evebir rutinde yaşadığını vurguladı. Tek başına yaşarken bile geçinmenin çok zor olduğunu aktaran Hamdi, “Ücrete razıyım diyemeyeceğim. Bir eyleme bir harekete katılmıyorum ama halimden de memnun değilim. Kesinlikle tüm asgari ücretli çalışanlar benim gibi düşünüyordur, siz de biliyorsunuz zaten. Yani özellikle içinde bulunduğumuz son zamanlarda geçim çok zor, işe başladığımdan daha da zor şuanki durumda. Tabii ki razı değilim böyle bir şeye. Kabul etmiyorum hiç adil değil”şeklinde aktardı.
“Yeni ücret olumlu değil”
Yeni belirlenen 2 bin 20 TL’lik asgari ücretin kendisi için yetmeyeceğini aktaran Hamdi, “Olumlu yönde bir değişiklik olacağını düşünmüyorum çünkü biliyoruz, siz de biliyorsunuz geçen seneki zamlarla bu seneki zamlar arasında asgari ücrette olduğu gibi farklar var. Yani, (zammın) hiçbir anlamı yok.” şeklinde aktardı.
Hamdi, zammın yaşamsal harcamalar için yetersiz olduğunu düşündüğünü belirterek geçim derdinin de daha artacağını söyledi.
‘Alım gücü düşüklüğü’ vurgusu
Erkin Başer, KESK’e bağlı Eğitim-Sen 4 No’lu Şube Sekreteri,Dokuz Eylül Üniversitesi’ndeki görevinden ihraç edilmiş bir iktisat uzmanı. Başer, asgari ücretin hiçbir işçiyi refaha kavuşturmadığı görüşünde. İktisatçı Başer, “Türkiye’de bir asgari ücretli işçi 1 kilo eti 7 buçuk saatte çalışıp alabilirken İngiltere’de bir asgari ücretli işçi 45-50 dakika çalışmayla alabilir. Sadece ekmek için de aynı hesabı yaparsak, aynı sonuçlara ulaşırız.” diyerek Türkiye’deki alım gücünün düşüklüğüne vurgu yapıyor.
Başer, belirlenen taban ücretin yoksulluk sınırı altında olmasını eleştirerek, hükümetin işçinin refahını değil patronların maliyetlerini düşürmeyi hedeflediğini aktarıyor.
Artan asgari ücretin alım gücünü yükseltmediğini aktaran Başer, AKP döneminde bunun hiç sağlanmadığına dikkat çekiyor. Alınan ücretin hayat pahalılığıyla sürekli eridiğine dikkat çeken Başer, özellikle Dolar kurunda yaşanan artışla başlayan ekonomik krizin işçinin yaşamını daha da zorlaştıracağı kanısında.
Hükümet’in Mart ayında yapılacak yerel seçimler için asgari ücret zammını yüksek tuttuğunu aktaran Başer, işçinin bu zamla da refaha ulaşamayacağını aktarıyor.